14.10.2020
Wayward Pines: Dünyadaki Son Kasaba
Fox’un mayıs ayında izleyiciye sunduğu Blake Crouch’un aynı isimli post apokaliptik roman serisinden uyarlanan on bölümlük mini dizi “Wayward Pines”, altı bölümü yayınlanmasına rağmen şimdiden büyük ses getirdi. Başrollerinde Matt Dillon, Carla Gugino ve Toby Jones, yapımcıları arasında (aynı zamanda dizinin ilk bölümünün yönetmeni) M. Night Shyamalan’ın bulunduğu dizi, çıkışın ve dış dünyayla bağlantının olmadığı Wayward Pines adlı kasabada yaşananları konu alıyor.
“Lost” benzeri bir açılışla başlayan dizinin pilot bölümü, gizli ajan Ethan Burke’ün iki meslektaşını ararken kaza geçirmesi ve hiç bilmediği garipliklerle dolu bir kasabada uyanıp olanları anlamaya çalışması üzerine kurulu. Biz de Burke ile birlikte gizemli ve garip olayların etkisinde sürükleniriz. Pilot bölümün yönetmeni Shyamalan ile dış dünyadan habersiz kasaba teması yan yana gelince, her ne kadar sonra büyük farklar olduğu gözükse de, dizi “The Village”i (Köy) anımsatır. Ayrıca Wayward Pines roman üçlemesinin yazarı Blake Crouch, kitapları yazarken David Lynch’in kült dizisi Twin Peaks’in etkisinde kaldığını belirtmiş. Dizide de bol bol “Twin Peaks”i hatırlatan esintiler görmek mümkün. “Wayward Pines”da herkesin fark ettiği büyük benzerlikler bunlar olsa da, diğer tüm post apokaliptik yapımlarla ortak yönler çıkarmak olasılıklar dâhilinde…
***yazının buradan sonrası spoiler içerir***
İlk bölümlerde kasabanın sırrını Ethan’la birlikte biz de çözmeye çalışırız ve bu gizemden beslenen dizi sürükleyiciliğini korur. Her yerde kameraların olduğu kasabada aradığı meslektaşlarından birinin cesedini terk edilmiş bir evde, diğer meslektaşı Kate’i de evlenmiş ve yıllardır orada yaşadığını iddia eder şekilde bulan Ethan’ın kafa karışıklığı git gide artar. Kate’in bu işin peşini bırakmasını söylemesi ve kurallara uymayanların halk önünde infazla cezalandırılmasına rağmen Wayward Pines’dan kurtulup ailesinin yanına dönmekten vazgeçmez. Kasabada bu olaylar yaşanırken dizide eş zamanlı gösterilen diğer taraftaysa Ethan’ın karısı ve oğlu kimseden doğru dürüst bilgi alamamaları üzerine yola koyulurlar ve geçirdikleri kaza sonrası kendilerini bir anda kasabada bulurlar. Ailesine kavuşmak için çıkış yolu arayan Ethan bir anda kendini ailesiyle Wayward Pines’a hapsolmuş olarak bulur ve burada neler olduğuna dair hâlâ bir fikri yoktur.
1- KAÇMAYA ÇALIŞMA!
2- GEÇMİŞTEN BAHSETME!
3- ÖNCEKİ HAYATINDAN BAHSETME!
4- HER ZAMAN TELEFON ÇALDIĞINDA CEVAP VER!
Üstte madde madde gördüğünüz, kasabanın her yerinde duvarlarda asılı olan ve halkın anayasa gibi benimsediği kuralların sebebi, diğer soru işaretleriyle beraber beşinci ve altıncı bölümde açıklanıyor. İlk dört bölümdeki gizem odaklı anlatım yerini ağır tempoyla açıklanan cevaplara bırakıyor. David Pilcher (Dr. Jenkins) adında biri insanlığın dünyaya verdiği zarar nedeniyle gelecekte insanoğlunun evrimle yaratığa (Abbies) dönüşüp sonunun geleceğini öne sürer. Kendine pek kimseyi inandıramayan Pilcher, gizliden insanları dondurup uzak gelecekte yeniden hayata döndürüp insan ırkının devamını sağlamayı amaçlar. Bu iddiasına inanan az sayıdaki gönüllüyle Wayward Pines adında yapay bir kasaba inşa eder ve planını devreye sokar. Pilcher ve diğerleri uyandığında yıl 4000’lerdedir ve dünya Abbies’lerin istilasına uğramıştır. Pilcher ve gönüllüler dondurulduğunun farkında olmayan kitleden çocuklar dışında kimseye durumdan haberdar etmez. Çünkü uyandırılıp kasabaya yerleştirilen ilk topluluğun tamamına durum anlatılmış, belli bir yaşı almış kişiler bu durumu kaldıramayarak ya kaçmayı denemiş ya da intihar etmişlerdir. Çocukları bu fikre alıştırmak ve yeni bir nesil yaratmaksa daha kolaydır. Sistem çocukların bu sırrı saklamasını sağlarken geri kalanları soru sormadan ve yargılamadan günlük sıradan hayatlarını yaşamaya zorlar. Tıpkı “The Truman Show”daki gibi…
Geleceğimizin tehlikede olduğuna teorilerle vurgu yapan dizi ‘distopya’yı çok güzel bir biçimde şekillendiriyor ve o distopik çerçevede Ethan, ailesi gibi kaza yapan herkesin bir anda kendini kasabada bulmasına, yaş farklılıklarına, kasabada biri ölür ölmez yeni birinin gelmesine, kasabayı çevreleyen duvarlara ve kurallara cevap oluyor. Seyirciye aşılanan gizem bulutu çözülerek yerini bu teorinin gerçekçiliğini sorgulamaya bırakıyor. Gizem ve merak duygusunun her zaman izlenirliği arttırdığını düşünürsek dizinin bundan sonraki yükü çok daha büyük… İnsandan evrimleşen yaratıklar kulağa çok da imkânsız gelmiyor, ama 2000 sene dondurulan bedenlerin hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmesinin eklenmesi insanı kuşkuya düşürüyor. Kitapta geçen çoğu olay beşinci bölüm itibariyle gerçekleşip farklılık gösterse bile önümüzdeki bölümlerde netleşecek olaylar için olarak kitabı referans göstermek yanlış olmaz herhalde… Kitapta insanlar birden fazla kasabaya bırakılıyor, bir nevi döngü işlemi… Şu ana kadar döngüyle ilgili bir ize rastlanmasa da sıradaki bölümler için kilit noktası olabilir. Mini dizi olarak tasarlanmasına rağmen ikinci sezonun çekileceği söylentiler arasında yer alıyor. “Wayward Pines”, şüphesiz 2015 yazının en iyi dizilerinden. Umuyoruz ki sezon sayısını uzatmayıp mini dizi olarak biter ve efsaneler arasında yerini alır.