15.11.2016
UBFF’den “Senaryonuzu Neden Kabul Etmedik” Paneli
Panel sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirdi.
Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği ve İstanbul Medya Akademisi tarafından düzenlenen, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu “4. Uluslararası Boğaziçi Film Festivali” kapsamında “Senaryonuzu Neden Kabul Etmedik?” paneli gerçekleştirildi.
TRT Televizyon Dairesi Başkan Yardımcısı Halid Şimşek, Türkiye’de sinema sektörünün çapının belli olduğunu belirterek, “Bir proje götürdüğünüzde, karşınızdaki muhatabın hangi dinamiklerle düşündüğünü bilmeniz gerekiyor. Aksi halde iletişim kanallarının sağlıklı olmadığını görürsünüz. Senaryo formatına uymayan, eksik ya da yanlış yazılmış senaryolar zaten ön elemeden geçemiyor. Biz, yüzlerce başvuru arasından hem güzel hem uygulanabilir projeleri ayırmaya çalışıyoruz.” dedi.
The Marmara Pera’da düzenlenen, moderatörlüğünü Festival Direktörü Bülent Turgut’un yaptığı panelde konuşan Halid Şimşek, sinemacı değil, televizyoncu olduklarını ve sorumluluklarının öncelikle televizyona karşı olduğunu söyledi.
TRT TV Filmleri Projesi kapsamında 33 televizyon filmi yaptıklarını belirten Şimşek, “Adı televizyon filmi olsa da yaptığımız şey aslında sinemaya destek olmak. Bu güne kadar 12 ortak yapım, 3 de ön alım yaptık. TRT TV Filmleri Projesi’ne yapılan başvuru sayısı bin 71’e ulaştı. Ortak yapım başvurularıyla birlikte bin 500’ün üzerinde senaryo anlamına geliyor. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz; bize gelen başvuruların yüzde 95’ini kabul etmiyoruz.” diye konuştu.
Şimşek, senaryo değerlendirme aşamasında birçok kriterleri olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Türkiye’de sinema sektörünün çapı belli. Bir proje götürdüğünüzde, karşınızdaki muhatabın hangi dinamiklerle düşündüğünü bilmeniz gerekiyor. Aksi halde iletişim kanallarının sağlıklı olmadığını görürsünüz. Senaryo formatına uymayan, eksik ya da yanlış yazılmış senaryolar zaten ön elemeden geçemiyor. Biz, yüzlerce başvuru arasından hem güzel hem uygulanabilir projeleri ayırmaya çalışıyoruz.”
Çok projeye kısmen değil, az projeye tam destek sağlanmalı
Yapımcı Timur Savcı da senaryo değerlendirmede, insan faktörünün büyük olduğunu dile getirdi.
Senaryoları değerlendiren 5 kişilik bir okuma grubu oluşturduklarını anlatan Savcı, “Konsepti, bütçesi ve fikri bize uyan projelerle ilgili ortak bir buluşma sağlanması gerekiyor. Gelen bütün senaryolara açık olmak, değerlendirme aşamasında binlerce saat demektir. Ön elemeden sonra değerlendirmeye alıyoruz. Bazen kalitesi çok düşük projeler gelebiliyor. Senaryo denmeyecek şeyler geldiğinde, bizde zaman ve motivasyon kaybına neden oluyor.” ifadelerini kullandı.
Savcı, yerli filmleri yılda yaklaşık 30 milyon kişinin izlediğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Yapımcının 30 milyon dolar harcaması gereken bazı senaryolar geliyor. Bunu kabul etmediğimizde, senaryoyu beğenmedik anlamına gelmiyor. İşe gerçekçi bakmak gerekiyor. Türkçe çekilen, yerel hikâyeli büyük bütçeli bir işin, Türkiye’de gişe başarısı yakalaması mümkün değil. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın da film destek kriterlerinin değişmesi gerekir diye düşünüyorum. Çok iyi bir değerlendirmeyle çok projeye kısmen değil, az projeye tam destek sağlanmalı.”
Herkes yazdığı şeyin senaryo olduğunu sanıyor
Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM) Yapım Genel Müdürü Zümrüt Arol Bekçe ise yılda yaklaşık 250–300 projeyi değerlendirdikleri bilgisini verdi.
Her senaryonun, dramaturji raporuyla birlikte yaklaşık 4 saatte değerlendirildiğinin altını çizen Bekçe, “Artık eskiden olduğu gibi kargoyla, elektronik postayla falan senaryo almıyoruz. Çünkü bu tip durumların hukuki sonuçları olabiliyor. Daha önce bu konuda birkaç sıkıntı yaşadığımız oldu. Birlikte çalıştığımız, bizim bildiğimiz kişilerden senaryo kabul etmeyi ve değerlendirmeyi tercih ediyoruz. Bu, dışarıya kapıları tamamen kapadığımız anlamına da gelmiyor. Kendimizi korumak amacıyla dışarıdan proje almamaya çalışıyoruz.” dedi.
Bekçe, yapımcılığın zorluklarına değinerek, “Herkes yazdığı şeyin senaryo olduğunu sanıyor. Bizim değerlendirmeye aldığımız projeler, bizim de senaryo olduğunu düşündüğümüz şeyler. Yoksa elimize, ‘giriş-gelişme-sonuç’ bölümleri bile olmayan, yazım kaidelerini barındırmayan birçok senaryo ulaşıyor.” diye konuştu.
Tivibu Direktörü ve uluslararası sinema destek kuruluşu olan “Eurimages”in Türkiye temsilcilisi Mehmet Demirhan da “Eurimages”in proje değerlendirme kriterlerinden bahsetti.
Projelerde kalitenin en önemli unsur olduğunu vurgulayan Demirhan, şunları söyledi:
“Senaryolar aslında reddedilmiyor. Desteklenen ve desteklenmeyen senaryolar var. Reddetmekle destek vermemeyi karıştırmamak gerekiyor. Desteklenmeyenler, reddedildi anlamına gelmiyor. Bize 40 proje geliyor ve bunun 20’sine destek veriyorsak, diğer 20 projenin de 15-16’i aslında desteğe değer filmler oluyor. Bunlar da bütçe sebebiyle destek alamıyor. Yani iyinin iyisi tercih ediliyor. Bütçe sınırları içerisinde projeleri desteklemek gerekiyor. “
Akademisyen Özgür Şeyben ise senaryoların reddedilmesinin çok normal olduğunu dile getirerek, “Senaryoları, yapımcıya yönelik bir teklif mektubu olarak düşünmek en doğrusu sanırım. Senaryolar aslında nadir kabul edilen dosyalardır. Reddedilmesi değil, kabul edilmesi haber değeri taşıyor. Çünkü çok fazla senaryo dolaşıyor. Senarist, duygusal baktığında bu durumda bir travma yaşayabiliyor.” ifadelerini kullandı.