22.06.2017

Sarı Sıcak

Fikret Reyhan’ın yönettiği Sarı Sıcak filminin başrollerinde  Aytaç Uşun, Mehmet Özgür, Gökhan Şimşek ve Cem Zeynel Kılıç yer alıyor.

Sarı Sıcak 23 Haziran 2017 tarihinde vizyonda!

Artan endüstrileşmeyle birlikte fabrikaların arasında sıkışıp kalmış bir sebze tarlası ve büyük maddi sorunlarına rağmen geleneksel tarım yöntemlerinde direnip hayata tutunmaya çalışan göçmen bir aile… Ailenin içinde bulunduğu bu duruma rağmen küçük oğul İbrahim, kendisi için farklı bir geleceğin hayallerini kurmaktadır. Oysa bir hayali gerçeğe dönüştürmek ve kaderini kendi ellerine alabilmek o kadar da kolay olmayacaktır.

NETMEN GÖRÜŞÜ

İnsan, kırklı yaşlarına geldiğinde kendisiyle ilgili değerlendirme, hatta kendisiyle bir hesaplaşma yaşıyor. Bütün yaşadıklarını, yaptıklarını ve yapamadıklarını gözden geçiriyor. Mesela, çocukluğumun tozlu anılarını kurcaladıkça içim daha bir acıyor şimdilerde… Gençlik dönemlerinde yörenin en iyi sebze tarımını yapan babam ile amcamın son dönemleri geliyor aklıma…

Bir kaç yıl içinde işleri tamamen kötüye gitmiş, borçlandıkça borçlanmış, otuz senede kazandıklarını üç sene içinde kaybetmişlerdi. Ne babam, ne amcam, ne de biz çocuklar bu kötü gidişe anlam veremiyorduk. Annem ve yengem bu durumu uğursuzluk sayıyor, ortadan kalksın diye durmadan tütsü yakıp dualar okuyorlardı. Rahmetli amcam ise farkında olmadan ailecek bir günah işlediğimizi ve Tanrı’nın ailemizi cezalandırdığını düşünüyordu. Onun için etrafındaki bütün iyi insanlar gitmiş, yerlerine daha kötüleri gelmişti. Babam, yaşadıklarımızı kabullenip, akrabalarının en fakiri olmayı göze alarak ailesini topladı ve memlekete döndü. Ama amcam çok gururluydu… Ne kendi gitti, ne ailesinden birinin gitmesine izin verdi. Hatta gitmek isteyen küçük oğlunun yolunu çok sert bir şekilde kesti.

Küçük insanların küçük hayalleri olur. Çünkü dünyası da küçüktür. Amcamın küçük oğlu da sadece tır şoförü olmak istiyordu. Belki sadece gitmek, belki babasının baskısından kaçmak, belki de kendisinin efendisi olacağı daha özgür bir hayat istiyordu.

İşte hayatımın bu dönemine yeniden dönmek, üzerinde düşünmek, ailemizin hikayesini anlatma ihtiyacı hissettirdi. Dönüşen üretim ilişkilerinin kendilerini nasıl bitirdiğini anlamayan ve değişen üretim araçlarına adapte olamayan ailemi belki de kendimi daha iyi tanıyabilmek adına hikayeleştirdim. Kırk senedir geleneksel yöntemlerle sebze tarımı yapan amcam için yüksek sera, damlama, yağmurlama gibi yeni üretim kavramları çok yabancıydı. Zaten feodal yapısına uygun olarak değişime de hiç açık değildi. Ve sonuç maalesef kaçınılmazdı.

Bu günden ve bu yaşımdan bakınca o gününün resmini daha net görebildiğimi sanıyorum. Oysa çocukluk biraz da her şeye kanmak, inanmak değil midir? İşte o çocukluğa, o her şeyin mümkün olduğuna inanan çocukluğa dönmek, o çocuğun hikayesini anlatmak, onu yeterince anlarsam bugün kendimi daha çok anlayabileceğimi düşünmek beni Sarı Sıcak’ı yapmaya iten duygudur.

Sarı Sıcak, amcamın oğlunun tır şoförü olma hayalini gerçekleştirmek için verdiği mücadeleyi anlatırken, aynı zamanda yukarıda bahsettiğim üretim ilişkilerinin değişmesine paralel olarak sermayenin de el değiştirmesi ve bu değişimden etkilenen insanların hikayelerini de anlatmak amacındadır.