2014’ün Gözden Kaçan Filmleri

Tuğçe MADAYANTİ DİZİCİ

The Rover

“The Rover-Takip”, arkasına yerleştirdiği post-apokaliptik-kıyamet sonrası hissini pekiştiren Avusturalya’nın kırsal alanlarında geçen distopik bir film. Uzun, ağır ve engebeli olan bu yol filmi, yaşanan onca şiddet, kanunsuzluk, pislik ardından son sahnesi ile etkileyici bir finale imza atıyor.

In Fear

Prömiyerini Sundance’te yapmış olan “Korku Yolu-In Fear” türün fanları tarafından bolca övülen bir film. Yönetmen Lovering bu türün bildik kodlarını çok iyi çözümleyerek tüm bu gerilimi bir araba ve ormanla sınırlandırmış. Kamera kullanımı, hareketleri ile araba içinde yoğunlaştırılan klostrofobik hissiyat filmin stres yükünü sonuna kadar tetiklemekte oldukça sağlam bir görev görmüş.

The Giver

Ütopik bir dünyada veya göreceli olarak distopik bir gelecekte geçen film yer yer felsefeye giriş dersi tadı vermesi dışında oldukça sağlam bir film. Konusuna bakınca, biz bunların çoğunu bir şekilde diğer filmlerde gördük diyorsunuz. Ancak filmin uyarlandığı kitap diğer filmlerden önce vardı. Kısacası bu distopik diyarlarda ilk bayrağı dikenlerden biri “The Giver”dır. Filmin en büyük handikabı çok geç çekilmiş olması. Çekim tarzı olarak, renk kullanımı olarak ve her şeyden öte içerdiği yoğun anlamlar ve duygusallık açısından son derece naif bir şekilde düşündüren bir yapım. Pozitif yaklaşımından dolayı heyecan ve macerayı kullanmayan “The Giver” melankolik bir bilim kurgu.