29.08.2018
Heyecanı Sürekli Tetikte Tutan En İyi 7 Soygun Filmi
Rififi (1955)
Jules Dassin’in Amerikan Karşıtı Faaliyetler Komisyonu tarafından soruşturulurken ülkeyi terk etmesinin ardından Fransa’da çektiği ilk filmdir Rififi. Soygun filmi olmasının yanı sıra, gerilim öğeleri de taşıyan film, aynı zamanda sağlam bir kara film örneğidir. Paris’teki bir mücevherat soygunu girişimi üzerine şekillenen filmin soygun sahnesi birçok filme referans olmuştur. Diyalogsuz ve müziksiz çekilen bu uzun sahne, soygunu en ince ayrıntıları ile seyirciye aktarır. Altın Palmiye’ye aday olan ve Cannes’da en iyi yönetmen ödülü alan ender suç filmlerinden olan Rififi, soygun temalı filmler arasında hatırı sayılır bir yere sahiptir.
https://www.youtube.com/watch?v=_rC9KICgrLU
The Killing (1956)
Her tarzda film çeken ve filmlerinin neredeyse hepsi başyapıt olan Kubrick'in bir eseri dersem sanırım yeterli olacaktır ama filmden de biraz bahsedelim. Eski mahkum, dışarı çıktığından büyük bir vurgun peşine düşer ve ekibi toplar. Bundan sonrası ise Kubrick’in dehasıdır. Geri dönüşler, üçüncü şahısın anlatımı ve yine kara film izleri filmin büyük kozları olarak hafızalarda yer alır. Hollywood’un Kubrick’i keşfi anlamına da gelen bu film, Tarantino sinemasının da temellerini oluşturmuştur. Oyunculuk performanslarının da bir soygun filmine göre üst düzey oluşunu belirtip, kurgusunun muhteşemliğini de ekleyelim.
Inside Man (2006)
Spike Lee imzalı bu soygun filmi modern sinemanın gizli hazinelerinden biri konumunda. Diyalogları, kurgusu ve görülmemiş sürpriz finali ile türün önemli filmlerinden olmayı başarmıştır. Lee’nin hassas olduğu ve yapmadan edemediği ırkçılık karşıtı söylemleri de aralara çok güzel serpiştirilmiş vaziyette. Özellikle jenerik müziği başta olmak üzere harika bir soundtrack albümüne sahip Inside Man, sağlam iki oyuncunun güzel performansları ile iyice güçleniyor. Farklı bir soygun filmi arayanları kesinlikle tatmin edecek yapım, 11 Eylül sonrası insanlarda oluşan psikolojiye de değinmeyi ihmal etmiyor.
Ocean’s Serisi (2001-2004-2007)
İster 50’li yıllara damga vuran The Rat Pack çetesi, ister 2000’leri kasıp kavuran yakışıklı soyguncularımızı seçin inanılmaz keyif alacağınız garanti. Tarihi daha yakın olan ve üç filme ulaşan Ocean’s serisi harika oyuncu kadrosu, onların karizma anları, funk müzik ve 70’ler kültürü ile seyirciyi fazlasıyla memnun ediyor. Bir soygun filmine yakışacak gerilimli soygun sahnelerinin de muazzam kotarıldığı filmde her seriye eklenen bir karakter ile heyecan daha da artıyor. Garcia, Pacino gibi yıldızların kurban/kötü adam olduğu bir bonus ise her filme nasip olacak bir şey değil.
Snatch (2000)
Guy Ritcie’nin kendine has sinemasının belki de bu en önemli eseri olan film, izleyiciye inanılmaz eğlenceli, bazen oldukça komik ve aksiyon dolu dakikalar yaşatıyor. Bir elmas ve onun peşinde olan herkes sırayla birbirini soyuyor ya da soymaya kalkıyor. Harika müziklerin destek verdiği filmde dehşet derecede komik ve absürt diyaloglar bulmak mevcut. Brad Pitt’in garip aksanlı çingene performansı kesinlikle en eğlencelisi. Lock, Stock and Two Smokin Barrells’ta da benzer konuları işleyen Ritchie’nin Snatch’te daha olgun bir işe imza attığını düşünen kişi sayısı da az değil.
Dog Day Afternoon (1975)
Büyük yönetmen Sidney Lumet ve muhteşem oyuncu Al Pacino’yu bir araya getiren film, tam anlamıyla bir başyapıt. Bankadakileri rehin alan iki soyguncu aksilikler ve etraflarını saran polislerle uğraşmak zorundadır. İçeride işler sanıldığı gibi de değildir. Tv yayınları, izlemeye/desteklemeye gelenler ve işin içine karışan aile bireyleri olayın iyice büyümesine sebep olur. Bu büyüme neticesinde soygunculara halk tarafından kahraman gözüyle bakılmaya bile başlanır. Neredeyse hiç müzik kullanmayan (jenerik hariç) Lumet, bize hikayeyi en gerçek haliyle verir ve biz de kendimizi hikayeye tamamıyla kaptırırız.
Heat (1995)
Sadece aksiyon ya da soygun filmi olarak değil, genel anlamda da gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biridir Heat. Soygun sahnesi sırasındaki çatışma anları kusursuzdur ve daha sonra yapılan her filmdeki çatışma sahnelerini bu filmdeki ile kıyaslanmıştır. Pacino ve De Niro gibi iki usta oyuncunun döktürdüğü filmde, ikilinin bir arada oldukları tek sahne sinema tarihine adını çoktan yazdırmış durumda. Mann’in muazzam kamerası ve kurgusu ise bir filme çığır atlatacak düzeyde. Son olarak atmosfer kurma anlamında da harika iş çıkarıldığını eklemek gerek.