24.08.2022
En Az 20 Kere İzlenmesi Gereken 20 Bilim Kurgu Filmi
Kaan KAVUŞAN
En Az 20 Kere İzlenmesi Gereken 20 Bilim Kurgu Filmi*
1. Blade Runner (1982)
Blade Runner’ın bu kadar iyi olmasının iki sebebi var aslında. İlki, zaten bir Philip K. Dick kitabından uyarlanmış olması. Metin bilim kurgu ile felsefeyi en iyi harmanlayan, kafası pek değişik çalışan bir yazarın elinden çıkma ne de olsa. Filmin sorduğu “İnsan nedir?” ve “Gerçeklik nedir?” sorularının yanı sıra, başkahramanını soktuğu ahlaki ikilem de bir hayli kafa kurcalayıcı: “Bir şey, insan gibi davranıyorsa insandan farkı nedir ve hiyerarşi zincirinde nerede yer alır?” İkincisi ise Ridley Scott’ın steampunk ile siberpunk’ı harmanlayan, gecenin hüküm sürdüğü eşsiz görsel dünyası.
2. 2001: A Space Odyssey (1968)
Stanley Kubrick’in dehâsını en net gösteren filmi. İnsanlık tarihi alegorisi yapılacaksa böyle yapılır. Neredeyse “Aronofsky izle de feyz al” diye girişeceğim ama filmin etrafında yeterince dönüp dolaştık zaten. Primatlardan sonsuzluğa uzanan bir hikâye yaratmak, bunu yaparken dolu oldu imgeler sunmak ancak Kubrick gibi bir adama yakıştırdı. Arthur C. Clarke’ın senaryoda imzası olmasını, filmin görsel yetkinliğini, hipnotize eden final sahnesini saymıyorum bile. Dört dörtlük film.
3. Solyaris (1972)
Bir başka bilim kurgu dehâsı Stanislaw Lem’in bir eserinden uyarlanan Solyaris’in mistik havası, kendini son anda dahi belli etmeyişi, karakteriyle izleyicisinin hislerini mükemmelce senkronize ediyor olması büyük iş. Tarkovski’nin geniş kitlelerce daha sevilen filmi sanırım Stalker ama benim için en önemli başyapıtı bu film. Bu kadar psikolojik bir temadan, bu kadar sisin arasından sağ çıkmak her babayiğidin harcı değil.
4. Total Recall (1990)
Total Recall’ın en sevdiğim yanı son ana kadar beynimizle oynamaktan vazgeçmemesi. Arnold Schwarzenegger’in canlandırdığı Douglas Quaid’in kafası “Recall Şirketi”nde satılan anılardan birini almaya karar verdiğinde değişir. Özel bir ajan olduğu yönündeki anıları açığa çıkar. Ya da öyle midir gerçekten? Anılar yüklenebiliyorsa neyin gerçekten olup olmadığını, kimin kim olduğunu, kendimizin kendimiz olup olmadığını nasıl bilebiliriz? Mekânın Mars, aktörlerin CGI’sız ama çok daha inandırıcı mutantlar, isyancılar ve sömürücü büyük şirketler olduğu bir mücadele. Paul Verhoeven bize daha verebilirdi ki? Üç memeli kadın mı verseydi?
5. 12 Monkeys (1995)
Zaman yolculuğu filmlerinin en stil sahibi olanı. Estetik sahibi yönetmen Terry Gilliam’ın hikâyesinde gelecekten gelen ve felaketi önlemek değil, sebebini anlayıp gelecek için bir çıkış yolu bulmaya çalışan Cole’un bir anda “yalancı çobana” dönüşüp dengesini kaybedişi, zaman/mekan kavramlarını yitirişi öyle iyi kurgulanmış ki 30 defa izlemekten fazlası elden gelmiyor.