23.05.2016

VİZYON DIŞI: Searching for Sugar Man

Bu hafta vizyon dışı bölümünde Malik Bendjelloul imzalı Searching for Sugar Man ( Bir Şarkının Peşinde-2013 ) belgeselini konuk ediyoruz. Film, Akademi Ödülleri başta olmak üzere birçok festivalden ödülle döndü.

Bir Şarkının Peşinde, 1970’lerin başında Amerika’da iki albümü çıkmış Detroit’li müzisyen Sixto Rodriguez’in, Güney Afrika’da nasıl bir halk kahramanı haline geldiğini anlatıyor. Amerika’da albümleri pek ilgi görmeyen ve kayıplara karışan Sixto Rodriguez, Güney Afrika’ya sevgilisini ziyaret giden birisinin yanında götürdüğü plağı sayesinde orada bir efsaneye dönüşüyor. Güney Afrika’da Elvis’ten, Beatles’dan daha tanınan bir müzisyen haline geliyor, Sixto Rodriguez. Belgesel, Sixto Rodriguez’in Güney Afrika’da nasıl bu kadar popüler bir figür olduğunu, albümlerden sonraki süreçte Amerika’daki yaşantısının nasıl bir noktaya geldiğini ve yaklaşık 40 yıl sonra tekrardan ortaya çıkmasını anlatıyor ve Bir Şarkının Peşinde genellikle bu ana noktalar üzerinden ilerliyor. Bütün bunların yanında, Güney Afrika’daki siyasi durum, Rodriguez’in şarkı sözlerinin bu atmosferde ifade ettiği anlam ve bunun özellikle gençleri etkilemesi, daha sonrasında bunun üzerinden gençler başta olmak üzere gelişen siyasi bilinç ile oluşan underground kültür ve de müzik özelinde sanatın dönüştürücü gücü anlatılarak belgesel çeşitli kollardan besleniyor.

Bir Şarkının Peşinde, insanları mücadele etmeye yönelten, bulunduğu koşullara şükredip, yetinmeye çalışan kişilere uyarı niteliğinde bir yapım. Hem bireysel olarak Rodriguez’in hayatına baktığımızda gördüğümüz kendisini ve çevresindekileri ileri taşıma isteği ile üretken ve çalışkan olma durumu hem de baskılardan bunalan bir halkın müzikle nefes alması ve bir şeyleri değiştirmeye başlamaları; insanın hem kendi hem de etrafındakilerin örmeye çalıştığı sınırlarla nasıl ve neden mücadele etmesi gerektiğini gösteren örnekleri oluşturuyor. Bu noktada belgeselde küçük bir bölümde yer almasına rağmen Rodriguez’in kızlarıyla olan röportajlar ayrı bir öneme sahip. 40 yıldır aynı evde yaşayan ve toplumsal mücadelesini hayatının her döneminde sürdüren Rodriguez’in, bulunduğu koşulları zorlaması ve bu şartlarda çocuklarına aktardıkları ders niteliği taşıyor.

Belgeselde olayların gelişimleri nefis aktarılırken, geçmiş ve günümüz arasındaki bağ ustalıkla kuruluyor. Belgeselde kullanılan soundtrackler, yansıtılan durumla paralellik içeriyor ve izleyicilerin hislerini kuvvetlendiren bir etki yaratıyor. Belgeselde dinlediğimiz bu parçalar sayesinde Sixto Rodriguez’in Güney Afrika’da yaratmış olduğu etkinin tesadüf olmadığını anlıyoruz, ki zaten bunu yaklaşık 40 yıl sonra orada verdiği konserlerden gördüğümüz kimi görüntüler sayesinde daha net kavrıyoruz.

Sixto Rodriguez, yarattığı müzikle erk sahipleri tarafından sınırları çizilmek istenen değer ve ahlak yargılarıyla dalga geçerken, biz direnmeye çalışanlara omuz veriyor. Pazar günü İstanbul’da halka saldıranlar yaptığı açıklamalarda içinde bulunduğumuz ayın önemini ve toplumun değer yargılarını gözetmemiz gerektiğini vurgulamaya devam etsinler, bizler daha çok Sixto Rodriguez dinleyeceğiz ayol!