24.08.2022
Modern Klasikler: Spirited Away
Murat ALTIN
Müthiş hayal gücü
Spirited Away (Sen to Chihiro no Kamikakushi), ilk bakışta aşırı doz hayal gücü sebebiyle bir insan tarafında yaratılmış olması mümkün değilmiş gibi gözükse de, hayranlarının beklentilerini fazlasıyla karşılamış katıksız bir Hayao Miyazaki filmi. Yaptığı filmlerle Disney çizerlerini bile kıskandıran Miyazaki, Spirited Away ile 2003 Berlin Film Festivali’nde ilk defa bir animasyon filminin Altın Ayı ödülünü almasını sağlamış ve aynı yıl en iyi animasyon dalında Oscar almıştır.
Hikâye, Chihiro ve ebeveynlerinin taşınmakta olduğu yeni evlerine giderken yolunu kaybetmesi ve soluğu kimsenin bulunmadığı bir Japon kasabasında alması ile başlar. Anne ve babası bir restorandaki yemeklere arsızca saldırdıktan sonra domuza dönüşürken, Chihiro, bir anda çeşitli ruhların ve garip yaratıkların belirdiği gizemli yerde tek başına kalır. Ne yapacağını bilemeyen küçük kız, zaman içinde kurduğu arkadaşlıkların verdiği güç ile ailesi için çıkış yolu aramaya başlar. En başta mızmız bir bebek gibi davranan Chihiro, sona doğru yaklaştıkça, yaşadığı maceraların etkisiyle yetişkinliğe ilk adımını atan, gözüpek bir kıza dönüşür.
Aç gözlülüğün ve bencilliğin karşısında sevgi ve masumiyetin yüceltildiği filmde, Japon mitolojisinde de sıkça rastlanan şekil değiştirme olayı ve doğa tanrılarının tasviri, doğaya karşı kayıtsızlık, yalnızlık psikolojisinin incelikli işlenişi, hiyerarşik sistem yapısının eleştirilmesi gibi gözden kaçmaması gereken pek çok detay, pek çok yan tema var. Hatta bunlara bir de minik bir kız çocuğu gözüyle bakmak epey heyecan verici. Fakat filmin saygıyı en çok hak eden yönü, Miyazaki’nin tüm sahnelerde tasarladığı ayrıntılı görseller. Öyle ki, neredeyse tüm karakterlerin çizimi, hareketlerindeki detaylar kusursuza yakın. Özellikle filmin sonlarına doğru No Face (Yüzsüz) karakterinin pasta yeme sahnesi, filmdeki hemen her santimetrenin bir plan dahilinde gerçekleştiğinin kanıtı niteliğinde.
Filmin hedef kitlesi
Çizimleri kadar enfes müzikleriyle de büyüleyen filmde önemli olan başka bir unsur da, filmin hitap ettiği kitle. “Yediden yetmişe herkes” tabirini gönül rahatlığıyla kullanabiliriz seyirci kitlesi için. Çünkü hem küçüklerin eğlenebilecekleri, kendilerinden bir parça bulabilecekleri ve en önemlisi ders alabilecekleri kadar çocuksu, hem de yetişkinlerin ilgisini çekebilecek, teknik özellikleri ile etkileyici bir film Ruhların Kaçışı. Özellikle de tasarımcıların ya da bir yönetmenin filme etkisini anlamaya çalışanların mutlaka izlemesi gereken güçte hem de.
Sinema yazarı Joshua Klein, Miyazaki hakkında şöyle diyor: “Öylesine benzersiz bir düş gücüne sahip ki onu panteonda nereye yerleştirmek gerektiğini söylemek çok zor. Geçmişin mirasçısı değil çünkü geçmişte hiç kimse onunki gibi filmler yapmadı. Geleceğin habercisi olmadığı da kesin çünkü ondan başkasının, onun yaptıklarını yapabileceğini hayal etmek bile zor. O türünün tek örneği ve bu nedenle filmleri sinemaseverlerin kalbinde özel bir yer tutuyor.” Bu tabir belki abartılı gelebilir, belki de sonuna kadar katılırsınız. Bir gerçek var ki tıpkı Mononoke Hime (Prenses Mononoke), Tonori no Totoro (Komşum Totoro) ya da Hauru no Ugoku Shiro (Yürüyen Şato) filmleri gibi Spirited Away de Miyazaki sinemasına aşina olan olmayan tüm herkesin izlediğinde kendince mesajlar çıkartabileceği, hem görseli hem müzikleri ile doyurucu, imgelerle ve sınırsız hayal gücüyle beslenen bir başyapıt.