19.09.2017

Yönetmen Koltuğu: Jafar Panahi

Yasaklara Rağmen İnadına Sinema

İran sinemasını var eden sayılı isimden biri olan Jafar Panahi, aynı zamanda taşın altına eline koyanlardan biri olduğu için de rejimin en çok baskısına maruz kalan yönetmenlerden biri olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefeti desteklediği için rejim tarafından yargılanan ve hapis cezasının yanında yirmi yıl film çekmeme aynı zamanda ülkeyi de terk etmeme cezası alan Panahi, buna rağmen yasaklara boyun eğmeyen biri. Panahi, hapis cezası ev cezasına çevrilir çevrilmez sınırlı alanında, kısıtlı imkânlarla film çekmeye devam etmiş ve bu yedi yıla üç film sığdırmış bir savaşçıdır. Filmlerini çok büyük imkânsızlıklarla çekmeye devam eden Panahi, bu filmleri ülkesinde gösteremese de bir şekilde yurtdışı festivallere ulaştırabilmeyi başarır her seferinde. Elbette inanılmaz zorluklarla ve büyük bir cesaret örneği gösterilerek ortaya çıkarılan bu yapımlar, birçok eksikleri barındırmasına rağmen ödüllere layık görülür festivaller tarafından.

Panahi, yasaklarla başa çıkabilmenin tek yolunun yasaklanan şeyi yapmak olduğunu düşünen, suya sabuna dokunmadan yaşamayı kendine yediremediği gibi ülkesini de terk etmeyi asla düşünmeyen biri. Zira istese çok rahat bir şekilde yasaklı da olsa çoktan ülkeyi terk edip, istediği filmleri özgür bir şekilde çekebilir. Fakat o kalıp, onun gibi muhalif olan kesim ile birlikte mücadele etme yolunu seçer. Tüm bu sebeplerden dolayı filmleriyle tanışmadan sevilen Panahi, filmleriyle ise zekâsıyla, yaratıcılığı ve üslubuyla adeta kendine hayran bırakır bizleri.

Büyük Ustanın Başarılı Öğrencisi

Öncelikle Panahi’nin sinema evrenine geçmeden önce onun filmografisini ikiye ayırmak isterim: Nispeten daha özgür ortamda çektiği biri belgesel olmak üzere altı filmi ile yasaklı olduğu dönemde çektiği biri belgesel olmak üzere üç filmi ayrı yerlerde durur birçok açıdan. Daha kişisel, Panahi’nin kendi dünyasına içsel bir yolculuk tarzındaki, kapalı alanda çekilen son filmleri ile İran’ın toplumsal meselelerine değindiği ve genelde Tahran sokaklarında geçen filmleri apayrı bir dünya sunar biz seyircilere. Yasaklı olduğu dönemde çektiği Taxi başta olmak üzere, Pardé ve In film nist filmlerine derin bir saygı duyduğumu belirtmekle birlikte Panahi’nin en zayıf halkaları olduğunu da inkâr edemem. Bu nedenle Panahi koltuğunda da yasaklanmadan önce çektiği beş kurmaca filmine yer vermeyi tercih ettim. Lakin filmlere geçmeden önce genel olarak Panahi sinemasını konuşalım isterim.

Abbas Kiorastami’nin asistanı olarak başladığı sinema kariyerine, yine ustasıyla birlikte senaryosunu kaleme aldığı Badkonake sefid ile yönetmen olarak devam eden Panahi, başarısını her defasında taçlandırmış bir isim. Büyük bir ustanın öğrencisi olarak sinemaya adım atmanın şansını kendi yaratıcı zekâsı ile harmanlayan Panahi, her filmiyle biz seyircileri şaşırtan, sinemasına hayran bırakan hamleler gerçekleştirmiştir. Ülkesinin toplumsal meselelerini filmlerinden asla ayrı düşürmemiş her daim didaktik olmayan bir tarzla inceden inceye işlemeyi bilen Panahi, kadınların rejim tarafından yaşadığı baskılardan sınıf meselesine kadar birçok sorunu odağına almayı bir görev bilir adeta.

Kurmaca ile Belgeselin Eşsiz Buluşması

Kurmaca filmlerinde bile belgesel bir estetik yakalayan Panahi sineması, özellikle yakın planı tercih etmesi ve hareketli kamerası ile bunu başarır. Filmlerinden müzik kullanmayı tercih etmemesi de elbette önemli etkenlerden biridir. Kadraj içinde kadrajı en ustalıkla kullanan isimlerden biri olan Panahi, kimi zamanda bir röntgenci edasıyla yaptığı çekimlerle de farklı bir tarz yakalar.

Yeri geldiğinde tek bir karakterin peşinden bizi sürükleyen Panahi kamerası bazen de birçok karakter ile bizleri haşır neşir eyler. Kadın ve çocuk karakterleri özellikle tercih ederken bu karakterlerine eşlik eden bir genç muhafızlar ordusunun her şeyden habersiz, masum askerlerini mutlaka buluşturmak onun takıntılarından biri olmuştur artık. Bir diğer takıntısı ise hırsızlık mevzusu diyebiliriz. Panahi, hırsızlık üzerine birçok filminde seyirciyi ikiye bölecek tartışmaları fitilleyecek düşünceleri karakterleri tarafından dillendirir. Her filminde diğer bir filmine selam göndermeyi de neredeyse hiç ihmal etmeyen Panahi, dileriz nice filmiyle daha bizi buluşturmayı her şeye rağmen başarır.