29.10.2016
İkimizin Yerine: Aşk Geçmişi Yenebilir mi?
Tam 18 yıl sonra gelen yeni film…
Türk sinemasının anaakım sineması düşünüldüğünde ilk akla gelen türlerden biri de romantik komediler diyebiliriz. İlk filmi Karışık Pizza’dan tam 18 yıl sonra Umur Turagay sinemaya geri dönüyor. Geçen sürede çeşitli reklam filmleri çeken yönetmen, daha popüler bir çalışmayla beyazperdenin yolunu tutmuş gözüküyor. Başrollerine dizilerde popülerlik seviyesini arttıran Serenay Sarıkaya ve uzun süredir sinema filmlerinde göremediğimiz Nejat İşler’i barındıran yapım, romantik komedi gibi başlayıp drama evrilen bir film olmasıyla bilhassa hedef kitlesini kadın izleyici olarak belirliyor.
Çiçek (Serenay Sarıkaya) yaşadığı şehirden bunalmış ve klasik rutinin bozulmasını isteyen liseli bir genç kızdır. 18. yaş gününde bir mucize bekler ve okullarına yeni gelen edebiyat öğretmenine aşık olur. Öğretmen Doğan (Nejat İşler) ilk başlarda Çiçek’e beklemediği şekilde ters davransa da, daha sonra özel ders vermeye başlayınca aralarındaki buzlar erimeye başlar. Ancak geçmişin izleri bir duvar gibi üzerilerine çökecektir.
İkimizin Yerine Çiçek’in kendi hikâyesini anlatmasıyla başlıyor. Bu kısımlar klasik Amerikan gençlik filmlerinde olduğu gibi kısa planların üst üste kurgulanmasıyla oluşan hızlı kurguyla cereyan ediyor. Daha sonrasında filmin ilerleyişi alaturka bir komedi filmine evrilirken, çeşitli absürt sahneler üst üste gelir. Filmin son bölümünde ise dram dozu yükseltilerek finale doğru aslında filmin ulaşmak istediği gizemler ortaya çıkar diye tüm filmi kurgu bakımından özetlememiz mümkün.
Filmin inandırıcılık sorunları dikkat çekiyor
Peki filmi diğerlerinden farklı kılan özellikleri neler? Aslına bakarsanız zorlama senaryosunu düşündüğümüzde çok farklı yanlarının olduğunu söyleyemeyiz. Daha çok dizilerden tanınan senarist Pınar Bulut, dizilerde bolca yaptığı gibi filmin finaline doğru izleyiciyi ters köşeye yatırma girişimleri filmin popüler filmleri seven seyirciyi yakalamak yönündeki hareketlerine yorabiliriz. Ancak bu ters köşe girişimlerinin tesadüfler üzerine oturtulması, filmin inandırıcılığının yitirilmesine neden oluyor.
Bilhassa çoğu izleyicinin Mustang filminde yaşadığı Türkiye şartlarına uymayan modernist bakış açısı, bu filmde de kendine göre katılan yorumlarla inandırıcılık bazında hikâyenin yara almasına neden oluyor. Film baskıcı bir Anadolu şehri yaratmak isterken, coğrafik konum vermeyi reddediyor. Böylece izleyiciyi bu açıktan kandırabileceğini düşünüyor. Ancak arabalardaki plakalar filmin geçtiği şehrin Bursa olduğunu açık ediyor. Buna göre de filmin bazı söylediği beylik laflar havada kalıyor.
Serbest kıyafetle eğitim gören liseli öğrenciler, kimi zaman farklı mekanlarda çekilen zaman atlamalarının aslında izleyiciyi aynı yer olduğuna inandırma çabaları ve birbirinden tuhaf kimi karakterleriyle İkimizin Yerine için tuhaf bir film dememiz mümkündür. Ana karakterini modern kadının temsili olarak gören film, buna rağmen mahalle baskısını olabildiğince ahlakçı olarak işliyor. Genç yaşta evliliği film bir sorun olarak göstermeye çalışırken, neredeyse tüm karakterlerini evlenme üzerine motive etmeyi ihmal etmiyor. Bu yüzden de filmin kendi kendini kandırdığını söylemek söz konusu diyebiliriz.
Uyumsuz oyunculuklar filmin en büyük defosu
Filmdeki oyunculuklara baktığımızda Zerrin Tekindor’un neredeyse bir alışkınlık haline getirdiği aynı tip sergilediği oyunculuklar artık kabak tadı vermeye başlarken, filmin belki de en büyük hayal kırıklığı olarak Nejat İşler’i göstermek olası. Filmde neredeyse karikatürize bir karaktere bürünen İşler, filmin en kötüsü olarak akıllarda kalıyor. Serenay Sarıkaya ile inanılmaz uyumsuz bir ikili olmaları ise filmin cast seçiminde ve oyuncu yönetiminde sorunlarının olduğunun en büyük kanıtı diyebiliriz. Sarıkaya film içinde ortalama bir performansla filmi tamamlarken, belki de filmin gizli yıldızı Sarmaşık filmiyle büyük çıkışa geçen oyuncu Özgür Emre Yıldırım… Oyuncu tek başına göründüğü her sahnede rol çalarak filmin öne çıkan performansına imza atıyor.
Film her ne kadar anaakıma yönelik bir film olsa da, alkol ve sigaranın fazlaca kullanımı filmin televizyon gösterimlerinde çokça sansüre uğrayacağının göstergesi öngörüsünde bulunabiliriz. Filmin hikâyesinin fazla dallanıp budaklandırılması, bunun neticesinde de gişeye oynayacak bir filmin zamanın gereksiz yere uzatılması, filmin kendine zararı olarak yorumlanabilir. Film dört sahnede final yapabilecekken, ısrarla yeni detaylar verme derdine düştüğünden kurguda da sıkıntıları olan bir film olarak nitelendirilebilir.
Sonuç olarak görüntü yönetiminin ve yönetmen Turagay’ın çekim teknikleri açısından başarılı bir iş çıkardığını söylemek yanlış olmaz. Ancak film senaryo olarak fazla zorlama yapısı, inandırıcılık olarak sorunlar yaşaması, başarısız ve uyumsuz oyunculukların varlığı ve dengesiz kurgu denemeleriyle birçok eksisi olan bir film olarak vizyondaki yerini alacaktır. Ancak filmin tasarlanış biçimini ele aldığımızda gişe başarısı elde edeceğini öngörmek de zor değil. Romantik film severlerin ilgi göstereceği aşikar diyebiliriz.