22.01.2018

O AN: The Third Man

İşgalin Gölgesinde

İngiliz yönetmen Carol Reed’in 1949 yapımı The Third Man filmi, İkinci Dünya Savaşı’ndan henüz yeni çıkmış, yıkık-dökük Avrupa’da çekilir. Tarihi yapıları nedeniyle adeta bir açıkhava müzesi gibi olan, ihtişamı ve heybetiyle göz dolduran Avusturya’nın yıkılmış, esaret altına alınmış, hırpalanmış hali Reed’in filmine anlamlı bir arka fon oluşturur. Reed, filmin birçok noktasında anlattığı hikâyeden –ki anlatılan hikâye de ne kadar bireysel gibi dursa da özünde yine savaşın yıkımına bağlanacak sebeplere sahiptir- koparak savaş nedeniyle darmaduman olan Avrupa’ya kaldırıp başımızı bakmamızı ister. Bu yönüyle de Reed, hikâyesiyle seyirciyi büyüleyip ele geçiren filminde büyük bir maharetle belgeselvari esintiler de yaratır. İşgal altındaki topraklarda çekilen The Third Man, hem tüm dünyayı esir alan savaşı arka fon olarak kullanmasıyla hem de etkilendiği sinema akımları, anlattığı meselenin tüm insanlık ile ilişkili olması gibi sebeplerle tam olarak evrensel bir film. Zira Hollywood’un film noir geleneği, İtalyan Yeni Gerçekçiliği ve Alman Dışavurumculuğu gibi akımların etkisiyle çekilen bir film The Third Man. En önemlisi varoluşçu bir yapısı olan filmin, tüm bu etkilendiği akımları tek bir sahnede buluşturan ve seyirciyi üzerinden yarım asırdan fazla geçmesine rağmen hâlâ fazlasıyla büyüleyen bir sahnesi vardır ki…

Holly (Joseph Cotten) bir nevi dedektifliğe soyunarak arkadaşı Harry’e (Orson Welles) ne olduğunu araştırmaktadır. Fakat Holly’nin bu dedektiflik konusunda oldukça acemi olduğu zamanla ortaya çıkar: Holly, Harry ile ilgili araştırma yaparken baştan yanlış soru sormuştur. Soru, Harry nasıl öldü değil Harry’e ne oldu olmalıydı aslında. Zira Harry, aslında ölmemiştir. Harry, yanlış sorunun peşinde acemice çırpınan arkadaşına, yardımcı olmaktan geri duramaz: Ona en azından yüzünü göstermeyi bir borç bilir.

Acemi Bir Dedektif

Holly, in cin top oynayan, yorgun ve karanlık sokaklarda yürürken arkasından gelen kedi sesiyle işkillenir. Arkasında birinin onu takip ettiğini anlayarak yüksek sesle onu taciz etmeye kalkışan Holly’nin dikkatinden kaçan bir nokta vardır. Bir kedi tarafından ayakkabısı yalanan bu takipçinin usta bir dedektif tarafından Harry olacağı tahmin edilebilir. Zira filmin başlarında bizim ile birlikte Holly da Harry’nin bir kedisinin olduğunu ve onun Harry dışında kimseye asla yüz vermediğini öğrenmiştir. Ama Holly, pek de film noir’daki ustalıklı dedektiflerden -zaten resmiyette böyle bir görevi de yoktur- biri değildir. Ancak seslerden rahatsız olan mahalle sakinlerinden birinin odasının ışığını açması sonucu takipçinin yüzünün aydınlanmasıyla Harry olduğunu görecektir. Burada sadece hikâyeyi, mekânı ve bidolu şeyi ustalıkla kullanan Reed’in ışığı da nasıl baş döndürücü bir meziyetle kullandığı görülür.

Gölgesini Kovalayan İnsanlık

Peki, sahnenin yaptıkları sadece bu kadar mı? Elbette hayır. Pencereden dışarıdaki karakterlere veryansın eden kadının Almanca söylediklerinin altyazı çevirisi yapılmaması; Almanca anlamayan Holly ile özdeşlik kurmamızı sağlarken, tüm film boyunca eksik olmayacak çapraşık kadraj ile de yoldan çıkmış, ayarı bozulmuş bir döneme gönderme yapılır. Tüm bunların hepsinden önemlisi ise yine tüm filme damgasını vuracak olan gölge meselesidir: Tüm film boyunca Holly’i bir gölgeyi takip ederken, o gölgeyi yakalamaya çalışırken ya da neredeyse o gölge ile tek vücut olurken görürüz. İşte bu sahnenin en etkileyici ve aynı zamanda da en kilit noktası, bu gölgelerin birbirini anlık da olsa yakaladığı andır. Zira Holly’nin aslında tüm film boyunca kendisine birçok açıdan benzeyen Harry’i kovalarken kendi kötücül yanlarına bir yolculuk gerçekleştirdiğini söylemek mümkün. Yine sahnede Holly’i sıyırıp geçen araba kazası da Harry’nin geçirdiği söylenen kazanın bir benzeri değil midir? Reed’in ışık oyunlarıyla yarattığı muhteşem gölge anları, ayak sesleri aracılığıyla ses kullanımındaki muzipliği, çapraşık kadrajları, kamera kullanımındaki ustalığı, özellikle Orson Welles gibi bir yeteneği perdede daha da devleştirmesi gibi sebeple The Third Man ve özelinde bahsettiğimiz sahne unutulmazlar arasında yer alır.