23.05.2016
VİZYON DIŞI: Sezar Ölmeli
Sinema tarihinde önemli yer tutan ikililerden; Taviani Kardeşler. Padre Padrone (1977), La notte di San Lorenzo (1982), Kaos (1984) gibi geçmişte önemli filmlere imza atan ikilinin son filmleri Maraviglioso Boccaccio (2015), geçtiğimiz hafta içinde Karlovy Vary Film Festivali’nde seyirciyle buluştu. 80 yaşının ortalarına gelen ikili üretmeye devam etmekte. Kendi adıma geç tanıştığım Taviani Kardeşler’in Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı’yı kazanan filmi Cesare Deve Morire / Sezar Ölmeli (2012), bu hafta vizyon dışının konuğu.
Birçok kişi tarafından kazandığı ödül sürpriz olarak nitelendirildi, Sezar Ölmeli’nin. Ancak yaratılan atmosfer ve anlatılan mesela ışığında benim tarafım Taviani Kardeşler’in yanı. Filme dönecek olursak; Roma’nın kenar mahallesinde yer alan Rebibbia hapishanesindeki gerçek mahkumların Shakespeare’in Julius Caesar adlı oyununu canlandırmalarını konu alıyor, Sezar Ölmeli. Filmin hikayesi mahkumların prova süreçleri eşliğinde oyuna hazırlanmaları etrafına örülüyor. Tiyatro ile sinemanın iç içe geçerek bir araya gelmiş halini izliyoruz beyaz perdede. Filmin açılış ve kapanış sahneleri dışında siyah-beyaz olması, kameranın film boyunca yaşananları gözlemleyen ve olayları dışsal olarak takip eden konumu filme belgesel tadında bir hava getiriyor. Her filmlerinde olduğu gibi öncelikli olarak yine senaryoyu takip ettiklerini ifade eden Taviani Kardeşler metne dair düşüncelerini şöyle ifade ediyor: “Kesinlikle orijinal tragedyadaki ruhu koruduk ve aynı zamanda metni sadeleştirerek geleneksel sahne temposundan biraz uzaklaştırdık. Film adını verdiğimiz, tüm sanatların “dejenere” evladı olan, o görsel ve işitsel organizmayı oluşturmaya çalıştık.”
Filmin oyuncu kadrosunun tamamı gerçek mahkumlardan oluşuyor ve bunlar yüksek güvenlik bölgesi mahkumları. Taviani Kardeşler hem mahkumlara hem de bizlere sanatın dönüştürücü gücünü gösteriyor adeta. Sezar Ölmeli, her insanın sanatla buluşup, bir şeyler üretebileceğini kanıtlayan bir yapım. Düşünen ve yaratan mahkumların özgürleşme adımlarını izliyoruz. Bu oyunun seçilmesinin de en büyük nedenlerinden biri de bu. İkili, birlikte çalıştıkları mahkumların geçmişleriyle olan hesaplarını kapatmaya çalışmalarından etkilendiklerini ve bunun üzerinden insanlar arasındaki arkadaşlık, ihanet, güç, özgürlük, şüphe ve cinayet gibi olgularla önemli ve kimi zaman da acınacak hale gelen ilişkileri yansıtmaya çalışmak istedikleri için bu oyunu seçtiklerini ifade ediyorlar.
Estetik ve teknik olarak filmde öne çıkan durumlar ise, hapishanenin kullanış biçimi, dekorlar, sahne geçişlerinin düzenliliği ve mahkumların yüksek performansı olduğunu söyleyebiliriz.
Tiyatro ve sinemanın birbiri ile harmanlanıp bir bütün haline geldiği yapım; güçlü alt metinleri, kimi zaman sarsan yapısı, kurduğu sinema dili ve atmosferi ile sizi içine çekmesi ve 76 dakikalık uygun olan süresi ile izlenmeyi hak ediyor.
Filmden çıkınca aklınızda kalan şu replik zaten her şeyi özetleyen nitelikte: “Sanatla tanıştığımdan beri bu hücre bir hapishaneye döndü.”
Filmden çıkınca aklınızda kalan şu replik zaten her şeyi özetleyen nitelikte: “Sanatla tanıştığımdan beri bu hücre bir hapishaneye döndü.”