29.05.2017
The Tale of Princess Kaguya: Bir Japon Efsanesi
“Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar yaşlı bir bambu ormancısı varmış” diye başlıyor Kaguya’nın öyküsü… Çünkü Japonya’da bambu ormanları var ve bu ormanlardan bambu kesip, sepet örerek geçimini sağlayan yoksul insanlar. Ve Kaguya’nın masalı, Japonya’nın çok bilinen eski bir folk hikâyesi…
Yaşlı bambucu, Okina, yine işine gücüne bakar, kestiği bambuları sırtlanıp, evinin yolunu tutar iken, masal bu ya; ormandaki bambulardan biri ışık saçmaya başlar. Kestiği bambudan fışkıran sürgünlerin ortasında ise, uyumakta olan minnacık bir kız vardır. O kadar küçüktür ki, Okina’nın avucunda bile minik kalmaktadır. Şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeyen yaşlı adam, avucundaki Kaguya ile evin yolunu tutar.
İşte, burada ormancının karısı, Ouna, ile karşılaşırız. Basit bir köy kadını olan ormancının eşi; Kaguya’yı görür görmez sahiplenir. Ona annelik yapmak, ona verilmiş kutsal bir görevdir artık. Filmin ilerleyen kısımlarında, özellikle, Kaguya genç kızlığa adım attıktan sonra, hepimiz Ouna’yı daha çok severiz. Bilgeliği, hayatın doğal döngüsünü sürdürmek gerektiğini anlayacak kadar kadim, iç güdüleri Kaguya’yı koruyacak kadar hassastır çünkü.
Kaguya çok mutlu bir bebektir. Ormanı, çekirgeleri, kurbağaları, yan köyün çocuklarını, anne ve babası bildiği ormancı Okina ve Ouna’yı çok severek büyür. Hayatın tüm çoşkusu, çocukluğun tüm neşesi o küçük orman ve köydür Kaguya için… Ta ki; bambu ormanı, Kaguya’nın babasına başka hazineler sunana kadar…
Efsane bu ya; orman veya ormanın ötesindeki varlıklar, Kaguya’nın bir prenses olduğu ve öyle yaşaması gerektiği fikrini sokar ormancının aklına… Ve bir gün; Ormancı Okina ve ailesi başkentteki büyük bir malikâneye taşınır. Kaguya, arkasında; çok sevdiği ormanını, birlikte oynadığı arkadaşlarını, arkadaşlarının en büyüğü, grubun lideri, hepsinin koruyucusu Sutemaru’yu ve özgürlüğünü bırakmıştır.
The Tale of Princess Kaguya, daha önce ‘Heidi, Girl of the Alps’ serisini de yöneten Isao Takahata tarafından yönetilmiş, nefis bir Japon animasyonu. Tüm çizimleri elle yapılan film, naif görsellerin üstün bir hikâye anlatımı ile bütünleştiği tadına doyulmaz bir seyirlik.
Kaguya, Japonya kadar eski bir ülkenin tüm bilgeliğine sahip bir efsane ama senaryosunun da yazımında katkıda bulunmuş olan Isao Takahata’nın elinde, her ebeveyne ders olacak mesajlar içeren ve feminizm ögelerine de yer veren bir masala dönüşüyor.
The Tale of Princess Kaguya, Hollywood’un göz kamaştıran animasyon tekniklerine sahip değil. Bilâkis, son derece naif ve basit çizimlere sahip. Ve işte tam da bu yüzden çok güzel. Filmin prodüksiyonunu üstlenen Studio Ghibli*, empresyonizm akımının hayat veren fonunu kullanırken, kara kalem ve sulu boya renklendirmeler ile ulaştığı minimalist mükemmellik, Japon kültürünün özünü yakalıyor.
Film hakkında söylenebilecek tek negatif yorum, iki saat onyedi dakikalık süresinin, izleyiciyi biraz zorlayabileceği… Kaguya, bir çocuk filmi değil ama süresine dayanacak çocuklar izleyebilir. Kaguya, iç sızlatan bir ‘büyük’ masalı.
İzlerken pek çok kez gözlerim doldu. Kapalı toplumlarda, olgunluk çağına gelen genç kızların karşılaştığı pek çok zorluğu, olabilecek en masum dilde anlatıyor. Kaguya, Heidi gibi başlayıp, Altın Kafesteki Bülbül gibi devam ediyor ve E.T gibi bitiyor.
Ve çok güzel…
İzleyince hak vereceksiniz.
*Animasyon dalında ‘master-piece’ diyebileceğimiz pek çok filmin prodüksiyonunu yapmış olan Studio Ghibli; animasyonun ustası Hayao Miyakazi ve Isao Takahata tarafından kurulmuştur. İkili, 40 yılı aşkın bir süredir birlikte çalışmaktadır.