07.04.2017

İFF: Saygın Vatandaş

Köklerimden Kaçmak İsterken

Bu yılın hoş sürprizlerinden biri olan İspanya/Arjantin ortak yapımı Saygın Vatandaş (El Ciudadano Ilustre) İstanbul Film Festivali’nin sevilen klasik bölümlerinden “Dünya Festivallerinden” kapsamında gösteriliyor.

Gaston Duprat ve Mariano Cohn‘un yönetmenliğindeki film, Arjantin’in Salas kasabasından kendini dünyaya adeta “atmış” bir yazarın hem komik hem de trajik öyküsünü anlatıyor. Merkezine aldığı Daniel Mantovani (Oscar Martinez) ile şöhretinin doruğunda karşılaştığımız film, yavaş yavaş Daniel’in geçmişine doğru açılmamızı sağlıyor. Nobel ödülüne kadar uzanmış ve çok okunan, tanınan bir yazar olan Daniel Mantovani, İspanya’daki sakin hayatını sürdürürken “memleketinden” aldığı daveti ilkin karşı çıksa da şaşırtıcı bir şekilde kabul edeceğini açıkladığı andan itibaren Daniel’in geçmişiyle hesaplaşmasının başlayacağını hissediyoruz. Ancak Saygın Vatandaş, bildiğimiz senaryo trüklerini kullanırken izleyiciyi şaşırtmayı da başaran çok iyi karakter dönüşümlerine sahip bir film. Dolayısıyla beklentileriniz gerçekleşse de yaptığı numaralarla sizi perdeye bağlıyor. Peki Saygın Vatandaş neler yapıyor?

Benim İstediğim Kadar Saygınsın

İlk önce isminden başlayabiliriz anlatmaya. Arjantin’in Salas kasabasında doğup yaklaşık yirmi yaşına kadar da orada yaşamış olan ünlü yazar Daniel Mantovani’ye verilen bir unvan “saygın vatandaş”. Her ne kadar kendisi kasabasından uzaklaşmak için kaçtığını söylese de kasabalı kendi bağırlarından çıkan bu yazarı Salas’a davet edip kendisine bu unvanı vererek, kendilerince ağırlayarak duydukları gururu dışavurmaktan çok hoşnutlar.

Kasabaya adımını atar atmaz hatta uçaktan indiği anda başlayan absürde yaklaşan gelişmeler filmin komedi yönünü besleyen önemli bir damar. Bu damardan epeyce beslenen film, bu yönünü dakikalar ilerledikçe ve finale yaklaştıkça korku ögelerine dönüştürmeyi çok iyi başarıyor. Filmin ilk çeyreğinde tanıyıp biraz acıma duygusuyla “içtenlik”lerine güvendiğimiz kasabalılar gittikçe garipleşen halleriyle filmin gelişime ayrı bir çentik atıyorlar.

Saygın Vatandaş‘ın çok iyi yaptığı bir şey de yerellikten evrensele ulaşabilen anlatımı. Daha doğrusu anlattığı kavramların örnekleri Arjantin’in küçük bir kasabasından olsa da aslında çevremizde gördüğümüz ve her an bir korku hikâyesine dönüşecekmiş gibi duran “mahalleli bakış”lar. Daniel’i seven hatta onunla gurur duyan kasabalının isteklerine uymadıkça, bu isteklere getirdiği akılcı yaklaşım ve açıklamalar kasabalı tarafından reddedilince Daniel’e adeta düşman kesilen bir topluluktan söz konusu burada. Dolayısıyla kendi istediği gibi şekillenmeyen bireye cemiyet olarak “haddini bildirme”ye kendilerinde hak görmeleri, kasabalıları; dünyanın her köşesinde karşılaşabileceğimiz çatışmaların bir tarafı haline getiriyor.

Farklı Okumalara Açık Bir Final

Yanlış olduğunu bile bile Daniel’den gözünü kapamasını ve vazifesini yapmasını deklare eden belediye başkanından, kasabadan kurtulmak için babası yaşındaki adamın yatağına giren genç kızdan, kendi resmi finale kalmadı diye Daniel hakkında kasabada bir ret harekatı başlatan adamından, Daniel’in anlattığı bir hikâyede babasının izlerini bulup Daniel’i yemeğe davet eden ve Daniel kabul etmediği için ona bilenen adama kadar herkes birer korku ögesi haline dönüşmeye başlıyor filmde. Bu gelişmeler filmin dramatik yapısını bir tık yukarı çekerken bir yandan da yaşadığımız zamanların ve korkuların da altını çizmeye yarıyor.

Belki de mahallemizden aşina olduğumu bu insanlar, sevgide de yergide de duygularını uç noktalarda yaşarken aslında aydın-toplum ironisinin de kabaca kurgusu yapılıyor filmde. Bizi aslında en çok da endişelendiren bu olsa gerek.

Filmin finalindeki üst kurmaca taktiği akıllarda soru işareti bırakırken filmi farklı okumalara da açık hale getiriyor. Kitap içindeki film mi film içindeki kitap mı derken Daniel kendince ispatını sunsa da okuyucu/izleyicilere yine de filmin farklı bakışlara yelken açılabilecek finali Saygın Vatandaş‘ın başarı hanesine yazılabilir.