13.10.2019

Acı ve Zafer: Pedro Almodovar’ın İç Dünyasına Yolculuk

İnsan yaş aldıkça çocukluğunu daha çok özlüyor. Çok uzaklara giden bir dostu anar gibi, kendi kendine konuşur gibi çocukluğuyla konuşabiliyor. Pedro Almodovar’ın yetmiş yaş dünyasında yaptığı yeni filmi Acı ve Zafer de işte böylesine bir yönetmenin yalnız geçirdiği, kendini toplumdan uzak tuttuğu bir dönemde geçmişine yaptığı yolculuğu anlatıyor. Bu yolculuk bugünle başlayıp usta işi bir kurgu ile hikâye bugün ve geçmiş arasında gidip geliyor.

Almodovar kendisiyle yapılan bir *röportajda bu filmin kurmaca olduğuna dikkat çekmiş. Belgesel onun hayalini kurduğu bir tarz değil. Yani filmi izlerken çok zorlamaya gerek yok, Salvador Mallo Almodovar’ın kendisi değil. Antonio Banderas ünlü yönetmenin kıyafetlerini giymiş olsa da, film Almodovar’ın evinde çekilmiş olsa da, Mallo’nun hayatı Almodovar’ın hayatına benzerlikler gösterse de film kurmaca. Aynı zamanda Almodovar derininde filminde kendinden bahsettiğini de söylüyor.

Bir hikâye yaratırken gerçekle kurmaca bazen çok iç içe girebilir. Ya da yaşanmış gerçek duygular farklı tiplerde karakterlere giydirilebilir. Filmi izlerken neresi gerçek neresi değil diye düşünmekten çok Almodovar’a benzeyen bir yönetmenin yaşlılık ve yalnızlık döneminde geçmişiyle hesaplaşmasını, ona acı veren bazı anılarından kurtulmasını, annesiyle ilişkisinde yaşadığı on rahatlatan yüzleşmesini izliyoruz. İsteyen izleyici filmden sonra Pedro Almodovar’ın gerçek hayat hikâyesini araştırabilir.

Antonio Banderas’ın Başarılı Oyunculuğu

Antonio Banderas, Salvador Mallo karakterine hüzün dolu bir ifadeyle hayat veriyor. Bu hüzün filmi karamsar bir noktaya getirmiyor. Zaman zaman yaşanan geçmişe gidişler yönetmenin hüzünlü dünyasına nefes aldırıyor. Buralarda ve filmin genelinde görüntü yönetmeni José Luis Alcaine’nin performansına dikkat etmekte fayda var. Belki de filmi birkaç kez izlemenize sebep bu görüntüler olabilir.

Filmin başında ırmak kenarında çamaşır yıkayan kasaba kadınlarını anlatan bölüm biraz daha uzasa kendi başına bir kısa film olabilir. Annesinin sırtında tatlı mı tatlı bir oğlan çocuğu, yerel danslarıyla şarkılarını söyleyen kasabalı kadınlar. Otların üzerine serilen bembeyaz çarşaflar. Burada görsel olarak hem ışık çok etkileyici, hem kadınların oyunculuğu. Almodovar’ın annesinin gençliğini oynayan kıdemli oyuncusu Penelope Cruz da burada daha filmin başında konuya dahil oluyor. O yaşadığı yeri güzelleştiren bir kadın. Onun varlığı, oğluyla ilişkisi filmin hüzün duvarına çarpmasının önüne geçiyor. Acı Banderas ‘ın yüz ifadesinde . zafer ise yönetmenin hayatındaki kökleri çocukluğunda atılan ayrıntılarda gizli.

Almodovar ve Vazgeçmediği Kırmızı

Almodovar’ın kırmızı rengi filmin değişik bölümlerinde karşımıza çıkıyor. Sadece kırmızı değil, yönetmen Salva’nın yeşil deri ceketi, turuncu tişörtü, bordo kazağı da filmi görsel olarak neşelendiriyor. Aslında onun dünyası oldukça renkli.

Eşcinselliğini açıkça ortaya koyan Salvador Mallo filmin bir yerinde eski sevgilisiyle de buluşur. Bu filmin bağımlılıkla ilgili anlatım bölümünde çıkar karşımıza. Almodovar bir yandan da çeşitli vesilelerle bağımlılık üzerine de düşünmemizi istiyor adeta. Eski sevgiliyle bir buluşma, yaşamda bir yüzleşme ve kendi içinde bir barış sağlama olarak algılanabilir. Yönetmenin renkli, mutlu dünyası bir öpücükle yüzüne yayılan bir gülümsemeyle geri gelir.

Filmde ayrıksı duran, Almodovar’ın anlatımda denediği farklılık. İnsan bedeninin anatomik olarak resmedildiği sahneler filmin genel duygu yüklü anlatımından o kadar uzak ki, filmden çıktığınızda bunlar hiç aklınızda kalmadığından filme bir katkısı yok. Eroin sahnelerinde tekrara düşülmüş ama bunu bağımlılığı anlatmak, bağımlılıkla baş edebilmek için nasıl bir kararlılık ve çelik iradenin kullanılması gerektiğinin vurgulanması olarak düşünebiliriz.

Filmler Olmasa Hayatımın Anlamı Olmazdı

Yaratım sürecinin tüm zorluklarına rağmen yönetmen Salvador Mallo için filmsiz bir hayat anlamsızdır. Tıpkı Almodovar için olduğu gibi. Karakter yaratmak zordur. Yarattığın karakteri oynayan oyuncu senin filminle büyük bir zafer kazanmanı bile sağlasa sen oyuncunun senin anlatmak istediklerini tam olarak anlatamadığını düşünebilirsin. Kimse mükemmel değil. Bazen insanlar ellerinde olmadan intikam gibi zaaflarına yenik düşebilirler, tıpkı Salvador Mallo’nun yaşadığı gibi. Acaba Almodovar’ın da böylesi bir anısı var mı doğrusu merak etmemek elde değil.

Acı ve Zafer bu haftanın oyuncularının performansıyla, görselliğiyle, geçmişle bugünü dengeli bir biçimde gözler önüne seren kurgusuyla ilgi çeken filmlerinden biri. Tekrar tekrar izlenebilir ve her izlendiğinde farklı yönleriyle izleyicinin ilgisini çekebilecek derinlik anlamında bir film içinde film.

*https://www.theguardian.com/film/2019/aug/11/pedro-almodovar-interview-pain-and-glory-deep-down-i-know