12.08.2016
Gemma Bovery: Seksapeli En Yüksek Fransız Komedisi
Anne Fontaine’in yönettiği ve başrollerinde Gemma Arterton, Jason Flemyng, Fabrice Luchini’yi izlediğimiz Gemma Bovery, güzeller güzeli Gemma Arterton’un seksapeli ve masum çekiciliği etrafında işleniyormuş gibi görünse de filmin asıl yıldızı Fabrice Luchini!
Paris’te uzun yıllar çalıştığı yayıncılık sektöründeki işini bırakıp, manzarasının ve eski evlerinin güzelliği ile meşhur Normandiya kıyılarında küçük bir kasabaya ailesi ile birlikte yerleşen Joubert (Fabrice Luchini), babasının ekmek dükkanını işletmeye başlar.
Ekmek hamurlarının yapımı, yoğurulması, pişirilmesi; sıcacık kruvasanların satışa sunulması ile başlayan filmde, tipik Fransız filmlerinin günlük hayatlarını devam ettiren sıradan insanların hem ne kadar mutlu hem de ne kadar sıkılmış olduklarının vurgusu var.
Joubert’in ‘mükemmel hayatı’, evlerinin yanındaki oldukça kötü durumdaki eski bir eve genç Gemma (Gemma Atterton) ve ondan daha yaşlı kocası Charles’ın (Jason Flemyng) taşınması ile ‘enteresan’ bir hâl alır.
Ünlü romancı Flaubert’in Bovary’si ile yeni komşularının hayatı, özellikle de Gemma odaklı benzerlikler olduğuna emin olan Joubert, üstüne üstlük Gemma’nın çekiciliğinden de platonik olarak etkilenmektedir.
Dükkanında beraber çalıştığı karısı, bilip de bilmezlikten gelse de, Joubert’in bu takıntısının farkındadır. Zaten filmin tüm yakın çekimlerinde, bir yemek davetinin, bir toplu muhabbetin ortasında, Joubert’in Gemma’yı takip eden gözlerini görürüz.
Hem romantik ve takıntılı bir edebiyat hayranı, hem yaşı geçkin hayran erkek hem de meraklı komşu rollerinin hepsini yüklenen Fabrice Luchini, başta seyircinin sinirini bozsa da, filmin sonunda, aslında nefes almadan onu takip etmiş olduğumuzu fark ederiz.
Filmin senaryosu, Posy Simmonds’un Gemma Bovery adlı çizgi romanından uyarlanmış. Film de, aynı şekilde bir çizgi roman hafifliğini, naifliğini ve mizahi unsurlarını taşıyor.
Çekiciliği ile baş döndüren Gemma Aterton’u izlemek büyük keyif. Bazı sahnelerde vücudunu cesurca sergilediği de oluyor ki bunlar, kitap ile çizgi roman arasında gidip gelen hoş bir ayarda tutulmuş.
Kahramanları, ünlü edebiyat romanı Madame Bovary’den esinlenmiş basit bir köy hikâyesinin; kadın gözü ile yazılmış, iğneleyeci bir mizah ile bezenmiş ve Fransız naifliği ile işlenmiş bir versiyonunu perdede izlemek isteyenler için; Gemma Bovery nefis bir seyirlik.
Hikâyeye sonradan eklenen Adonis görünümlü genç Niels Schneider’in varlığı ile birden bire, günlük hayatın dışında bir viraja giren film; tutku, ihtiras, ihanet duyguları ile yoğunlaşıyor ve temposu hızlanıyor.
Filmin sonu ise, kara komedi-severleri hayal kırıklığına uğratmayacak kadar sürprizli ve iğneleyici…
Özet olarak; nefis manzaralar, nefis vücutlar, nefis bir kara komedi ve Fabrice Luchini’nin nefis oyunculuğunu kaçırmak istemeyenler için gayet doğru bir festival filmi seçimi olacaktır Gemma Bovery…