24.08.2022

Modern Klasikler: Groundhog Day

Yusuf YETİŞ

“Peki ya hiç yarın yoksa? Bugün bir tane olmadı”

Soğuk kış günlerine girdikçe, ev sinemasına olan düşkünlüğümüz ve evde izlediğimiz film sayısı, dışarıda yaptığımız aktivite sayısının da düşmesiyle artıyor. Böyle günlere en çok yakışacak yapımlardan biri Groundhog Day (1993). Yönetmen koltuğunda Ghostbusters (1984) gibi kült haline gelmiş bir komedi yapımının da senaristliğini yapan Harold Ramis yer alıyor. Ghostbusters’ın kendi döneminde yarattığı etkinin büyüklüğüne benzer bir etkiyi de Groundhog Day ile yapıyor Harold Ramis. Önemli başrollerde komedi sinemasının usta isimlerinden Bill Murray, (Phil) Andie MacDowell (Rita) ve Chris Elliott (Larry) yer alıyor.

“Eğer tek bir günde, tek bir yerde sıkışıp kalsaydın ve söylediklerinin hiçbir önemi olmasaydı, ne yapardın?”

Birbirini sürekli tekrar eden olaylar zincirine sürekli maruz kalsaydık biz ne yapardık? Üstelik nelerin olduğunu, günün kendini sürekli tekrar ettiğini biliyor olsaydık, bunun farkında oluyor olsaydık ne yapardık? İşte bu soruya yönelik ufak bir anlatım çabası Groundhog Day. Dolu-dizgin anlatım tarzı, anbean artan ve finale doğru doruklara çıkan komedi işleyişi, yer-yer kendini hikâyeye yediren aşk boyutu olsun, her yönüyle şahane bir film Groundhog Day. Soğuk bir kış gününde, ufak bir kasabada gerçekleşen bir hikâyeyi sunmasıyla da şu mevsimde en iyi gidecek olan filmlerden birisi. Ülkemizde “Bugün Aslında Dündü” adıyla gösterime giren film, orijinal adını ise; hikâyenin geçtiği ufak kasabadaki bir festivalden, filmin geçtiği günde olan Groundhog (Köstebek) gününden alıyor.

Bir hava durumu sunucusu olan Bill, kendini Pensilvanya’nın kuzey kesiminde yer alan Punxsutawney isimli bir kasabada, her yıl düzenli olarak kutlanan Groundhog Day festivalinin etkinliklerini sunmak üzere bulur. Hiç istemediği halde işi gereği festivale katılmak zorunda kalan Bill, yapımcısı Rita ve kameramanı Larry ile birlikte, hayatının en uzun gününü yaşamak üzere yola düşer. Festival gereği bir köstebek ağaç kovuğundan çıkarılır ve köstebeğe gölge görüp görmediği sorulur, köstebek gölge görmediğini söylerse; bu kış mevsiminin altı hafta daha uzayacağına işaret oluyor.

—bir şeyler farklı.
—iyi mi kötü mü?
—farklı olan her şey iyidir

Festivali hemen sunup kasabadan bir an önce ayrılmak isteyen Phil, yoğun yağan kar nedeniyle kasabada sıkışıp kalıyor ve bir gece daha kalıp sonraki gün ayrılmak zorunda kalıyor. Olayların başlangıcı ise tam bu noktaya denk geliyor, sonraki gün bir türlü gelmiyor. Phil ne kadar uğraşsa, ne kadar dirense de saatin sabah 6.00 gösterdiği an aynı gün yeniden başlıyor. İlk birkaç gün yaşadığı şoku atlatıp, etrafındakileri her gün aynı şeyi yaşadığına ikna edemeyen Phil, yaşadığı yegâne günü renklendirmeye, durumları biraz bile olsa değiştirmeye karar veriyor. Filmin asıl gücü ise buradan geliyor. Basit bir anlatım tekniğine başvurup, karaktere sürekli farklı bir gün yaratma çabası ve bu uğraşın getirdiği ilginçlikleri vermek yerine, bir karakter gelişimi ile bizleri baş başa bırakan yapım, bu karakterin değişim aşamalarını en ufak ayrıntısına kadar gözler önüne seriyor.

Phil zaman içinde aynı günü yaşamanın avantajları kadar dezavantajlarıyla da tanışıp, sonunda bu kötü duruma teslim oluyor. İntiharı denediği hatta bunu başardığı (!) günler olsa da aynı güne yeniden uyanıyor. Aynı gün içinde âşık olan fakat bu aşkına bir kalıcılık kazandıramayacağının da farkında olan Phil, hayatının geri kalanını oluşturacak olan bu günde neler yapacak, talih rüzgârı kendinden yana esip bir “yarın” getirecek mi getirmeyecek mi, gibi sorulara cevap bulmak için Groundhog Day izleyicilerini bekliyor.

—hiç deja vu yaşadınız mı?
—bunu az önce sormamış mıydın zaten?