26.07.2016
En Sevdiğim Kubrick
2001: A Space Odyssey
Genç sinemaseverler için klasik bir filmi izlemek için aylarca televizyon programlarını incelemek, belli bir saate kadar beklemek ve o saatte televizyonda evde başka birinin izleyeceği bir program olmamasını ummak çok yabancı kavramlardır eminim. Ne de olsa günümüzde her filmi istediğiniz hemen her zaman izlemek mümkün. Oysa bir zamanlar (o kadar da eski değil) pek çok yerde sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olduğu söylenen 2001: A Space Odyssey’i izlemek hiç de kolay değildi. Bu satırların yazarı bu filmin bir zamanlar TRT’de yayınlandığını öğrenince önce TRT’ye mektup yazmayı denemişti (evet evet, e-posta değil bildiğin mektup). Sonra klasikleri televizyonda göstermek gibi kutsal bir misyon üstlenen isimlerden Atilla Dorsay’ın bir imza gününde “2001’i sinema kuşağınızda yayınlasanız ne güzel olur” deyince de “TRT’nin arşivlerinde tozlanıyor ama her istediğimiz filmi yayınlayamıyoruz” gibi bir cevap almıştı. Sonrası daha da güzel. Kablolu yayınların ilk zamanları, o günlerde kanallar arasında TRT 3 kapanınca sadece geceleri yayın yapan Turner Classic Movies diye bir kanal var. Her ne kadar o yıllarda yazarın yeterli İngilizcesi olmasa da takip ediyor bu kanalı. 2001’in yayınlanacağını duyduğunda yazar, o günü iple çekmeye başlar. Fakat filmin başlamasına 10-15 dakika kala TCM’nin yayını gidince dünyası başına yıkılan yazar, bir umutla yine de kanal değiştirmez. 40 dakika kadar sonra görüntü gelir ama fena halde karlı bir görüntüdür. Yine de filmi sonuna kadar böyle izleyen ve anlamaya çalışan yazar, birkaç ay sonra bir İspanyol kanalında 2001’i tekrar yakalar. Görüntü bu kez cam gibidir ama bütün konuşmalar İspanyolca dublajdır. Yapacak bir şey yok, film sonuna kadar tekrar izlenir. Yıllar sonra TRT’de, hem de Atilla Dorsay’ın sinema kuşağında filmi bir kez daha izleyen yazarın evinde şu an farklı edisyonlar halinde bu filmin 2 DVD, 2 de Blu-Ray olmak üzere 4 farklı kopyası vardır. Bu kadar beklentiye bir de film hayal kırıklığı olsa çok acı olurdu ama gelmiş geçmiş en büyük sinemacılardan olan Kubrick’in sinema duygusunu sonuna kadar hissettirdiği, nefes almadan hipnotize olmuş bir şekilde izlenen bu film her türlü izleme macerasına da değerdi.
Hasan Nadir DERİN (Sinemamanyakları, Gölge Dergi).