21.11.2015

İzmir Kısa Film Festivali #2

film

İzmir Kısa Film Festivali tüm hızıyla sürüyor. 20 Kasım Perşembe günü İzmir’de yaşayan sinemaseverler için oldukça yoğun geçti. Fransız Kültür Merkezi’nde “Yerli Kurmaca” finalistleri ve Antalya Sinema Derneği’nin seçtiği “En İyi 10 Kısa Film” gösterilirken gösterimler sonrası filmlerden yönetmen ve oyuncular izleyicilerin sorularını yanıtladı. Türkan Saylan Sanat Merkezi ve çeşitli üniversitelerde ise Yabancı Kurmaca, İrlanda seçkisi, Shorts Shorts Kısa Film seçkisinden filmler izleyici ile buluştu.

Filmlerin yanında gün Yiğit Özşener ve Serdar Akar söyleşisiyle renklendi. Antalya Sinema Derneği’nin seçtiği filmlerden birinde başrol olan Yiğit Özşener, Fransız Kültür Merkezi Gösteri Salonunda filmi seyirciyle birlikte izledi. Devamında da sahneye çıkıp seyircilerin merak ettiği soruları cevapladı. Aynı saatlerde Jüri Başkanı Serdar Akar da Bornova Nikah Salonunda sevenleriyle bir söyleşi düzenledi.

CURS2LZW4AAoR02

CURQrsbXAAUhgCi

Yerli Kurmaca finalistlerine gelirsek; Yabancı Kurmaca filmlerinin çoğunda gördüğümüz yüksek bütçeli, tekniğin hikayenin önüne koyulduğu yapımlar Yerli Kurmaca filmlerinde daha dengeli. Daha da önemlisi farklı lezzetlerde filmler olması. Farklı konulara ve sıkıntılara parmak basmaya çalışan filmlerin her birinin bambaşka bir tonu var. Filmlere kısa kısa değinmek gerekirse;

Yurtiçi ve yurtdışı birçok festivalde gösterilen ve çeşitli ödüller alan “Wong Kar Wai üzerine kısa bir film”, Ömer Çapoğlu ve Serdar Önal‘ın ilk filmi. Lise kar waiarkadaşı olan iki ismin üç senelerini alan filmin konusuna gelirsek; Sevgilisi tarafından terk edilen ve bunun şokunu atlatmaya çalışan Harun korsan film satıcısına gider ve hayatı değişir. Alışılagelmiş satıcıların dışında olan adam, Harun’a sıkıntılarını da hesaba katıp Wong Kar Wai filmleri önerir. İzlediği her Kar Wai filmiyle hayatını bağdaştıran ve karakterini değiştiren Harun, bu depresyondan çıkış yolunu Wong Kar Wai filmlerinde bulmuştur. Önal ve Çapoğlu ikilisinin Wong Kar Wai filmlerine hayranlığı yalnızca isimle ya da Harun’un değişimiyle kalmıyor, aynı zamanda film de paralel olarak ton değiştiriyor. Film sonrası sahneye çıkan Çapoğlu ve Önal, filmi Wong Kar Wai’ye izletme amacında olduklarını ama şu ana kadar herhangi bir geri dönüş alamadıklarını belirttiler. Umarım başarırlar.

tuhaf zamanlarYönetmenliğini Mehmet Emrah Erkanı‘nın yaptığı, başrolünde Münir Can Cindoruk‘un bulunduğu film Türkiye’de trans birey olmanın zorluklarını anlatan etkili bir yapım. 10 dakikalık bir film olmasına rağmen transların yaşadığı sıkıntılara ışık tutabilen Tuhaf Zamanlar, fazla detaya girmeden derdini anlatıyor. Film sonrası izleyicinin karşısına çıkan yönetmen Erkanı, oyuncu Cindoruk ve filmin yapımcısı Gönül Arslan açıklamalarda bulundu. Karakteriyle ilgili konuşan Münir Can Cindoruk, role hazırlanırken fazla zorlanmadığını çünkü her gün karşılaştığımız ve hayatın içinden bir karakteri canlandırdığını dile getirdi. Esas zorlu görevin ise onun kostüm, makyaj işleriyle uğraşan teknik ekibin olduğunu vurguladı. Yönetmen Erkanı ise yine trans birey merkezli daha politik ve İstanbul kaosunu barındıran uzun metraj projeleri olduğunu vurguladı.

göründüğü gibiEzgi Akyol yönetmenliğindeki film garip ve yanlış bir anın aslında göründüğü gibi olmadığını adım adım gösterme üzerine kurulu. Göründüğü Gibi’yi ilginç kılan kısım plan sekans film olması. 11 dakikalık kesintisiz çekimden oluşan film, özgün kılacak bir senaryosu ya da iyi oyunculuklara sahip olmamasına rağmen takdiri hak ediyor. Film sonrası soruları cevaplayan yönetmen Ezgi Akyol; iki ay yirmi prova sonucunda filmin son halini aldığına ve filmde yalnızca doğal ışıklar kullanıldığına vurgu yaptı.

gri bölge

Derya Durmaz‘ın yönetmenliğini yaptığı ilk kısa film Ziazan, büyük ses getirmiş ve Cannes’da ödül almıştı. İkinci yönetmenlik deneyimi Gri Bölge’yle de yönetmenlik kariyerini git gide sağlamlaştırıyor. 7 dakikada bir sırrı paylaşan anne ve kızın tepkilerine odaklanan film için Durmaz, anne ve kızın yaşadığı gerginliğin yanı sıra genç kızın toplumsal baskılar karşısında yaşadığı yabancılaşma duygusuyla içsel dünyasını yansıtmaya çalıştığına vurgu yaptı.

mucize aynalarAziz Nesin öyküsünden uyarlama Mucize Aynalar, bu sorumluluğun altından kalkabiliyor. 1958’de geçen film yemek masası ve durmaksızın yemek yiyen insanlarla açılıyor. Konuşulanların çatal, bıçak, tabak sesine karıştığı ortam radyodan gelen bir anonsla değişiyor. Aynaların geçmişteki tüm görüntüleri göstereceğini duyan masadakiler başta işe olumlu tarafından baksalar da gizli saklı, üstü kapatılmış tüm pis işlerinin açığa çıkacak olması herkesi büyük bir kaygıya itiyor. Çekimleri ve karikatürize edilmiş İstanbul görüntüleriyle oldukça başarılı bir film olan Mucize aynalar, Metehan Şereflioğlu sayesinde izleyiciye Aziz Nesin’e saygı duymak için farklı bir neden sunuyor.

sadakat

Sinema Öğrencileri Oscarları Yarışması’nda en iyi film seçilen İlker Çatak filmi Sadakat, bizi Gezi Parkı dönemine götürüyor. Zalimler ve mazlumların yanı sıra kendi geleceğini, ailesini, çıkarlarını düşünen üçüncü  bir cephenin daha olduğunu vurgulayan film, bir duruş göstermek yerine kararı seyirciye bırakıyor. Film sonrası soruları yanıtlayan oyuncu Özer Arslan, kendisinin filmdeki gibi bir tutum sergilemeyeceğini dile getirdi. Alman bir ekiple çalıştığını söyleyen Arslan, disiplinlerine hayran olduğunu ve oyunculuk yapmak dışında kafasını yoracak bir şeyle karşılaşmadığını söyledi.

gül aliRoman çocuğu olan Gül Ali, babasıyla birlikte düğünlerde çalgıcılık yapmaktadır. Ali’nin hayali ise orkestra şefi olmaktır. Bulunduğu ortam neticesinde bu hayalini kimsenin ciddiye almaması Ali’yi kendi yarattığı hayal dünyasına iter. Oldukça naif ve sempatik bir hikayeden oluşan Gül Ali, ufak da olsa Çağan Irmak tadı sunuyor. Filmin eleştirilebilecek en önemli noktası ise finale bağlayabilmek için yaratılan hastalığın öncesine dair seyirciye herhangi bir ipucu verilmemesi ve havada kalması.

körlerEvli, memur, sıradan bir yaşamı olan Basri birden bire eşi Eylül’ü görememeye ve duyamamaya başlar. Buna başta olgunlukla yaklaşan ve çözüm yolları arayan Basri, çözüm bulamadıkça psikolojisini de bozar. Damla Güçer ve Dilara Balcı‘nın İzmir’de çektiği film, eşlerin yaşam kaygısı içinde kaybolup birbirinden uzaklaşmasını konu alıyor. Değinmeye çalıştığı konuyu izleyiciye aktarabilse de hikayenin yer yer havada kalması ve temanın filmin başında anlaşılmasından sonraki kısmın uzunluğu filmin dezavantajları.

Festivalde bugün (21 Kasım) Fransız Kültür Merkezi’nde jürinin de katılacağı Belgesel, Animasyon ve Deneysel dallarında finalistler izleyiciyle buluşacak. Akşam İzmir fuar Alanında ise jürinin seçeceği filmler ödül töreninde Altın Kedi ödüllerini alacak.