25.08.2019

Arkadaşlarla İzlenebilecek En İyi 10 Film

Hiç izlediğiniz bir filmi aslında sizin için özel bir arkadaşınızla da izlemiş olmayı dilediniz mi? Ya da bir filmin her nedense kopmuş veya kendi kendine solmuş gitmiş bir dostluğu hatırlattığı oldu mu? Aşağıdaki filmler arkadaşlıkların gücünü ve belli arkadaşlarla takılmanın doğru veya yanlış etkilerini anlatıyor.

Başlıklar kronolojik olarak listelendi. İçlerindeki “en yeni” film on beş yaşında, ki bu arkadaşlıklar için de iyi bir sınav zira arkadaşlıklarla ilgili duygular zaman içinde değişebilir.

1. Breakfast Club (1985, John Hughes)

Huyu suyu birbirine benzeyen arkadaşlara sahip olmak sıkıcı olmaz mıydı?

Bu kesinlikle çığır açan filmde beş olası arkadaş lisenin sert gruplaşmalarını aşarak bir Cumartesi gününü zoraki bir şekilde okul kütüphanesinde geçirir.

Otuz yıldan da uzun bir süre önce yapılmış olan filmdeki farklı toplumsal tipolojiler hala güncelliğini koruyor. Sporcu, inek, sosyal, ucube ve de keş. Başrol oyuncularının muhteşem performanslarıyla harmanlanmış harika bir film müziği ve sonuç: Amerikan liselerinin sosyal yapısına dair hem eğlenceli hem de eleştirel bir bakış.

2. Princess Bride (1987, Rob Reiner)

Seyircilerin favorisi olan bu film çocuk filmlerinden yetişkin filmlerine bir geçiş niteliği taşıyor. Aynı adlı William Golding romanından uyarlanan film, her biri kendi kişisel adaletini arayan arkadaşlar tarafından yürütülen destansı bir macera hakkında. Arkadaşlar ülkeler arasında, vahşi denizlerde garip canavarlarla karşılaşırken birbirlerine destek oluyorlar. Andre’nin kılıcı, Wallace Shawn’ın beyni ve Mandy’nin kılıç ustalığıyla bir araya gelmiş yıldız sporcularla dolu bir takıma benziyorlar. Bütün engellerin üstesinden geliyorlar, hata yapıyorlar, şarkı söylüyorlar, içiyorlar, mutlu oluyorlar ve hatta birlikte ölüyorlar.

3. Goodfellas (1990, Martin Scorsese)

Filmdeki birçok soygun arkadaşlığının arasında, belki de en ilginci Nicholas Pileggi’nin kurgusal olmayan klasik Wiseguy’unda anlatıldığı gibi, çetenin muhbiri Henry Hill’in gerçek hikâyesi ve inanılmaz ihaneti.

Aile kutlamaları, birbirinin arkasını kollayan arkadaşlar ve aynı zamanda meditatif, şiddetli ve saf bir tiyatro. Kim spagetti sosu karıştırma sahnesini veya Joe Pesci’nin genç bir Michael Imperioli’yi yani Christopher Moltisanti’yi ayağından vurmasını ya da Ray Liotta’nın ve Lorraine Bracco’nun çılgın evliliğinin olduğu sahneleri unutabilir? Peki en iğrenç, en kötü arkadaşların sana sadık olduğu ve senin tarafında olduğu anlarda kimin tarafını tutabilirsin? Cevap bu filmde.


4. Point Break (1991, Kathryn Bigelow)

Sörfçü banka soyguncusu Patrick Swayze, gizli polis Keanu Reeves ile arkadaş olur. Bundan daha havalı bir arkadaşlık olabilir mi? Böyle bir gerçeğin yanında, Keanu’nun aslında pek oyunculuk yapmaması veya sörfçü / soyguncu kıyafetinin tuhaf olması ya da çatışmalar ve paraşütle atlama sahnelerinin saçma olması önemini yitiriyor. İnce işlenmiş, gerilimli ve özgün hayran kitlesini hak eden bir film.

5. Reservoir Dogs

Pulp Fiction ve Kill Bill’den önce, Tarantino yanlış giden bir banka soygunu hakkındaki bu başyapıtı çıkarmıştı. Hem de Madonna ve garsonlara verilecek bahşiş protokolü hakkında dönen diyaloglarla efsane mertebesine ulaşmış bir açılış sahnesi ile.

Polis tarafından yakalanırlarsa diye takma adlarını korumaları gerekli olduğu için aslında arkadaş olmaması gereken bu insanlar hep beraber korkunç bir deneyim geçirirler. Güvenilirlik, güvensizlik, aşırı tepki verme, yalan söyleme gibi sadece yakın arkadaşların ve sakin kafaların altından kalkabileceği durumlarda yabancılarla baş başa kalınca ne yapılır? En iyi replik ise: “Herkes panik olabilir, insanın doğasında var bu ama içinden paniklersin, gidip çevrendeki insanları vurmazsın.”