23.05.2016
VİZYON DIŞI: Crouching Tiger, Hidden Dragon
Geçtiğimiz haftadan itibaren ülkede yaşanan Çinliler ile ilgili kafa karışıklığının son kurbanı da ben oldum. Ülkece milli birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, ben de bir Çin filmi yazayım; boykot çağrılarına, kurucu liderinin maketini yapıp, daha sonra onu asma gibi gerçekleştirilen eylemlere destek vereyim, istedim. Tayvanlı Ang Lee’nin yönetmen koltuğunda oturduğu ve Du Lu Wang’ın aynı adlı kitabından uyarlanan Crouching Tiger, Hidden Dragon ( Kaplan ve Ejderha- 2000 ), böylelikle bu hafta vizyon dışının konuğu oldu. Film katıldığı sene, Yabancı Dilde En İyi Film (Tayvan) de dahil olmak üzere 4 dalda Oscar kazandı. Gerek ülke olarak ‘çekik’ gözlü herkesi Çinli kabul etmemiz gerekse de Tayvan’ın Çin ile olan güzide ilişkilerinden dolayı ben de böyle bir ayrıma gitmek istemedim, ki bütün bunlara ek olarak filmin çekimlerinin bir kısmının Sincan’da yapılması da tarihsel olarak düşünüldüğünde önemli bir yere oturuyor.
Konuyu daha detaylı incelemek isteyenler gerekli araştırmaları yapabilir, biz bütün bu durumların ışığında filme dönecek olursak; Kaplan ve Ejderha ile ilgili ilk söylememiz gereken kısmın, filmin ‘wuxia‘ filmi olduğu. ‘Wu’ dövüş sanatları, savaş ve askerlik gibi anlamlara sahipken, ‘xia’ özel bir karakter tipini tanımlıyor. Kaplan ve Ejderha çok özel dövüş sahneleri barındırıyor ve bunu bizlere etkileyici bir şekilde sunuyor. Film, felsefi alt metinlere de sahip ve bunu aşk, sadakat, gurur gibi duygularla harmanlıyor. Gelenek üzerine de düşünmeye iten film, zaman zaman gelenekle olan çatışmalara değiniyor.
Kaplan ve Ejderha, dönemin en büyük dövüş ustası olarak bilinen ve halk arasında efsane haline gelmiş Li Mu Bai’nin ustasından devraldığı kılıcı ‘Green Destiny’i ‘ yakın dostu Yu Shu Lien’e emanet etmesiyle başlıyor. Filmin konusu, Yu Shu Lien’in kılıcı başarıyla teslim etmesinden kısa bir süre sonra kılıcın çalınması ve sonrasında yaşananlar etrafına örülüyor. Kılıcın genç bir kadın tarafından çalınması, adeta tüm gücü elinde bulunduran erkek toplumuna karşı bir başkaldırı niteliği taşıyor. Yenilmez kılıca sahip, yenilmez bir savaşçı konumuna yükseliyor, Jen. Babasının baskısı sonucu evlenmeye yönlendirilen Jen’in gelenekle mücadelesi de bu noktada başlıyor. Li Mu Bai’nin ustasının katili Jade Fox’un, ustasını neden öldürdüğünü Li Mu Bai’ye açıklarken kadınlara saygı duymadığını gerekçe göstermesi ise, filmin ‘erkekliğin gücü’ ile özdeşleşen gelenekle hesaplaşmasının bir başka örneğini oluşturuyor. Zaten Jade Fox’un şu cümlesi her şeyi özetliyor: ‘ Her gece benimle oldu; ancak bana hiçbir şey öğretmedi.’ Geleneğe bağlı karakterler, onu direk reddedenler ve uzun zamandır geleneğe bağlı olup; gelişen durumlar nedeniyle onu sorgulamaya giden insanların zihin dünyasını izliyoruz.
Filmin sinematografisi ile dövüş sahnelerinin koreografilerinin olağanüstü bir yapısı var. Bu yapıyı da film boyunca etkileyici müzik ile beslemeyi başarıyor, filmin yapımcıları. Oyuncular da üzerlerine düşen görevi başarıyla yerine getiriyor.
Kaplan ve Ejderha, özellikle Uzak Doğu sineması ve dövüş sanatlarına merak edenlerin keyifle izleyeceği bir film olarak kendine sinema tarihinde yer ediniyor.