15.06.2018
Ayla: Bir Çocuğun Kalbi, Bir Milletin Cesareti
Türkiye’nin Oscar’a Gönderdiği Film Vizyonda
Adını ilk olarak Türkiye’nin Oscar’a gönderdiği film olarak duyuran Ayla, geçen zaman içinde çeşitli tartışmaların odak noktası haline gelmişti. Nitekim filmin jeneriğinde de bu problemle karşılaşmamız tartışmaların haklı olduğunu kanıtladı. Çünkü filmin senaristi Yiğit Güralp bir nevi itibarsızlaştırma projesine alet edilmişti. Geçen zaman içerisinde karşılıklı demeçler kendilerini savunsalar da olay hasır altı edilerek utturulmaya çalışıldı. Film de vizyona geliyor.
Filmin kısaca konusuna değinelim: Süleyman (İsmail Hacıoğlu) ve Ali (Ali Atay) cesur iki askerdir. Türkiye’nin Kore çıkartmasında görev alacaklardır. Bir operasyon sırasında ormanın içinde Koreli bir çocukla karşılaşırlar. Ona Ayla (Kim Seol) adını verirler. Kore savaşı devam ederken Türk askeri bu çocukla bağ kurarak tüm savaş boyunca ilgilenirler. Ancak Süleyman ile Ayla arasında çok özel bir bağ oluşmuştur. Bu bağ iki insanın kader yolunu çizebilecek midir?
Senaryo anlamında pek de sürpriz barındırmayan Ayla, duygu yüklü hikayesindeki yüreklere dokunan mizansenleriyle dikkat çekiyor. Film Türk propagandası yapmayı ihmal etmiyor. Bu yüzden de milliyetçi duyguları harekete geçirecek bir sürü an filmin içinde yerleştirilmiş. Filmin militarist tarafı yardımlaşma, onur, sadakat, sevgi, bağlılık ve vatan sevgisi gibi temalarla desteklenerek seyirciyi sinemalara çekmek için her şey yapılmış.
Film Kimi Mizensenlerle Kendini Baltalıyor
Film ne kadar Kore – Türk dostluğu şeklinde yapılandırılan bir film olsa da, kimi sahnelerde rahatsız edici unsurlar filmde yer alıyor. Örneğin Türk askerinin Kore’ye gitmeden önce bir yemek masasında ırkçı tabirler kullanması son derece amaçlanan projeye aykırı bir durum oluşturmuş. Karakterlere yüklenen kimi imgeler, bir sonraki sahnede açıklanarak seyirci aptal yerine konulmuş. Bu durum da can sıkıcı denilebilir. Bir de filmin spoansorlarından dolayı özel olarak çekilen sahneler var ki, filmde o sahneleri gördüğünüz anda “reklam filmi”nin içinde olduğunuzu sanıyorsunuz.
Kimi Türk imgeleri filmde yapay bir şekilde yer alsa da genele baktığımızda filmdeki oyunculuklar yerine oturduğundan çok göze batmıyorlar. Kore tarafının sahneleri de Kore savaş filmlerini anımsatan görselleriyle son derece olumlu diyebiliriz. Filmin görüntü yönetmeni Jean-Paul Seresin filmi görsel anlamda son derece zengin tutarak filmin bir sıfır önde başlamasına vesile olmuş. Uzun zamandır gördüğüm Türk filmlerindeki en iyi görsel dizayn olduğu aşikar diyebiliriz.
Görüntü ve Sanat Yönetmenliğine Tam Not
Filmin gerçek olaylardan uyarlanırken gerçeğine yakın temsil edilmesi takdir edilmesi gereken bir nokta diyebiliriz. Yönetmen Can Ulkay bundan böyle uyarlamalarda aranan yönetmenlerden biri olacaktır. Aynı zamanda sanat tasarımındaki emeğin de boşa gitmediğini belirtmek gerekiyor. İsmail Hacıoğlu rolünde ortalama bir performans gösterirken Ali Atay ile uyumlu bir ikili olmayı başarıyorlar. Tabii filmin yıldızı kimdi diye sorulduğunda akla tek bir isim geliyor. O da filmin çocuk yıldızı Ayla rolündeki Kim Seol diyebiliriz. Zaten sevimliliğiyle gönülleri fetheden çocuk oyuncu, film boyunda duygu selinin baş nedenlerinden biri oluyor.
Film başlangıçta bir savaş filmi gibi başlasa da bir süre sonra arayış filmine dönüşüyor. Birbirine kavuşamayan insanların sevgi savaşı yürekleri dağlıyor. Bazı açılardan yakın dönemde izlediğimiz Lion filmini andıran Ayla, türünde başarılı bir iş diyebiliriz.
Sonuç olarak Ayla içeriğinde Türk insanı için nostaljik tatlar barındıran, seyircisini bolca ağlatacak iyi bir vizyon “proje” filmi olarak özetlenebilir. Ancak Oscar hayalleri için daha fazla yol almamız gerçeğini unutmamak gerekiyor. Filmde gereksiz kullanılan çoğu sahne kurguda atılabilirmiş. Hatta Oscar için gönderilen kopyasında keşke atılsaymış. Sponsor destekli bölümler son derece yapay göründüğünden doğru yapılan bir film, yapaylaştırılmış. Türk halkının filmi izlerken seveceğini düşünüyorum.