24.08.2022

Mommy: Deliliğin Sınırlarında Bir Sevgi–Nefret İlişkisi

Halil İbrahim Sağlam

Henüz 25 yaşında olmasına rağmen beşinci filmine imza atan ve büyük bir hayran kitlesi edinen yönetmen Xavier Dolan, 2012’de Laurence Anyways ile kariyerinin en iyi filmine imza atıp sevindirmiş, ardından Tom at the Farm (2013) ile ilk vasat filmini çekerek küçük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bu yıl Cannes Film Festivali’nden “Jüri Ödülü” ile dönen Mommy, Laurence Anyways’ın sinemasal doygunluğuna en çok yaklaşan film olarak Dolan’ın filmografisinde öne çıkmayı başarıyor.

Dolan’ın filmlerini özel yapan en önemli faktörlerden biri kuşkusuz “gözlem yeteneği”. Kişilerin dışarıdan bakıldığında “delilik” gibi gözüken ruh hallerini sıradan bir durum olarak gözler önüne sermeyi başarması büyük cesaret gerektiren bir iş. Evde ayna karşısında kendi kendinize tuhaf mimikler yapabilirsiniz, kendinizden geçerek akıl almaz şekillerde dans edebilirsiniz, üzerinizde bir kadın varken altınıza kaçırabilirsiniz ya da annenize sanki sevgilinizmiş gibi aykırı hareketlerde bulunabilirsiniz. Bunlar evinde yalnız kaldığında belki de çoğu kişinin yaptığı hareketlerdir ama herkesten gizlenir, zira dışarıdan bakıldığında kişiye “deli” yaftası yapıştırılması ve topluluk içinde dışlanması kaçınılmazdır. Dolan, her filminde bu delilikle bağ kuran davranış biçimlerinden bir miktar bulundursa da Mommy’de hiperaktiflik ve öfke kontrolü problemi bulunan ana karakterinin sağladığı alan sayesinde bu konuda oldukça cesur davranmayı başarıyor.

İlk filmi J’ai tue ma mere (2009)’deki gibi yine sorunlu bir anne – oğul ilişkisi üzerine odaklanan Dolan, sevgi – nefret ikileminde şekillenen duyguları hem daha abartılı ve iddialı oyunculuklarla destekliyor hem de yoğun müzik kullanımı eşliğinde dinamik bir kurgu yaratıyor. Süresinin uzunluğu, kurgusal olarak gidişatı ve oyunculuklara yüklenen yapısıyla kendi filmografisinde en çok Laurence Anyways ile benzeşiyor fakat orada estetik haz olarak tasarladığı bazı gerçeküstücü plan-sekans kullanımlarından bu sefer feragat ederek daha gerçekçi bir yapı kurmaya çalışıyor. İki ebeveyn ve bir çocuk arasında yoğun şekilde yaşanan sevgi – nefret ilişkisi bir nevi Les Amours Imaginaries (2010)’teki aşk üçgeninin farklı bir varyasyonuna dönüşüyor. Bu gerçekçi yapı içerisinde önceleri Anne Dorval’ın abartılı ve dengesiz gözüken oyunu bir miktar sırıtsa da sonrasında hikayenin duygusuna iyice adapte olarak filmin en güçlü performansına dönüşüyor. Antoine Olivier – Pilon bu ilk önemli başrol sınavından etkileyici performansıyla sıyrılıp güçlü bir oyuncu olacağının sinyallerini verirken, Laurence Anyways’te harikalar yaratan Suzanne Clement ise yine diğer oyunculardan rol çalan performansıyla kendine hayran bırakmayı başarıyor.

Dolan, Mommy’de önceki filmlerinden farklı olarak “1:1” ekran formatını kullanıyor. Dolayısıyla filmi sıkıştırılmış boyuttaki bir kare içerisinde izlemek durumunda kalıyoruz. Bu tercih konusunda tatmin edici bir açıklamaya ulaşamasak da formata alıştıktan sonra filmin seyir zevkini olumsuz anlamda etkileyecek bir durum olmadığını söyleyebiliriz. Özellikle kısa da olsa bazı sahnelerde “1:1”nin zeki hamlelerle normal formata döndürülmesinin farklı bir sinemasal zevk vadettiğini söylemek mümkün. Bu formatta kırmızı, mor ve turuncu tonlardaki renk skalası ayrı bir görsel haz sağlamayı başarırken, Laurence Anyways’te sıklıkla kullanılan müzik ve slow-motion bileşimindeki video klip estetiği ise filmin sinemasal anlarını arttırmada önemli katkı sağlıyor.

Xavier Dolan’ın şimdilik beş filmlik filmografisine baktığımızda sadece Laurence Anyways’te (film içindeki küçük “cameo”sunu saymazsak) ve Mommy’de oyuncu olarak yer almadığını görüyoruz. Bu ikisinin aynı zamanda en iyi iki filmi olduğunu düşünürsek Dolan’ın yönetip de oyuncu olarak yer almadığı filmlerin sinemasal anlamda daha güçlü olduğunu söyleyebiliriz. İster hem yönetip oynasın, isterse sadece yönetmenlik yapsın, Dolan böyle güçlü filmler yapmaya devam ettikçe sinefillerin gönlünü fethetmeye devam edecek gibi gözüküyor. Varsın ergen ya da annesiyle problemlerini çözemiyor desinler!