15.04.2016
İFF Uluslararası Yarışma: Ara
Bazen Görmek de Yetmez
Yunan sineması son yıllardaki çıkışını festivallerde boy gösteren filmleriyle yitirmediğini adeta ispat edercesine sağlam filmler çıkarıyor. Bu yıl Uluslarası Yarışma bölümünün filmlerinden Ara (Interruption) da özellikle metin açısından güçlü bir film.
Ara, Yunan tragedyası Orestes’in modernize edilmiş bir uyarlaması… Dolayısıyla orijinal metne yaptığı atıflar ve metnin yüz yıllar geçse de geçerliliğini yitirmediğini göstermesi kayda değer. Orestes tragedyasında neler anlatıldığına dair kısa bir not düşelim ilk önce:
“Homeros’un hikâyesinde Orestes, Tantalus ve Niobe ile doğrudan akraba olan Atreus’un lanetli evinin bir üyesidir. Truva Savaşı’na giderken iyi bir rüzgar için tanrıça Artemis’e dua eden Agamemnon, tanrıçanın işareti ile kızı İphigenie’yi kurban etmek ister, ancak karısı buna karşı çıkar. Yine de kararından vazgeçmeyen Agamemnon, kızını kurban ederken kızı tanrıça tarafından kurtarılır, yerine bir dişi geyik kurban edilir. Ancak Klytemnestra bu duruma çok kızmıştır. Agamemnon Truva Savaşı’ndayken, karısı Klytemnestra Agememnon’un kuzeni Aegisthus ile aşk yaşar. On iki yıl sonra kral savaştan döndüğünde, karısı onu öldürmeyi kafasına koymuştur. Çok sıcak karşıladığı kocasını, banyodayken bir balta ile öldürülür.
Bu sırada on iki yaşında bir çocuk olan Orestes, annesi ve sevgilisinden kaçıp Parnassus dağı’ndaki Phanote’ye ve kral Strophius’a sığınır. Sekiz yıl sonra öldüğü söylentisi yayılır, ancak Orestes’in ölümünü haber vermeye gelen haberci gerçekte Orestes’in kendisidir. Annesi ve sevgilisini öldüren Orestes, arkadaşı Strophius’un oğlu Pylades ile şehirden ayrılır, ancak anne katili olması sebebiyle intikam ruhları erinyeler tarafından kovalanır. Atina’ya varan Orestes, bu şehirde Apollon ve Athene tarafından yargılanır ve beraat eder. Daha sonra Tauris’e gidip kız kardeşini İphigenie’yi bulması emredilir. Orestes son olarak Tauris’ten kız kardeşini kurtarır.”*
Film, tragedyada sözü edilen mahkeme sahnesine odaklanıyor. Tiyatroda Orestes sahnelenirken sahneyi adeta ele geçiren ve seyirciyi de manipüle eden silahlı bir ekip oyuna müdahale ediyor. Ne olduğunun farkında olmayan seyircilerin arasından bir grup insan seçip oyunu interaktif hale getiren bu silahlı kişilerin lideri, çeşitli direktiflerle sahnedeki kişileri yönlendirmeye başlıyor. Buraya kadar film suç, macera trüklerini yerine getirircesine belli bir gizemi de koruyor. Zaten film, boyunca izleyiciyi (gerek perde önünde gerekse filmin içindeki tiyatro seyircisini) çok iyi manipüle etmeyi başarıyor. Bu açıdan oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Ara, suç nerededir, hangi sınırda başlar, biter; ceza nedir, nasıldır gibi beylik soruları sorması ve sordurması açısından etkili olduğu kadar sanatın gösterme ve yönlendirme yönüne de vurgu yapıyor. Tiyatro sanatı ile seyirci ilişkisi, sanatın manipülasyon gücü, görmenin ve inanmanın sınırları Ara’da çok zorlanıyor. Hatta çizgiler gittikçe bulanıklaşıyor. Bu açıdan Ara, sinirleri zorlayıcı da bir film. Ayrıca tiyatroyu ve daha genele yorarsak sanatı adeta televizyonla paralel tutan anlayışı seyirciyi konumlandırdığı ve nitelediği yer açısından da önemli. Gör dediğini göremeyen ve gösterdikçe aptallaşan seyircinin farkındalığı ile hem oynayan hem de dalga geçen Ara, yüz yılımızın en garip gerçeklerinden birine daha parmak basmış oluyor: “Bakıyoruz hatta görüyoruz ama anlamıyoruz, uyuşuyoruz, harekete geçmiyoruz.”
Son tahlilde güçlü metni, metnin altını çizdiği sanat-izleyici-gösterme-yönlendirme ilişkisi ile akılda kalacak performanslar sergileyen Ara, yükselişini sürdüren Yunan Yeni Dalga’sının çok iyi örneklerinden biri.
*Özet wikipedia’dan alınmıştır.