22.05.2018

Beyaz Perdede Hizmetçiler ve Uşaklar

Genel olarak sınıfsal farklılıkları, burjuva yaşam tarzını ve ahlakını yeren filmlerde karşımıza çıkan; kurbanla celladın sürekli yer değiştirdiği öyküleriyle, dünya sinemasının birçok ünlü yönetmeninin filmografisinde yer eden karakterlerdir, uşaklar ve hizmetçiler. Komedi, korku, dram, kara-komedi, gerilim ve melodram gibi birçok farklı türden, hizmetçi ve uşakların hayatlarından kesitler sunan filmlerden bir seçki.

The Bitter Tears of Petra Von Kant (1972)

Karakter: Marlene (Irm Hermann)

Yönetmen: Rainer Werner Fassbinder

Alman Sineması’nın en büyük isimlerinden Fassbinder’ın en zor; ama en sanatsal, en güzel filmlerinden olan Petra von Kant’ın Acı Gözyaşları, ilişkilerdeki güç dengesinin nasıl değişebileceğini, kadın ruhunun karanlık köşelerini ve acımasızlığını, daha da ötesinde Proust’un da başyapıtında değindiği gibi; kaderin, artık sevmenin de sevilmenin de mümkün olmadığı çarkı bizim için çalıştırdığı o ânı, oldukça şiirsel bir dille görselleştirir.

Fırtınalı ve tutkulu evliliğini, şiddetli bir sonla noktalamış olan entelektüel ve güçlü kadın Petra Von Kant, O’nun kendisine aşık hizmetçisi Marlene ve Petra’nın saplantılı aşkı manken Karin arasındaki, tamamı kadınlardan oluşan bir aşk üçgeni, filmin temelini oluşturur. Petra’nın çantada keklik gördüğü, kendisine çaresizce aşık hizmetçisi Marlene’i her yönden aşağılayışı; ama kendisi de güçlü ve güzel bir kadın olmasına rağmen, manken Karin tarafından bir o kadar umursanmayışı, kendisini ruhsal bir felakete sürükleyecektir. Genelde tek mekanda geçen ve diyalog üzerine kurulu bu film, geçen yıllarda birçok sinefilin ve yönetmenin favorileri arasında yerini sağlamlaştırmıştır.

Le Journal d’une Femme de Chambre (1964)

Karakter: Céléstine (Jeanne Moreau)

Yönetmen: Luis Buñuel

Octave Mirbeau’nun sivri yeraltı klasiğinin (Jean Renoir tarafından da 1946’da) sinemaya aktarılmış versiyonu Bir Oda Hizmetçisinin Günlüğü, sinemada burjuva yaşamını yeren filmler içinde, en başarılı örneklerdendir. Hemen hemen tüm filmlerinde, burjuva ahlakını yerden yere vuran büyük usta Luis Bunuel, Claude Chabrol’le bu noktada kesişen tarzda filmlere imza atmış ve Michael Haneke gibi, günümüz ustalarını da etkilemiştir.

Zor koşullar altında büyümüş bir genç kadın olan Céléstine’in, hizmetçi olarak işe girdiği evde, bir arzu nesnesine dönüşmesini; etrafındaki her sosyal statüden erkeğin, kendisini elde etmek için çevirdiği türlü oyunlara, benzer oyunlarla karşılık verişini, yozlaşmasını ve bu kokuşmuş düzende var olmaya çalışma çabalarını izleriz.