24.07.2016

Cloverfield

Cloverfield Poster

El kamerasıyla çekilen filmler 1999’da karşımıza çıkan The Blair Witch Project ile birlikte korku sinemasına yeni bir soluk getirdi. The Blair Witch Project’ten önce türün ilk örneği sayılabilecek 1980 yapımı Cannibal Holocaust olsa da Cannibal Holocaust, tür olarak Gore‘a hatta bazı çevrelerce (daha sonra aklansa da) Snuff’a girmektedir. 1999’dan sonra ise bu tarzda iyi filmler daha çok yapılmaya başlandı. 2007’de karşımıza çıkan İspanyol yapımı zombi filmi [Rec] ve yalnızca evdeki kamera sisteminin gece kayıtlarıyla korkutmayı amaçlayan Paranormal Activity tarzın iyi örneklerinden gösterilebilecek seviyede olsalar da iki filmin de seriye bağlanıp git gide vasatlaşan devam filmleri çekmesi değerlerini azalttı. 2004 – 2010 arası yayınlanan ve ABD’den başlayarak tüm dünyayı etkisi altına alan Lost’un yapımcılığını yapan (artık Star Wars’un yönetmeni olarak bilinse de) J.J. Abrams‘ın 2008’de Cloverfield isminde bir “footage horror” filmin yapımcılığını üstleneceği haberi türün severlerinde büyük heyecan yarattı ve The Blair Witch Project’ten daha iyi bir örnek izleyebilir miyiz sorusunu akıllara taşıdı.

Cloverfield’ın gösterime girmesinden öncesinde ve sonrasında bu kadar ses getirmesinde filmin niteliğinden çok J.J. Abrams ve Lost etkisi, viral reklamlar, sahte haberler, sahte blog siteleri, devam filmi olarak nitelendirilen Aladygma adına açılan siteler ve sitedeki ipuçları, filmin yapım aşamasında hiç adının geçmemesi ve bir anda Transformers’ın gösteriminden önce sinemalarda fragmanının yayınlanması  izleyicinin merağını artırdı ve tüm zamanların en interaktif film serilerinden birine dönüştürürdü. Özellikle Lost’un oturttuğu tarzla popüler olan “çok soru işareti – az cevap” formülünü de oldukça dozunda kullanan Cloverfield bir filmden daha fazlasına evrildi.

cloverfield2

Cloverfield, New York’a düzenlenen bir canavar saldırısına tanıklık eden insanların öyküsünü anlatıyor. Filmin konusu Godzilla benzeri canavar hikayelerinden farkı yokmuş havası verse de Cloverfield‘ı benzeri canavar filmlerinden ayıran nokta yaratığın ne olduğu, ne zaman, nasıl, nereden geldiği sorularını cevaplamaması ve bundan da öte cevaplamak gibi bir amaç edinmemesi. Cloverfield, günlük rutin hayatını yaşayan insanların hiç beklenmedik anda gelen bir felaket sonrası değişen ruh halini ve davranışlarını yansıtma amacı güdüyor. Yalnızca Hud’un elindeki kamera görüntüsüyle bunu sunarak da amacını daha rahat gerçekleştiriyor.

Çekimleri yaklaşık bir ay süren ve 30 milyon $ bütçesi bulunan Cloverfield, çok ufak sıkıntılar dışında oldukça gerçekçi bir atmosfere sahip. Filmin eksik olarak sayılabilecek tarafları ise teknikten çok senaryo ve oyunculuk yönlerinde. Canavar saldırısının dahi önünde bulunan Hud – Marlena romantizmi ve senaryodaki bu romantizmin getirisi saçma kararlar filmin esas amacı olan gerçekçilik etkisini zedeliyor. Aynı şekilde başına türlü felaketler gelen yan karakterlerin gösterdiği bazı yapay tepkiler de… Film boyunca hiç müzik kullanılmaması ise Cloverfield‘a dair en dikkat çekici bilgilerden.

cloverfield3

Yaklaşık iki hafta önce ilk filmde olduğu gibi bir anda ortaya çıkan 10 Cloverfield Lane fragmanı yıllardır beklenen devam filminin martta karşımıza çıkacağını duyurdu. Yine J.J. Abrams yapımcılığında gerçekleşecek olan devam filmi, fragmanına bakılınca Cloverfield‘dan farklı olarak footage horror türünde olmayacak gibi. Tek mekânda, yalnızca bir sığınakta geçecek gibi görünen film, bu sefer korku sinemasının başka bir dalının en çok konuşulacak filmi olmaya aday.