21.03.2018

Aykırı Karakterlerin Vazgeçilmez Oyuncusu: Gary Oldman

İlk sinema filmi Sid and Nancy ile 1986’da kariyerine başlayan Gary Oldman, o günden beri başarılı çizgisini sürdürmeye devam ediyor. Canlandırdığı her rol ile hayranlarını memnun eden karakter oyuncumuzu doğum gününde en iyi beş performansı ile hatırlamaya ne dersiniz?

True Romance (1993)

Bir yan karakteri oynamasına rağmen Gary Oldman’ın en iyi performansını sergilediği, akla ilk gelecek filmi kesinlikle True Romance olur. Hem tip olarak, hem de psikopat bir karakteri canlandırma konusunda kendini aştığı ender performanslardan birini sergiler bu filmde Oldman. Uyuşturucu ticareti ve kadın pazarlama gibi pis işlerin başındaki Drexl Spivey rolünde izlediğimiz Oldman, uzun örgülü saçları, tek gözü görmeyen yaralı yüzü ve leopar desenli sabahlığı ile rolünü fazlasıyla inandırıcı kılar. Kendisini ikinci ve son kez izlediğimiz sahnede Clarence Worley karakteri ile karşılaştığı ve sanki sorgudaki polismiş edası ile avizeyi Clarence’in yüzüne tutarak söyledikleri tek kelime ile hafızalardan silinmeyecektir.

Leon: The Professional (1994)

Gary Oldman bu kez de kanun dışı işler yapan Stansfield adlı bir polistir. Açık renk takım elbiseleri, gayet düzgün tipi ve küçük bir kutunun içine özenle dizilmiş hapları ile takıntılı bir manyaktır bu filmde Oldman. Kadın ve çocuk dahil olmak üzere insanların ölmesi hatta kendisinin yaralanması bile umurunda değildir. Tek umurunda olan kıyafetinin temizliği olur. Zira her konuda temizliğin kusursuz olması gerektiğini düşünenlerdendir Stansfield. Öyle ki temizlik uğruna her şeyi göze alır.

Sid and Nancy (1986)

Punk Rock müziğinin babası sayılan Sex Pixtols grubunun bas gitaristi Sid Vicious’un kısa ama çalkantılı hayatını izleriz perdede. Müzik tarihinde Punk Rock müziğinin Romeo ve Juliet’i olarak anılacak olan Sid ve Nancy beraberliğinin başlamasından ölümlerine kadar olan süreci mercek altına alır film. Birkaç yıldan ibaret olan bu hayat hikâyesi, yer yer insanın içini kaldıran, kanını donduran sahnelere sahiptir. Bu hikâye bir varoluş değil yok oluş hikâyesidir. Sid, grubunun ‘No Future’ sloganını filmde sadece dile getirmek ile kalmaz, kendi ve aşkı için geleceksiz bir hayatın zeminini hazırlar. Uyuşturucu kullanır, kendini doğrar, dibe vurur, pisliğe batar, aşağılanır, dayak yer, ölür, öldürür… ‘Hızlı Yaşa Genç Öl’ sözünün bile ötesini gerçekleştirir Sid. On dokuz yaşında grubunu kurup ünlü olan kahramanımız yirmi bir yaşında aşırı dozdan hayatını kaybeder. Hayatın anlamsızlığı nedeniyle kendini yok eden tüm müzisyenlerinde babasıdır bu nedenle. İşte böyle damardan bir hikâyeyi mükemmel fizikî benzerlik ve birebir yaşayan oyunculuğu ile Gary Oldman canlandırır. Hatta Sid Vicious’un öldüğünü bilmesek kendini oynuyor dedirtecek kadar başarılı olmuştur Oldman.

Bram Stoker’s Drakula (1992)

Bram Stolker’in Drakula adlı romanın tamamen birebir uyarlamasıdır Bram Stolker’s Drakula ve bugüne kadar çekilmiş vampir filmlerinin en iyilerindendir. Tıpkı Romeo ve Juliet efsanesindeki gibi aşkını kaybeden Kont’un tanrıyı ve dini reddederek intikam alma hikâyesini anlatır film. Hem vampirliği hem aşkı, yer yerde erotizmi izleriz. Her anlamda tam bir klasik olan film barok dönemi de çok iyi yansıtır. Bir vampir hikâyesinde olan tüm klişeleri kullanır film, ama kendi özgünlüğünü teknik anlamda yaratır. Hiçbir bilgisayar efekti kabul etmeyen Coppola basit yöntemlerle ilginç efektler yaratır. Kont Drakula’nın kendinden bağımsız gölgesi ise hafızalardan çıkmayacak bir deneme olmuştur. Kont Drakula’nın gençlik ve yaşlılık hallerini canlandıran oyuncumuz Gary Oldman, bu rolün altından da başarı ile kalkmıştır. Doğal hali ile tam bir yakışıklı beyefendi, makyaj yapılmış hali ile de korkutucu bir vampir olmak ancak Oldman tarafından bu kadar kusursuz canlandırılabilirdi.

Tinker, Tailor, Soldier, Spy (2011)

Soğuk savaş döneminde İngiliz Gizli İstihbarat servisine sızdığı sanılan Rus ajanın bulunmaya çalışmasının hikâyesidir film. Muhteşem oyuncu kadrosu, İstanbul’da geçen sahneleri, Oscar adaylıkları ile vizyona girdiği yıl çok konuşulan yapımlardan biri olmuştur. Ancak sanıldığı gibi bir aksiyon değil yavaş ilerleyen akıl oyunları yaptıran durgun ve soğuk bir tarzı vardır filmin. Bu nedenle Köstebek adı ile Türkçeye çevrilen diğer filmlerde ki hareketleri bulamayan izleyiciyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Lakin hiç şaşmayacak bir gerçek varsa film ile ilgili o da Gary Oldman’ın başarılı oyunculuğudur. Belki de canlandırdığı en aklı başında karakter olan George Smiley, Oldman’ın filmografisine konulan artılardan biri olmuştur.