24.08.2022
Taxi Driver Sevenlerin Mutlaka Beğeneceği 7 Film
İrem Zeynep KARAKAYA
Taxi Driver, Robert De Niro’nun canlandırdığı Travis Bickle karakteri ile kültleşmiş bir klasik. Çürümeye yüz tutmuş bir topluma karşı ayna tutan Taxi Driver’da New York City sokaklarını dolaşır, şehir üzerinden insanların karakterlerini izleriz. Filmin önemli noktalarından biri filmin başkahramanının bir anti-kahraman olmasıdır.
Taxi Driver’ı sevenlerin mutlaka beğeneceğini düşündüğümüz 7 film
Dog Day Afternoon
Kalifiye bir dolandırıcı olan Sony ve arkadaşı Sal, Brooklyn Bankasını soymaya karar verirler. Polislerin bankanın etrafını sarmasından dolayı insanları rehin almak zorunda kalırlar. Devamında yaşanan bazı sürpriz olaylar karşısında tepkisiz kalan ikili kendilerini bir anda hem suçlu hem de kahraman olarak görme şansına erişirler.
La Haine
Şiddetli bir isyanda rol alan üç gencin hikâyesi anlatılır La Haine'de. Paris’in gettolarında hararetli saatler yaşanmaktadır. Grup halinde dolaşan yerel gençlerle, çevreyi kuşatan polisler arasında nefret dolu bakışlardan oluşan bir gerilim vardır. Mahallenin gençlerinden Abdel, polis soruşturması sırasında benzetildiği için hastanede ölüm döşeğinde yatmaktadır. Gencin arkadaşları ise başıboş dolaşmaktadırlar. İçlerinden biri Vinz, Abdel’in ölmesi durumunda bir polis vurmaya and içer.
Fargo
Jerry Lundegaard borçları olan bir sahtekârdır. İhtiyaç duyduğu meblağda parayı acilen edinmeli ve borçlarını temizlemelidir. Karısının babası oldukça zengin bir adamdır; ancak Jerry’ye yardım etmesi imkansız gibi görünmektedir. Jerry’nin aklına bir fikir gelir. Jerry, karısını kaçırmak ve kayınpederinden fidye istemek üzere iki adam kiralar. Lakin hiçbir şey planlandığı gibi ilerlemeyecektir.
The Brave One
New York sokakları Erica Bain için hem evi hem de geçim kaynağıdır. Sevgili şehrinin seslerini ve hikayelerini sunucusu olduğu “Street Walk” adlı programı aracılığıyla radyo dinleyicileriyle paylaşmaktadır. Akşamları, hayatının aşkı olan nişanlısı David Kirmani’nin yanına gider. Fakat Erica’nın bildiği ve sevdiği her şey korkunç bir gecede elinden sökülüp alınır: David’le birlikte uğradıkları apansız ve hunharca saldırı David’in ölümüne, Erica’nın da ölümün eşiğine gelmesine neden olur. Erica’nın vücudundaki yaralar iyileşse de, daha derindeki yaralar kapanmaz. David’i kaybetmenin yarattığı hüsrandan daha büyük olan tek şey, peşini asla bırakmayan dehşet verici korku hissidir.
Sonunda bu korku dayanılmaz bir hâl alınca, Erica kendini ona karşı donanımlı kılacak bir şeyler yapmaya karar verir. Elindeki silah kendini soyut bir düşmana karşı korumanın somut bir yolu olur ya da o böyle düşünür. İlk kez birini vurduğunda, öl ya da öldür durumu söz konusudur. İkinci kere de bir nefsi müdafaadır, yoksa acaba kendini tehlikeden uzak tutmamayı mı seçmiştir? Bir zamanlar Erica’nın kanını donduran korku yerini başka bir şeye bırakır; bir gece kendinden çalınan hayatı tekrar geri alma dürtüsüne, içinde olduğunu fark etmediği bir şeye dönüşür.
Drive
Dublörlük yapan ve üst düzey araba kullanabildiği için geceleri de soygunlara katılan bir sürücünün yaşamını anlatıyor. Sürücünün yaşamı, komşusu Irene'nin hapisteki kocasına yardım etmeyi kabul etmesiyle daha da tehlikeli bir hal alır. Bir anda kendisini Los Angeles'ın en tehlikeli adamlarının hedef listesinde bulur. Şimdi hem kendi hayatını hem Irene ve oğlununkini kurtarmak için yapacağı tek şey en iyi bildiği şekilde sadece araba sürmektir.
The Assassination of Richard Nixon
Sam Bicke sıradan, herhangi bir insan gibidir. Bir satış danışmanı olarak mütevazı hayatı normal bir vaziyette devam etmektedir. Üstelik Sam düşleri olan birisidir. Ancak Vietnam'daki savaş, önce ondan işini, sonra da biricik karısını çalacaktır. Hayatta sahip olduklarını kaybeden kahramanımız bunu politikanın çürümüşlüğüne bağlar ve olaylardan sorumlu tuttuğu kişiden intikam almak, bundan sonra tek hedefidir.