07.05.2016

Unsere Mütter, Unsere Väter

Savaş Yaşlandıkça, Askerler Gençleşir

II. Dünya Savaşı, (doğal olarak) savaşlarla ilgili yapımların çoğunun temasını oluşturuyor. Ancak bu yapımların büyük bir kısmı büyük bütçeyle şişirilmiş ucuz Hollywood yapımları ve kahramanlık hikâyeleri… ZDF’in 14 milyon € bütçeli Alman yapımı mini dizisi “Unsere Mütter, Unsere Väter” ise diğerlerinin aksine savaşı Almanya tarafından anlatıyor. Kaybedenlerin gözünden olmasına rağmen adından da anlaşılacağı gibi (Annelerimiz, Babalarımız) Almanlar bu katliamı yapanların kendi ataları olduğunu kabullenip tarafsız bir duruş sergiliyor ve dizideki gerçekçi anlatımla bu destekleniyor.

Toplam üç bölüm, dört buçuk saatten oluşan dizi savaştan farklı şekillerde etkilenen beş yakın arkadaşın hikâyesini anlatıyor. Vatanı için savaşa gönüllü hemşire olarak katılan Charlotte, Berlin’de kalıp hayali olan şarkıcılığın peşinden giden ve Yahudi sevgilisi Viktor’un Nazi’lerden kaçmasına uğraşan Greta, Yahudi karşıtlığı yüzünden ülkeden kaçmaya çalışan ve Alman olmasına rağmen sırf dini yüzünden gördüğü muameleye anlam veremeyen Viktor, daha önce başka cephelerde de savaşmış ülkesi ve ailesi tarafından bir kahraman olarak görülen vatanına sadık Teğmen Wilhelm ve abisinin tam tersine savaşa zorla katılıp abisinin komutası altında bulunan, diğer askerler tarafından “korkak” diye sıfatı yakıştırılan Friedhelm… Savaş arefesinde, Noel’de Berlin’deki aynı barda buluşma sözü veren bu beş insan, kendilerini ne gibi bir savaşın içinde bulacaklarından habersizdir.

Savaşın insanı nasıl değiştirdiğini farklı örneklerle harika bir şekilde gösteriyor dizi. Savaşta geçirdikleri süre boyunca oluşan karakterlerdeki değişimler, seyirciye bölüm bölüm hatta bölüm içinde dahi parça parça aktarılıyor. Bunun en net örneğiniyse Friedhelm’de görüyoruz. Zorla katıldığı savaşın başlarında silahına dokunmadan savaşın bitmesini bekleyen Friedhelm, sonlara doğru umudunu kaybedip bir ölüm makinesi haline geliyor. Tam tersine vatan aşkı ve mesleğini her şeyin önüne koyan Wilhelm ise bir süre sonra bu durumu sorgulamaya başlıyor.

Dizinin dünya çapında ses getirmesinin nedeni olarak gerçekçiliği ve tarafsızlığının yanında bunu usta işi bir aktarımla yapması gösterilebilir. Müziklerin arkasında Fatih Akın filmlerinden de tanıdığımız Jörg Krieger var. Atmosfere uygun müziklerle sahnenin etkileyiciliğini kat kat artıran Krieger, usta işi bir çalışma yapmış. Sanat departmanında ise Christoph Kettenring ve Peter Naguib’i görüyoruz. The Pianist, Inglourious Basterds, V for Vandetta gibi filmlerin sanat işlerinde bulunan ikili burada da kusursuza yakın bir iş çıkarmış. Bunların yanına karakter derinliği ve konsol oyunu kıvamında kusursuz savaş sahneleri de eklenince eşsiz denebilecek bir esere dönüşüyor Unsere Mütter, Unsere Väter.

Senaristin babasının günlüklerinden ilham alarak yazdığı dizi, bugüne kadar savaşı hep diğer taraftan dinleyen kitle için iyi bir alternatif. Savaşı değil, savaşı yapan insanları anlatıp her katilin kötü doğmadığını (ya da olmadığını) söylüyor. Ve en önemlisi, savaşın her insanı değiştireceğini…