24.08.2022
ELEŞTİRİ: Çalsın Sazlar
Halil İbrahim Sağlam
Züğürt Ağa (1985) ve Selamsız Bandosu (1987) gibi Türk sinemasının önemli filmlerine imza atan yönetmen Nesli Çölgeçen, günümüze adapte olamayan çoğu Yeşilçam yönetmeni gibi uzun süredir hem izleyiciyi hem de eleştirmenleri tatmin edecek bir filme imza atamamıştı. 2000 sonrası kariyerine Oyunbozan (2001) ile adım atan, en son ise 2010’da Denizden Gelen’i çeken Çölgeçen, 5 yıl aradan sonra yeni filmi Çalsın Sazlar ile tekrar karşımızda.
Nesli Çölgeçen, klasik bir Yeşilçam filmi nasıl olması gerekiyorsa öyle inşa etmiş filmin dramatik çatısını. İki arkadaş, bir güzel kadın, iki arkadaşın bu kadına aşık olması, bu yüzden aralarının bozulması, şarkılar, türküler, rakılar, meyhane kültürü, toplumsal / siyasi olaylara değinmek, geçmiş ve bugün arasında paralellik kuran bir yapı, aile komedisi, melodram, hepsi filmin içerisinde mevcut.
Yeşilçam yönetmenleri elbette günümüzde film yaptıklarında ortaya Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Semih Kaplanoğlu, Reha Erdem, Tayfun Pirselimoğlu tarzında minimalist sinema örnekleri çıkmıyor. Bunu anlamak mümkün, zira Yeşilçam zamanının “iyi film bol gişe yapar” mantığıyla, günümüz Türk sinemasının “iyi film az gişe yapar” çıkarımı arasında dünyalar kadar fark var. Dolayısıyla Yeşilçam yönetmenleri günümüzde yeni bir film çektiğinde (Erden Kıral hariç) bol yakın planların olduğu, sinematografinin öne çıkmadığı, görselliğin dizi standartlarında kaldığı, hikayenin mutlaka Yeşilçam klişeleri ekseninde ilerlediği, şabloncu bir güldürü mantığı, dönemsel olarak detaysız ve yetersiz bir sanat yönetimi, politik / siyasi olayların karton karakterlerle ve inandırıcılık sorunlarıyla aktarımı (buna Erden Kıral da Gece ile dahil), oyunculuklara yüklenip yönetmenliğin geri planda olduğu filmler ortaya çıkıyor. Çalsın Sazlar’da bu saydıklarımın hemen hemen hepsi mevcut. Özellikle 1955’teki 6-7 Eylül olaylarının aktarımında ya da filmin flashback sahnelerinde geçen “dönem” tarafında neredeyse bir tane bile genel plan görmemek bir amatörlük hissiyatı yaratıyor. Sinematografi ve sanat yönetimi açısından bunca yetersizliğe rağmen filmin finalde “epik bir hikaye” anlatmış havasına bürünmesi ise en temel sorunlarından.
Eksikliklerine rağmen Çalsın Sazlar’ın Yeşilçam’ın eski “genel izleyici” şablonuna yakın olduğu ve rahat izlendiği de aşikar. En azından ortada Şerif Gören’in Ay Büyürken Uyuyamam’ı (2011) ya da Tunç Okan’ın Umut Üzümleri (2012) gibi büyük bir hayal kırıklığı yok, hatta Nesli Çölgeçen’in 1987’deki Selamsız Bandosu’ndan bu yana izleyicinin salondan mutlu ayrılabileceği tek filmi olduğunu söyleyebiliriz. Müzikleriyle, meyhane havasıyla, Engin Hepileri başta olmak üzere (tam bir jön gibi oynuyor), Belçim Belgin ve Caner Cindoruk’un başarılı performanslarıyla öne çıkan film, Yeşilçam’ın o içten, sıcak, eğlenceli ama yer yer hüzünlü “aile filmleri” şablonuyla seyirciyi tavlayabilir.