01.12.2017
Flatliners: Kötü Remake Çöplüğünde Yeni Bir Gün
Yine Yeniden Yeni Bir Remake…
90’lı yılların en sevilen psikolojik gerilim filmlerinden biri olan Flatliners, ilk gösterildiğinde farklı tepkiler alsa da zamanla kulaktan kulağa sesini duyurarak iyice popülerleşmişti. Hatta konusu itibariyle ölümden sonra yaşam var mı sorularını her daim olduğu gibi masaya yatırılmasına ve tartışma programlarında tartışılmasına neden olmuştu. Geçen bu zaman içinde tadı lezzetli kalan bu film, yapımcıların keselerini doldurma hevesinden dolayı “yeni nesle aktarma” bahanesiyle yeniden sinemaya uyarlandı. Yurt dışından gelen kötü yorumlar hesaba katıldığında bizim sormamız gereken soru ise şu oldu: Yeni Flatliners neden başarısız oldu?
Hikâye yine aynı hikâye… Bir grup tıp öğrencisi ölüm anındaki insanların gördüklerini keşfetmek üzere bir deneye kalkışırlar. Kalplerini durdurup belli bir süre sonra yeniden hayata döndürülmek suretiyle yaşadıkları bu sürreal deneyimi birbirleriyle paylaşacaklardır. Ancak ölümle dirsek temasında olmak, sanki boyutlar arası bir geçişe neden olur. Kabusları beraberinde getirdiklerinin farkına varmazlar.
Konu Aynı, İçerik Farklı…
Eski Flatliners dönemin gençlerinin keşif duygusunu parlatan ve gençliğin nabzını tutan bir filmdi. Karakterlere biçilen korkular, gençliğin yaşadıkları baskıcı tutumdan, toplumun dayatmalarından ve kişilik bunalımları üzerine noktalara temas ediyordu. Bu nedenle de insanların kendileriyle empati kurmaları sonucunda kaba tabirle psikolojik gerilim türünde bir “Breakfast Club” yaratılmıştı.
Ancak günümüzün Flatliners’ında bu durum baştan savma olarak algınlanmış olacak ki, bu tip sorunların derin kısımlarına bulaşmadan direkt günahlar üzerinden giderek sözde ahlaki bir yaklaşımla karakterlerine arınmaları için bir şans verilmeye çalışılıyor. Hatta karakterlerin geçmişleri öyle tekdüze çizilmiş ki neredeyse birbirlerine karbon kağıdıyla çoğaltılmış gibi benziyorlar. Bu da çeşitlilikten çok, peş peşe kendini tekrar eden bir filmin kapılarını açmış.
Nerede O Eski Kadrolar…
Zaten yapımcılar çeşitlilik denildiğinde ABD’nin etnik yapısından daha ötesi anlamıyorlar. Bu yüzden de filmin kadrosuna bir Latin Amerikalı, bir siyahi, bir İrlanda köklerine bağlı zengin genç ve iki de ABD çoklu ülke yapısına benzer karakterleri dahil etmiş. Yaşanılanların her noktasının aynı olmasına takılmamışlar. Bu da filmin özensizliğini ortaya koyuyor.
Filmin oyuncularından Ellen Page minyon yapısından dolayı yine genç bir karakteri canlandırırken yavaş yavaş beliren yüzündeki yaşlılık ibareleri dikkat çekiyor. Diego Luna’nın karakteri film içinde ahlakçı yapısıyla bir nevi aziz konumunda yer alırken, orijinal filmde böyle bir karakterin olmadığını belirtmemizde yarar var. Yani yapımcılar kendilerinde amacı belli olmayan yeni bir karakter ekleyerek mantıksız sonuçlar elde etmişler. Filmin kadrosundaki diğer oyuncuların neredeyse hepsi performans anlamında izleyiciyi tatmin etmekten uzak görünümündeler.
Flatliners’da Samara’nın Ne İşi Var?
1990 yapımı Flatliners’da görüntü tasarımı anlamında hem farklı filtreli ışıkların doğru kullanılması sayesinde, hem de tasarlanan mizansenler itibariyle atmosfer kurmakta zorlanmayan, görsel olarak tatmin edici bir film yaratılmıştı. Ancak karşımızdaki remake ise anlık korkutma üzerine tasarlanan sahnelerin zorlama duruşu ve CGI bezeli makyajların komik bile durduğunu söyleyebiliriz. Cinsellik dozajının arttırılması ve dans sahnelerinin de neredeyse Fast and Furious seviyesine getirilmesi filmin kontrolsüzce yönetildiğinin de bir kanıtı gibi görünüyor.
Sonuç olarak yeni nesil Flatliners, eski filmin eğlenceli yanlarını alıp, derinlikli noktalarını eriterek karşımıza içi boşaltılmış bir korku filmi çıkarıyor. Senaryonun temellerinin doğru bir şekilde oturtulamaması nedeniyle filmin pek çok noktasında gedikler ortaya çıkıyor. Filmi bir tekneye benzetirsek de, gediklerden sızan suyun tekneyi batırması normal olarak gözüküyor. Flatliners da tek kelimeyle bir “enkaz” olarak yorumlanabilir.