24.08.2022

Son Çıkış: Kalabalık

Tayfun ÇİDEM

Fransız ekolünün son dönem etkileriyle harmanlanmış yönetmen Ramin Matin imzalı “Son Çıkış” beyaz perdede izleyici ile buluştu. Film, yönetmenin önceki işlerinde de sıkça eleştirdiği sosyal hayat, kentsel yaşamın kalabalığı, insanın kendini bu kalabalıkta kaybetmesi konularına parmak basıyor.

Anlatılmak İstenen Basit

Sinema bizleri gıdıklayan, yaralarımıza parmak basan, kışkırtan bir iletişim aracı aslında. Bu bağlamda her zaman vurucu, sürreal veya gerçeklikle yakın ancak kurmacanın sınır kapısında gezinen bir iş olmuyor izlediğimiz. Bu film için söyleyebileceğimiz ilk şey; öncelikle filmin büyük bir sözü, iddiası, şaheserlik yarışı olmamasıdır. Anlatılmak istenen şey basit; anlatım tarzı da buna paralel. Bu küçük şehre kocaman hayatlar sıkıştırıyoruz. Bunu durmaksızın, dolu bir bardağa su doldurmaya benzetebiliriz. Ee, tabii ki su taşıyor. İstanbul’da buna benzer şekilde sürekli doluyor; taşan hayatlar bardağın kenarından süzülüp yere dökülüyor.

Ruhunuz Sıkılacak

İstanbul bir metropolden çok devasa bir kasaba gibi. Anadolu’nun her yerinden; yetmedi dünyanın her yerinden binlerce çeşit insanla dolu dev bir kasaba. Hal böyle olunca ortaya çok feci görüntüler çıkıyor. Trafik büyük bir problem. Ses kirliliği, kalabalık, kaynak uğruna dönen modern bir rekabet… Bu malzemeyi iyi değerlendiren Matin; filmin ilk kırk beş dakikasında seyircisine bu alışılmış kasveti ve bizi bizden kopartan, “Artık burada yaşanmaz!” dedirten İstanbul’u gösteriyor. Bunu yaparken bir zamanın mavi-yeşil İstanbul’un yerini almış beton grisini bol bol kullanıyor. Her yerde bir kalabalık, gecesi gündüzü bir türlü durulmuyor bu koca kasabanın diye düşünüyoruz. Ruhumuz sıkılıyor.

Billboard yazılarını, araba arkası yazılarını, sağda solda dikkat çeken şeylerle konuşmak gibi bir oyun yapmış yönetmen. Filmde belki de devam etme isteğini canlı tutan yegâne şey “ne çıkacak?” merakı. Çok yaratıcı espriler içeren film aynı zamanda oldukça sıkıcı bir havada da uzunca bir süre ilerliyor. Değerli oyuncu Ayşenil Şamlıoğlu filmin açık ara en renkli parçası olmuş. Salonda kahkaha attıracak güzel birkaç sahnesi mevcut. Yaşlı teyzelerimize bakış açımızı sınıyor diyerek bir espri de biz yapmış olalım.

Kaçıp Gitmek Üzerine

Ramin Matin’in “Kusursuzlar” filminde kendi içlerindeki kalabalıktan kaçan iki kız kardeşin hikâyesini izlemiştik. Film İzmir’de çekilmişti. Yine Son Çıkış ile Ege’ye iniyoruz. “Güney’e inmek” tabiri kullanılıyor bol bol. Güney’de güneş daha parlak, doğa daha bir yeşil, belki insanlar daha az… İnşaat firmasındaki bir adamın cephesinden takip ettiğimiz öyküde sona yaklaştıkça işler biraz; tabiri caiz ise başıbozuklaşmış. Sanki koca film bize sadece İstanbul’dan kalabalık sahneler gösterip bizi şehirden soğutarak kaçırmak üzere kurulmuş gibi bir hale geliyor. Temeli kurulmamış, biraz havada bir final var.