13.09.2020
I’m Thinking of Ending Things: Kalıpları Yıkmayı Düşünmek
Charlie Kaufman’ın Netflix yapımı ismiyle müstesna son filmi I’m Thinking of Ending Things (Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum) geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Kaufman’ın kendine has tarzını bilenler filmi merakla bekliyordu. Kaufman ilk yönetmenlik deneyimi olan Synecdoche New York ile çıtayı epey yükseğe çıkarmıştı. Ondan sonra gelen stop motion animasyon Anomalisa ile övgüler alan yönetmenin artık her projesi merak konusu oldu. Being John Malkovich ve Eternal Sunshine Of the Spotless Mind, Adaptation gibi filmlerle senaryo yazarlığında farklı arayışlar içinde olan Kaufman yönetmenliğe başlamasıyla arayışlarını daha çok genişletti, yenilikçi, tuhaf, absürd ve sarsıcı işlere imza attı. I’m Thinking of Ending Things yönetmenin sinemasının nerelere uzandığını, arayışının artarak devam ettiğini gösteren, klasik yapıyı alt üst eden bir biçim denemesi.
Kaufman kendine has üslubuyla geleceğin sineması neye evirilecekse orayı işaret ediyor. Kalıplaşmış sinema dilini bozarak yepyeni bir dil yaratma peşinde olan Kaufman, her yeni filmiyle biraz daha bunu başaracağını kanıtlıyor. Alışılmışın dışında anlatım teknikleri içinde tuhaf karakterlerini çıkmaz durumlar, varoluşsal sorgulamalar içinde bırakan yönetmen, gerçeğin izini gerçek olmayanın içinde arıyor. Yarattığı kurmaca dünyayı bakış açısıyla oluşturuyor, zaman atlamaları yapıyor, kurgu tekniklerini ustalıkla kullanarak zamanı farklılaştırıyor, kurmaca karakterlerin kendi hikâyelerini yazmasına izin veriyor. Anlatıda postmodern denilen yapıya benzer bir yerde duran filmleri, kurmaca olduklarını ifşa etseler de gizem dozunu sonuna kadar korumalarıyla sonuna dek merak içinde bırakıyor.
Sanat Eğlenceli mi Olmalı?
I’m Thinking of Ending Things basit bir hikâyeden yola çıkıyor, erkek arkadaşının kırsalda yaşayan ailesiyle tanışma yolculuğuna çıkan genç bir kadının hikâyesi. Sinemanın klasik öğelerini olabildiğine kullanıp diğer yandan onları eğip büküp farklılaştırmak herkesin harcı değil. Genel izleyiciye yer yer sıkıcı gelmesi boşuna değil, çünkü ekranda gördüğümüz yeni bir şey ve yeni şeylere alışmak elbet zaman alacak. Kaufman şimdiden sinemanın yeni dilinin öncülerinden oldu, ister beğenilsin ister eleştirilsin ortadaki gerçeği zaman gösterecek.
Bahsettiğim gibi film klişe bir hikâyeyle başlıyor ve havada aşırı derece tekinsiz bir atmosfer var. Genç çiften, adamın anne babasına, evdeki köpeğe kadar herkes tuhaf, garip ve buna rağmen oldukça normal görünmeye çalışıyorlar. Yazılan diyalogların sahiciliği sayesinde anlatım Kaufman’a has olsa da kendimizden bir şeyler bulup çıkartabiliyoruz. Çokça gönderme yapıyor Kaufman, sinemadan edebiyattan alıntılar yapıyor, resme, müziğe, sanatın kapsamı içindeki her türe dil uzatıyor. Yer yer sıkıcı denebilecek derecede uzatıyor tartışmaları, araba içinde geçen sahneler filmin neredeyse yarısını kaplıyor. Tabi bunu bilinçli yapıyor, bahsettiğim gibi kurmaca karakterlerin kendi hikâyelerini yazmasına izin veriyor, sanki o an orada var oluyorlar hissi yaratmayı amaçlıyor, gerçeğe yaklaşmak, bilinmezliğin içinde olanı yakalamak için farklı biçimler deniyor. İnsanlar bir an oradaydı, sonra zamanda ilerlediler, sonrası bilinebilir mi? Hayatta ilerliyoruz, bir yolculuktayız, içinde sıkılıyoruz, eğleniyoruz, hastalanıyoruz, ölüyoruz, bir sanat eseri tamamen insanları eğlendirmek zorunda değil. Bana kalırsa sıkmalı, güzel denilen estetik içinde bocalamaktansa, yargıları bir kenara itip gerçek hayat neyse, bilinç nasıl bir varlıksa ona ulaşmalı, ya da ulaşmayı denemeli.
Karmaşık Bir Zihnin Gördükleri
Kaufman’ın filmlerini bilenler yorumun da açık bırakıldığını, bir kesinliğin de olmadığını bilir. I’m Thinking of Ending Things de gittikçe absürtleşen bir yapıda ilerliyor, bol bol zaman atlamaları, birbirine bağlanmayan sahneler eşliğinde. Her sahnenin, her diyaloğun bir anlamı mevcut, çoğu da günümüz dünyasıyla, akıp giden hayatla ilgili. Genç kızın evin içinde dolandığında farklı zamanlara giderek her andan farklı bir deneyim elde etmesi gibi biz de her sahneden başka hisler, başka deneyimler alıyoruz, tıpkı hayatta böyle değil mi? Andan ana dolaşarak yaşlanmak, deneyim sahibi olmak.
Okulun yaşlı hademesinin zihninden geçenleri mi izliyoruz düşüncesine de kapılıyoruz, ya da bu yalnız yaşlı adamın yazdığı romanı izlediğimize. Film kendini açık etmese de yaşlı adam çiftin hayatlarını bağlayan epey ipucu var. Tulsey sütleri ve okuldaki öğrencilerin çiftin yaşadığı dünyada da görünmesi gibi. Sonunda zaten bütün karakterler birbirine içine geçiyor ve hepsi bir karaktere dönüşüyor. Aslında onları yaratan tek kişi var, o da Kaufman’ın kendisi. Yaşlı hademeyi de onun zihninin içinden geçenleri de yaratan Kaufman kamerayı bir zihnin içine yerleştiriyor. Postmedern anlatıdaki bilinç akışının sinemadaki karşılığını görüyoruz. Karmaşık bir zihinden geçenler, her anında o zihindeki karakterleri yaratan sahneler, böylece çift katmanlı bir yapı oluşuyor. Kurmaca içinde kurmaca, gerçek içindeki gerçek birbiriyle çakışıyor ve ortaya Kaufman’ın büyülü sineması çıkıyor.
I’m Thinking of Ending This’den önce Kaufman’ın ilk yönettiği film Synecdoche New York’u* izleminizi öneriyorum. Yine filmle ilgili inceleme yazısını sitemizden aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz. Yönetmenin senaryosunu yazdığı filmlere de tekrar bir göz atmakta fayda var. Kaufman’ın belirsizlikten güç alan dünyasına hâkim olduktan sonra son filmin seyir zevki daha fazla olacaktır.