13.06.2020

Unorthodox: Kapalı Bir Toplumda Kendi Tanımını Aramak

Unorthodox, aşırı ortodoks bir Yahudi grubun yaşamına ve dış dünyayla ilişkisine odaklanıyor. Netflix yapımı bu mini dizinin ana karakteri içinde bulunduğu kültürel yapıdan uzaklaşarak var olmanın yeni yollarını arıyor. Kendini arayan bu karakterin bir kadın olması da kapalı toplumlardaki kadının durumunun evrensel olduğunu hatırlatıyor. Böyle evrensel bir durumun anlatımıyla Shira Haas’ın minimal oyunculuğu birleşince izleyiciyi atmosferinin içine alan bir yapım ortaya çıkıyor. Öyle ki Esty gerçek anlamda rahat nefes almaya başladığında izleyicin üstündeki baskı da kalıyor.

Hikâye kurgusundaki bir ileri bir geri anlatım Unorthodox’u akıcı hale getiriyor. Kronolojik sırayla izlettirilmek üzerine bir tercih yapılsaydı karakterin değişimi bu denli etki yaratmayabilirdi. Çünkü Esther/Esty sadece davranışsal değişiklik göstermiyor. Davranışlarıyla paralel olarak fiziki görünüşü de sürekli değişiyor. Bu şekilde izleyicide uyandırılmak istenen merak da sürekli yüksek kalmış oluyor.

Korku ve Hınç Ürünü Hasidizm

İsrail’den Avrupa’ya göç etmek zorunda bırakılan Aşkenaz Yahudileri’nin tutucu bir kolu olan Hasidizm geleneğinden gelen Esty ailesinin yaşadığı tarihsel sıkıntılarla ve karmaşalarla oluşturulmuş bir dünya görüşüne sahiptir. Kökeni Macaristan’a dayanan aile günlük hayatta Yiddiş dili konuşmaktadır. Yiddiş de İbranice’yle çeşitli Avrupa dillerinin karışımından oluşmuş bir dildir. (Avrupa’da yerleştikleri bölgelere göre dil değişiklik gösterse de genel anlamda Almanca’dan etkilendiği söylenebilir.) Soykırımla beraber unutulmaya yüz tutmuş bu dil Aşkenazlar için önemlidir çünkü Aşkenaz Yahudileri’nin kendilerinin inşa ettikleri anadilidir. Soykırım öncesi Avrupa’da Fransa gibi birkaç ülkede kendilerine demokratik haklar tanınsa da diğer ülkelerde bu kapalı toplum modern toplum için bir tehdit olarak algılanmıştır. Sonrasında yaşadıkları korku ve büyük bir yok edilme planı üzerine demokratik bir ülke olan ABD’de kendilerine bir yaşam alanı bulabilmişlerdir ve hasidizmi benimsemişlerdir. Unorthodox’da da açıkça görülebileceği gibi korku ve hınç üzerine kurulu olan bu hareketin üyeleri ritüellere aşırı önem verir ve geleneklerine koşulsuz bağlıdırlar. Dışarıdan bakınca günlük hayatın her anına işlemiş ritüellere bu denli bağlılık absürt görünse de Yahudilik felsefesinde her bir ritüelin açıklanmış ve inanılmış anlamı vardır. Tarih boyunca bu tür bir şiddetle bastırılmaya çalışılmış her dini ya da siyasal grup bu tür daha katı hareketlerle varlıklarını sürdürmeyi denemişlerdir. Bu tür ayrıntılar da bu dizi için önemli çünkü Esty’nin hayatı algılayış biçimi bu tarihsel olaylarla direkt bağlantılı görünüyor.

“Tanrı benden çok şey bekledi.”

Unorthodox’da Esty’nin içindeki sıkışıklığı en iyi anlatan replik buydu. Ailesi tarafından sürekli tanrının istekleri olarak anlatılıp gerekli geleneksel kalıplarda yaşaması istenmiş ama o kendine yeni bir tanım getirerek var olmanın yeni yollarını aramış, kendi içinde. Bulunduğu kültürde bunun mümkün olmadığını anlayınca da elindeki fırsatı kullanmayı tercih etmiş bir karakter. Ki elinde bulunan fırsat da kendisine öğretilenlerle büyük bir çatışma içerisinde. Soykırım üzerine inşa edilmiş bir hayatın var olmak için Berlin’e gitmesi gerekliliği başlı başına bir çatışma. Kaldı ki Esty Berlin’e gidince hiç kendisine anlatıldığı gibi bir Berlin’le karşılaşmıyor. Edindiği yeni çevre farklı etnik yapılara sahip, çok kültürlü bir grup insan. Esty de soykırım emrinin verildiği villanın önündeki gölde yeniden doğuyor. Zamanın ruhu sürekli değişirken Esty’nin toplumunda sabit kalıyor olması yine küçük bir çatışma yaratsa da Esty cesur ve yeniliklere daha hazır çünkü geçmemesi gereken çizgiyi çoktan geçmiş.

Evlilik, Aile İçi Hiyerarşi ve Kadın

Halası tarafından yetim olarak tanımlanan Esty yetim olmasa da annesinin toplumdan dışlanmış olması onun annesiz kalmasına yol açmış. Bu yüzden çocukluğundan beri bir yere ya da birine ait olma isteği içersinde. Tabii ki bu istekte Hasidizm’de kadına yüklenen rol de oldukça etkili. Bu yüzden diğer kadınlardan farklı olmasına rağmen evlenmeyi ve daha mutlu bir hayat yaşamayı tercih ediyor. Tercih etmese bile bu şekilde yetiştirildiği için evlenmesi gerektiğine inanıyor. Evlenip ailedeki kadınlar arasındaki hiyerarşinin en altında yerini aldığındaysa bir şeylerin yanlış gittiğini artık biliyor. Erkek annesi olmak, evlenilen erkek üzerinde kayınvalideyle girilen iktidar savaşı ve çocuk doğurmanın getireceği hiyerarşik yükseliş Unorthodox’daki bu evlilikte direkt göze çarpan unsurlar. Bunun yanında çocuk doğurmaya soykırımla bağlantılı yaklaşım bu kapalı toplumun hınç kültürünün bir uzantısı. Kadının sınırlarının evle çizilmesiyle Esty’nin doğru düzgün bir eğitim almamış olması birçok dini hareketin içinde kısılı kalmış kadının evrensel yansıması.

Unorthodox, oldukça gerçekçi kurulmuş atmosferiyle 2020’nin en iyi Netflix yapımı olmaya aday. Vasat işleri çok görmeye başladığımız bu platformda bu tür iyi işleri arayarak Türkiye’nin filtre balonundan çıkmak mümkün olur mu acaba?