10.08.2019

Keşfedilmeyi Bekleyen Bir Drama Serisi: Anne with an E

22 Eylül’de üçüncü sezonuyla önce CBC’de sonra Netflix’te ekranlara gelecek Anne with an E, üzerinde çok konuşulmamasına rağmen övgüyü sonuna kadar hak eden Kanada yapımı bir drama dizisi. Lucy Maud Montgomery tarafından yazılan 1908 basımı Anne of Green Gables romanından uyarlanan ve Emmy ödüllü yazar yapımcı Moira Walley-Beckett tarafından yazılan dizinin başrollerinde Amybeth McNulty, Geraldine James ve R.H. Thomson bulunuyor.

1985’te hikâyenin aslına sadık kalınarak yazılan Anne of Green Gables isimli iki bölümlük dizi ile iki yıl sonra Anne of Avonlea adıyla bu sefer dört bölümüyle ekranlarda gösterilen devam serisi izleyiciler tarafından beğenilince, Montgomery’nin sevgi dolu sempatik kitabı, eskiyi yeniye oturmak isteyen yani orijinallik yerine beğenilen bir hikâyeyi farklı bir bakış açısıyla yeni bir izleyiciyi kitlesine sunmak isteyen yaratıcılar tarafından günümüzde tekrar masaya yatırılarak bizlere sunuluyor.

Kitabını defalarca okuyan ve hikâyesine sıkı sıkıya bağlanan okuyucular tarafından eleştirilen dizi Anne hakkında hiçbir şey bilmeyenler için karamsar tonuna rağmen son derece umut verici ve ferahlatıcı geleceği kesin.

Anne Hepimizin Yüreğine Dokunuyor

Dizi trajik geçmişine rağmen içindeki insan sevgisini kaybetmeyen, çevresinde kabul görmek için uğraşan ve bu sırada yavaş yavaş genç kızlığa adım atan on üç yaşında bir kız çocuğu olan Anne’in hikayesini anlatıyor.

1890’ların sonunda Green Gables çiftliğinde yaşayan Matthew ve Marilla Cuthbert adında yaşlı iki kardeş çiftlikte kendilerine yardım etmesi için evlerine bir erkek çocuk almak ister. Bu nedenle bir karışıklık sonucu kendilerine hayat dolu, konuşkan bir kız olan Anne verilince kardeşler önce bu teklife karşı çıkar. Hatta birkaç gün sonra Anne’i geldiği yetimhaneye geri götürmeye karar verir. Fakat çiftlikte kaldığı kısa süre içinde bir şekilde Cuthbert’lerin kalplerine girmeyi başaran Anne, bu yaşlı kardeşleri ikna eder ve artık küçük kız için heyecan verici umut dolu bir geleceğin kapıları aralanır.

Çocukluğunu yetimhanelerde ve koruyucu aile sıfatına sığınmış birçok barbarın yanında geçiren küçük kız umudunu bir kere olsun kaybetmez ve kendisinin olduğu kadar Cuthbert’lerin de hayatını yavaş yavaş değiştirmeye başlar; evlerine hareketlilik ve neşe getirir. Ölümün yakın zamanda ziyaret edeceği bu çiftliği gençliği ve coşkunluğuyla canlandırmayı başarır.

Artık Cuthbert’lerin çiftliğinde yerini sağlamlaştıran Anne daha sonra okula başlar ve hayatına yepyeni sorunlar dahil olur. Kimi zaman saçının renginden dolayı aşağılanır, kimi zaman çok neşeli ve şen şakrak oluşu yüzünden hor görülür ve kendine has duruşuyla gerek sınıf arkadaşları gerekse öğretmenleri tarafından dışlanır. Fakat Anne her şeye rağmen pes etmeden insanların kalbine sevgi tomurcuğu ekmeye çalışarak toplumda arkadaşları, öğretmenleri ve yakın çevresi tarafından kabul görmek için çabalamaya devam eder. Ve izleyici olarak hepimizin yüreğine dokunarak pozitifliğiyle bizi kendisine hayran bıraktırmayı başarır.

Muhteşem Bir Arka Plan ve Sağlam Karakterler

Her hareketin ilmek ilmek işlendiği, diyalogların karakter gelişimine büyük katkı sağladığı, sahnelerin hem göze hem de ruha hitap ettiği dizi bizleri doğanın içinde duygusal bir yolculuğa çıkarıyor.

Hiç evlenmemiş, sert mizaçlı ve geleneksel bir kadın olan Marilla Cuthbert ile çekingenliği yüzünden kadınlarla iletişime geçmeyi pek beceremeyen, altmış yaşında, kendi halinde yaşayan bir adam olan Matthew Cuthbert’in hayatına ansızın sızıveren Anne, kısa zamanda Matthew’un en yakın arkadaşı olurken, bıkmadan usanmadan herkesi bir mutluluk balonunun içine çekmeye çalışmaktaki kararlılığı Marilla’yı ise zamanla daha ılımlı ve sıcak bir kadın haline getiriyor.

Her ne kadar toplumsal standartlara uymaya çalışsa da doğası gereği alışılmışın dışında kalan küçük kız kötü geçmişine hayal gücüyle meydan okuyor ve bize önyargıların ne kadar yersiz olduğunu öğretiyor. Azim ve kararlılığı ise bize güç veriyor.

Çocuk Filmi Değil

Dizi çocukların aile gözetiminde izlemesi gereken bir uyarlama. Bunu göz ardı eden, dizinin sevgi dolu, sıcacık bir hikâyesi olduğunu düşünen ve çocuğuyla izleyen kimi izleyici, yazarların daha karanlık bir anlatım yolu benimsemiş olmasına tepki gösteriyor. Sırf bu nedenle diziyi kötülemekten ve verilen emeğin hakkını yemekten geri kalmıyor.

1890’larda çocukların nasıl yetiştirildiği, fiziksel şiddet, ergenlik dönemi problemleri, travma sonrası stres bozukluğu, zihinsel sorunlar, alkol kullanımı, çocuğa saldırı, eşcinsellik, yetim çocukları öteleme, değer vermeme, romantik anlamda öğretmen öğrenci ilişkisi gibi konuların işlendiği dizi depresif bir yol izliyor ve çocuklara değil, büyüklere hitap ediyor.

Dizinin yaratıcısı Moira Walley-Beckett ana hatlarıyla orijinal hikâyeye bağlı kalsa de günümüzde tartışılan konulara da parmak basmak istediğini söylüyor. Böylece ciddi ve meşum bir tonu olan Anne with an E’de ırkçılık, önyargı, toplum tarafından kabul görmeme, kadın erkek eşitsizliği ve eşcinsellik gibi sorunlar ön plana çıkıyor.