15.10.2018
Filmekimi 2018 Günlükleri – 3
Pity
Lanthimos filmlerinin ortak senaristi Efthymis Filippou’nun çektiği son film olan Pity, acıdan beslenen, acıya ihtiyacı olan ve bir anlamda bağımlı sayılan bir adamın hikayesine odaklanıyor. Kara komedi tarzında bu hikayeyi işleyen film, güzel numaralara ve kadrajlara sahip olsa da işleyiş konusunda sıkıntılar yaşıyor ve konsantrasyon kaybı yaşatıyor. Bir de inmesi gereken durağı kaçırıp, kötü bir tercihle finalini yapınca totalde vasat bir yapım olarak nihayete eriyor. Tabii Yunan yeni dalga filmlerini sevenlerin bir miktar memnun kalacağını da belirtmek gerek.
The Man Who Killed Don Quixote
Terry Gilliam’ın yılan hikayesine dönen filmini 2018 yılında nihayet izleme şansı bulduk. Don Kişot’un hikayesini film içinde film anlatımıyla aktarmayı seçen Gilliam, 2000’li yıllardaki en iyi filmine imza atmış ve eski günlerini anımsatan güzelliklerle karşımıza çıkmış. Mizahı, mizansenleri, seyirciyle oynayan senaryosu ve türlü numaralarıyla The Man Who Killed Don Quixote tam bir Gilliam filmi olmuş. Oyunculuk performanslarında ise Adam Driver harika oynamış diyebiliriz ama filmin esas yıldızı Jonathan Pryce. Usta aktör muazzam bir performans sergilemiş ve onu izlemek büyük keyif.
La Quietud
Pablo Trapero, sağlam suç filmi El Clan sonrası çektiği filmde daha minimal ve Almodovar sinemasını anımsatan bir hikayeyi tercih etmiş. İki kız kardeş ve anneleri üzerinden kadın hikayesi anlatan Trapero, biraz tür içerisinde demodem kalmış. Bazı yan karakterlerin inandırıcılıktan uzak olması da filmin vasat çizgisinde seyretmesine sebep olmuş. Martina Gusman ve Berenico Bejo’nun performansları ise oldukça etkileyici ve diğer olumsuz yönlerine rağmen filme tutunmayı sağlıyor. Beklentiyi düşük tutup, hoş bir seyirlik moduyla izlendiğinde keyif verebilir.
Burning
Chang-Dong Lee imzalı Burning, katıldığı her festivalden övgülerle ayrıldı ve çoğu listede yılın en iyileri arasında gösteriliyor ve bu konuda herkes çok haklı. Murakami’nin kısa öyküsünden yola çıkarak yapılan film, harika bir anlatım, kusursuz bir atmosfer ve güçlü oyunculuklara sahip. Saf sinemanın bütün nimetlerini önümüze seren filmde, başta dans sahnesi olmak üzere hafızalarımıza kazınacak büyülü sinemasal anlar da mevcut. Hayatlarımıza dair, hem bir ağıt hem gerçekçi bir bakış denebilecek kadar net dertleri olan Burning, hem festivalin hem de yılın en iyilerinden.