14.04.2022

41. İstanbul Film Festivali Günlükleri – 5

41. İstanbul Film Festivali birbirinden ilginç filmlerle devam ediyor. Programdaki iki film edebiyat ve sinema ilişkisi üzerine olunca dikkatimden kaçmadı. Bunlardan birisi kısa film çekmeye niyetlenen bir yazarı anlatan Romancının Filmi, diğeri de ünlü yazar Marguerite Duras’a olan tutkulu aşkın kahramanı Yann Andréa’nın ilişkisi hakkında konuştuğu Duras Hakkında Her Şey. Bugün ayrıca belgesel kuşağından bir de belgeselden bahsetmek istiyorum.

Romancının Filmi

Bu tam anlamıyla bir Hong Sang-soo filmi çünkü filmin hem yönetmeni, hem yapımcısı, hem görüntü yönetmeni hem de kurgucusu. Hatta film müziği de onun elinden çıkmış. Doksan iki dakikalık film, siyah/beyaz ve diyaloglarla ilerliyor Özellikle hem yazmayı sevenler hem de sinemaya ilgi duyanlar filmi izleyince kendilerini filmdeki diyaloglara çok yakın bulacaklar. Filmin mekânları kahve içilebilen bir kitapevi ve park. Karakterleri, yazarlar, bir film yönetmeni ve ünlü bir oyuncu. Yönetmen ve oyuncu arasındaki diyalog ise dünyanın herhangi başka bir yerinde de olabilir. Bunlar arasındaki yazmakla, film çekmekle ilgili diyaloglar izleyiciyi şaşırtarak sonlanıyor.

Festivalin “Dünya Festivallerinden” bölümünde gösterilen Romancının Filmi, bu yıl Berlin’de Büyük Jüri Ödülü’nü aldı.

Duras Hakkında Her Şey

Yönetmenliğini Claire Simon’ın yaptığı film ünlü yazar Marguerite Duras’â tutkuyla âşık olan Yann Andréa’nın, ikilinin yakın arkadaşları olan gazeteci Michèle Manceaux ile arasında geçen 1982 tarihli görüşmenin metinleri üzerine kurgulanmış. Sinema filminden çok bir söyleşinin kaydı gibi ilerleyen film Duras’ın belgesel görüntülerini de içerdiğinden hayranları için önemli bir eser. Filmin festivaldeki son gösterimi 12 Nisan’daydı.

Küçük Filistin (Kuşatma Günlüğü)

Festivalin Belgesel Kuşağı bölümünde yer alan Küçük Filistin (Kuşatma Günlüğü) tekrarlara düşse de oldukça etkileyici ve izlenmesi hiç de kolay olmayan bir belgesel. Bugün filmde de gördüğümüz doktor annesiyle birlikte Almanya’da yaşayan Abdallah Al-Khatib, 2021 yapımı belgeselinde izleyiciyi kuşatma altındaki Filistinlilerin mücadelesiyle buluşturuyor. Suriye’nin başkenti Şam’ın Yermük ilçesi, 1957’den 2018’e dek dünyanın en büyük Filistin mülteci kampına ev sahipliği yaptı. Suriye devrimi patlak verdiğinde, Beşar Esad rejimi Yermük’ü isyancılarla direnişçilerin sığınağı olarak gördü ve 2013’ten itibaren kampı ablukaya aldı. Yavaş yavaş yiyecek, ilaç ve elektrikten yoksun bırakılan Yermük’ün dünyanın geri kalanıyla ilişkisi kesildi. Günlük yaşamın bombalarla kesintiye uğradığı, insanların açlıkla mücadele ettikleri, çocukların ve yaşlıların beslenemedikleri için öldükleri kampta yönetmen bu belgeseli gündelik yaşamın içinde çekerken annesi de bizzat halkın sağlığıyla ilgili kontrollere gidiyor. Kendisi de Yermük doğumlu olan yönetmen belgeselinde çocukların ve yaşlıların durumuna özellikle değiniyor. Tüm görüntülerin 2011-2015 arasında çekildiği belgeselin birçok festivalden ödülleri var.