24.07.2016

En İyi 30 Uzakdoğu Filmi: 25 – A Tale of Two Sisters

karanliksirlar

Uzakdoğu filmlerinden bahsederken ya da listeler yaparken korku/gerilim türünde bulaşmamak olmaz. Amerikan sinemasının bolca yüklendiği ve yeniden çevrimler ile kurcaladığı bu türün elbetteki daha sinemasal açıdan bakanlara ithaf ettiği yapımları da mecvut. Salt korku üzerinden gitmeyen, olur olmaz efekt kullanmayan ve psikolojik olarak daha ağır tahribat yaratan bu filmlerin en iyilerinden biri ise kuşkusuz A Tale of Two Sisters. Anneleri öldükten sonra hastalanan ve bir süre tedavi gören iki kız kardeş, eve döndüklerinde üvey anne ile karşılaşırlar ve onunla hiç anlaşamazlar. Aralarında bir tür iletişimsizlik başlar. Bu arada hastalık nüksetmesi, doğa üstü bir takım olaylar, babanın duyarsızlığı ve gerilime müsait mimari yapıdaki ev de bu duruma eklenir ve ortaya kaotik bir atmosfer çıkar. “Her ailenin sırları vardır ve ailenizden asla kaçamazsınız” mottosu ile hareket eden bu film, aynı zamanda ağlatabilecek derecede dramatik bir altyapı barındırıyor.

Filmin ilk bahsedilmesi gereken ve en büyük kozu olduğunu düşündüğüm yanı atmosferi ve türler arasındaki muazzam geçişler. En afilisinden gerilim dozunu veren müthiş karakterler ve bu anlamda harika kotarılmış bir ev atmosferi var. Gizemini finale, hatta finalin dibine kadar sürdüren bir hikaye de mevcut. Kardeşler ve ebeveynlik üzerinden akan oldukça dramatik ve frekans yakalandığında fazlasıyla üzebilecek bir dramatik yapı da var. David Lynch filmlerine kadar örneklenebilecek tekinsizlik de cabası. Bütün bunları tam anlamıyla bir aile olgusu üzerinden anlatması da herkesin kendinden bir şeyler bulup, bunu korkuya dönüştürmesini kaçınılmaz kılıyor. Yönetmen Kim Jee-Woon’un ustalığı da işin içine girince en zayıf halimizle bir şekilde yakalanmamak imkansızlaşıyor. Nedir yönetmenin becerileri? Evvel bahsedildiği üzere harika kurulmuş bir atmosfer var. Kurgu ve geçişler ise muazzam denecek kadar üst seviye. Müzik tercihlerinin de katkısı tam yerinde. Karakter oluşturmada da kusursuz bir iş olunca beceri iyice olgunlaşıyor. Sanki bir korku değil de sanatın en estetik halini izler gibi hissediyoruz. Tabii bu kadar estetik filmde korkmaya alışık olmayan bünyeler ise geceyi tek başına geçirememe tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Kısacası, korku filmi normlarından, en üst seviyede sağlam bir biçim ile kotarılan yönetmen sineması yaratılmış.

karanliksirlar2

Üvey anne ve kardeşler arasındaki bir nevi düşmanlık ve kardeşlerin otorite sarsıcı hareketleri bilindik gelebilir. Ancak, bu filmde o kadar enteresan olaylar ile destekleniyor ve aile olgusu metafiziğin bile işin içine girişi ile anlatılıyor ki bilinen tüm üvey anne hikayelerini unutmanızı sağlıyor. Babanın otorite kuramadığı anda ve arada kaldığını hissettiğinde kendini geri çekişi ise meydanı bir savaş için adeta  bırakıyor. Birbirini seven ve bir şey olmasından korkan iki kardeşin önünde ise kimse duramaz haliyle. Öyle ki, müthiş bir final ve sürprize kadar giden filmin kardeşler üzerinden dile getirdiği çok söylem var. Bunların en başında da sevgi ve güven geliyor. Bunları destekleyen harika oyunculuklar da olunca film bütün o fanteziye rağmen gerçeklik duygusunu da kaybetmiyor. Aile üzerinden ilerlemesi de bu konuda büyük avantaja dönüşüyor. Bu anlamda Türkiye’deki dağıtımcının Karanlık Sırlar olan isim tercihinin orijinalinden bile daha uygun olduğunu belirtmek gerek. Zira; sır barındırmayan hiç kimse yoktur, özellikle de aile içinde.

Kore sinemasının hep bahsettiğimiz 2000’ler başındaki yükselişinin en önemli ürünlerinden biri bu film. Kendine has bir yeri de sinefiller arasında edinmiş durumda. O sene aynı kulvardan gelen inanılmaz filmlerin altında da ezilmediğini ve ön planda konuşulduğunu belirtelim. Bu filmlerin başında Oldboy, Spring Summer Fall Winter and Spring ve Memories of Murder geliyor. Bu filmler ile birlikte Kore sinemasının yükselişini adeta o sene resmileştirdi A Tale of Two Sisters. İzlerken gerilmenin yanı sıra filmin biçimsel başarısına hayran kalıp büyülenmemek elde değil. Kim Jee-Woon’un sineması her zaman daha fazla şaşırtıyor ve hep güçlü. Eminim ki 2016’da görmeyi umduğumuz iki yeni filmi de aynı kalitede olacaktır.