02.02.2018

Darkest Hour: Tartışmalı Bir Liderin Gerçeklik Arayışı

Oscar Filmlerinden Biri Daha Vizyonda…

Yeni neslin en önemli yönetmenlerinden biri olan Joe Wright her projesinde kitleleri peşinden sürüklemeyi başarıyor. Yönettiği dönem filmleri incelikli yapısı ve gözlere sinema banyosu yaptıran etkileyici yapısıyla tatminkar vaatlerde bulunuyor. Tabii her yönetmenin her filmi beğenilmez. Bu yüzden de Wright herkesin favori yönetmeni sayılmayabilir. Son filmi Darkest Hour da böyle bir film…

İnsanların empati yapmadıkça içine giremeyecekleri ve belli bir politik ön bilgiyi bünyelerinde barındırmaları gereken, her kesime hitap etmeyen bir filmle baş başa kalıyoruz. Yaşça olgun kesimin dikkatini çeken ya da tarihi olaylara meraklı izleyicilerin yolunda ilerlemek istedikleri bir sinema deneyimi vuku bulmuş.

Politika ile Gerçekler Arasında Sıkışan İnsanlar…

Joe Wright tarihin önemli bir figürünün kritik bir savaşın arifesinde doğru kararlar vermek için zorlanan anlarında mercek altına alarak karakterinin muhakeme yeteneğini bir yandan irdelerken, öte yandan karmaşık bir aklın profilini çıkarıyor. Winston Churchill… Bu ismi duyanlar için değişik reaksiyonlar almak mümkün olabilir. Savaşlar tarihinde ise son derece önemli bir figür olarak düşünülebilir. Çünkü Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Savaşı’nda gencecik anzak çocuklarını Gelibolu’yu işgal etmek için gönderen kişi yine Churchill’di. Türk halkı bu nedenle Churchill ile pek de hoşlaşmaz.

Başarılarından çok başarısızlıklarıyla tanınan ama ne hikmetse politika dünyasında sevilen bu adamın, İkinci Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren adamlardan biri olacağını kim bilebilirdi? İngiliz hükümetinin benmerkezci tavrına rağmen bu buhranlı dönemlerde tüm suçun atılması için en uygun adam olarak bu aksi ve düşüncelerinin arasında boğulan adam seçildi. Muhalefetin desteklediği ama kendi partisi için günah keçisi olmaya aday bir kurban belki de…

Oldman’dan Oyunculuk Şovu…

İşte bu yüzden Gary Oldman’ın mükemmel bir duyarlılıkla santim santim hareketlerini karakterden gerçek bir insana döndürdüğü performans çıktı. İyi ve kötü yanlarının karmaşasının içinde son derece ilgi çekici bir sima olması Churchill’i çekici kılan noktaydı. Oldman yoğun makyaj altında jestleriyle, mimikleriyle, aykırı hareketleriyle ince ince işleyerek rolünü mükemmelleştirdi. Belki bu yüzden en iyi erkek oyuncu Oscar’ını bu kadar hak etti.

Filmin izlemeye doyum olmayan güzellikteki görüntü yönetimi, bu kadar ağır konusu olan bir filmde adeta takdir edilesi bir çalışmayla parlamayı başarıyor. Görüntü yönetmeni Bruno Delbonnel her sahnede konuşan görüntüler yaratıyor. Kostüm tasarımı, makyaj, sanat yönetimi konularında başarılı çalışmalar sayesinde filmin teknik anlamda son derece şık kotarıldığını söylersek yanılmayız.

Bir bakıma Dunkirk filminin de tamamlayıcısı diyebileceğimiz Darkest Hour, özgürlüğünü kaybetmemek için direnmeye hazır bir halkın dolaylı yoldan resmini çiziyor. Churchill sadece onların dili oluyor. Bazen bir ülkenin iradesi geleceğini şekillendirir. Cesaret mücadele etmeye hazır insanların kalkanıdır ve ancak birlik olarak arzulanan ideale ulaşılabilir.

Darkest Hour incelikli teknik tasarımı, büyüleyici görsel yönetimi ve oyunculuk resitaliyle bu yılın en önemli yapımlarından biri olarak vizyondaki yerini alıyor. “Her insan defoludur. Yeter ki iyi taraflarını görün” mottosu üzerinden tarihin en buhranlı dönemlerini aydınlatıyor. Politikanın çıkmazlarında nefessiz kalan karakterlerin, teslim olmak ya da kazımaya devam edip etmemesi üzerine düşüncelerini söylüyor. Böylelikle karşımıza olgun ve sabırlı bir film olarak çıkıyor.