09.02.2022

“Bir Daha İzlemem” Dediğimiz Filmler

Hepimizin dönem dönem üzerinde döndüğü, tekrar tekrar izlediği filmler vardır. Özellikle hayatın farklı bölümlerinde -yaş olarak- bu tekrar izlemelerin kıymeti daha da artıyor. İlkinde yakalayamadıklarımız, büyümenin getirdiği olgunlukla tekrar izleme isteklerimiz… Bunlar izlemenin olmazsa olmazıdır. Peki şunu düşündük mü? Bazı filmler vardır ki asla ikinci kez izlemeyiz. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Beğenmediğimiz yahut çok fazla beğendiğimiz için bile yeniden izlemek istemeyebiliriz bazı filmleri. Bu iki temel ayrım daha da dallanıp budaklanabilir. İşte biz de bu dosyamızda “Bir daha izlemem” dediğimiz filmleri sıraladık, nedenlerimizi sorguladık.

Dosyamıza katkıda bulunan sevgili sinema dostlarımıza teşekkürlerimizi sunuyor, hazılarken keyif aldığımız dosyamızı sizin de aynı keyifle okumanızı diliyoruz.

Anıl YAĞCI

Benim yazacağım üç film de beğendiğim ancak çeşitli sebeplerden ikinci kez izlemeyi düşünmediğim filmler olacaktır.

The Best Offer (Giuseppe Tornatore, 2013) birçok yönüyle bir sürü incelemeye konu olabilecek nitelikte ve kalitede bir film ancak benim için kişisel bir trajedi niteliğine haiz. Her şeyin hatta aşkın bile taklit edilebildiği bu filmde; Virgil’in yaşadığı yıkımı bir daha seyretmeyi bünyem kaldır(a)mayabilir.

A Pure Formality (Giuseppe Tornatore, 1994) ise gerilim/gizem türünde şu ana kadar izlediğim en iyi filmlerden bir tanesidir. Yarattığı atmosferle beraber bir bilinmezliği çözerken kurduğu metaforlar ve filmin sonunda filmdeki detaylarla birlikte bir tahlile sirayet etmesi bu filmin en cezbedici noktalarından bir tanesidir. Yapbozların tamamlandığı anda yani filmi anladığım noktadaki hazzı ve yönetmene duyduğum hayranlığı kelimelere dökemem. O hazzın yanına, bu film özelinde, bir daha yaklaşamayacağım için, bir kez daha izlemeyi düşünmediğim filmlerden bir tanesi olarak repertuarımda duracaktır.

What About Bob? (Frank Oz, 1991) filmi izlediğim filmler içerisinde en çok güldüğüm filmdir sanırım. Filmde o kadar eğlenip kahkaha attım ki bu filmi izlememiş olup tekrar izlemeyi çok isterdim. “Baby step” anlayışını da kazandırmasının yanında ben bu filmden alacağım maksimum hazzı aldığım ve daha fazlasını alamayacağım için bir Bill Murray dokunuşu olan bu filmi de izlediğim o güne çiviliyorum.