15.11.2025
The Brutalist: Soruyu Değiştirmek
Felsefeyi bilimden ayıran şey felsefenin sorulan soruya cevap vermekten imtina edebilmesidir, felsefe soruyu değiştirir. Soru değişse de önemli olan sorunun kendisi midir yoksa cevabı mıdır? The Brutalist ise bazı sorulara gebe bir film. Film bazı anlarda soruyu değiştiriyor. Bunun filmin bir başarısı mı yoksa acizliği mi olduğu konusunda farklı fikirler öne sürülebilir. Ancak bu noktada sorunun değiştiği tespitini yapmak gerekiyor. Filmin de felsefe disiplinine eş değer olmadığı tespitini yaptığımız gibi.
Film bir kargaşayla başlıyor, koşuşturan insanları görüyoruz. Dış sesle birlikte takip ediyoruz. Holokost döneminin ertesinde Amerika’ya gitmeye çalışan başkarakterin (Laszlo Toth) kargaşadan çıkıp ülkeye ayak basmasıyla birlikte filmin başlangıcı sonlanıyor. Burada mühim nokta bu sonlanmanın Özgürlük Heykeli’nin tepetaklak görüntüsüyle olması. Özgürlüğün simgesinin tepetaklak olması filmin özgürlük ile alakalı olduğu çıkarımında bulunmamızı sağlıyor ki filmin gövdesini oluşturacak hikâye de başlıyor.
Değişen Sorular ve Afallama
Neden mimarlık? Diye soruyor Harrison, Laszlo ise cevaben, hiçbir şey kendi kendini açıklamaz diyor. Bu noktada The Brutalist’in kendisini açıkladığını söylemek mümkün mü peki? Ya da başka türlü soracak olursam film derdini açıklıyor mu? Yoksa soruyu mu değiştiriyor? Aynı yurdumuza dönüşümüz özgürlüğümüzdür, eve gitmeliyiz, biz Yahudi değil miyiz, sorusunda olduğu gibi. Bir anda filmin sorusu “Yahudilerin ezilmişliği” ekseninde oluyor. Film ilk yarısında bambaşka bir şey vadetmişken ikinci yarısında kendisini Siyonizm propagandasına kaptırıyor ve akabinde afallıyor, seyirciyi de afallatıyor.
Film boyunca gördüğümüz kapitalizmin gücü, ona (Harrison’a) para deme, söylemiyle vücut buluyor. Her şeyin kolaylaştığı, işlerin yolunda gittiği bu düzen ise işle ilgili kazayla bir anda yerle bir oluyor. Kazanın müsebbihi olmasa da Laszlo işinden ve projesinden geri kalıyor. Ardından Laszlo’nun yeğeninin yeni kurulan İsrail’e gitmek istemesiyle ezilmiş Yahudiler propagandası başlıyor. Önce yeğeni sonrasında Toth’lar bunu yapıyor. Biz istenmiyoruz, hiçiz hatta hiçten beteriz söylemlerini görüyoruz. Halbuki film başlangıcında bundan fazlasını vadediyordu. Özgürlüğün simgesinin tepetaklak olmasıyla Yahudilerin tarihsel olarak ezilmişliği arasındaki korelasyonu kurabilmiş değilim.
Filmde bir sahne var ki filmin seyirciyi afallatması burada başlıyor. İtalya’da geçen bu sahne bir metafor aslında. Film boyunca yaşanan bir durumun vücut bulmuş hali ancak şöyle bir durum var ki seyircinin bu sahneye hazır olduğunu düşünmüyorum. Film, Harrison karakterini bu şekilde konumlandırmıyor, sürekli Laszlo’yu öven ve hakkını vermek isteyen, kitap okuyan, annesine iyi bakan bir adam portresi çizilirken birden onun farklı bir profile geçmesi çok beklenmedik oluyor. Filmdeki “Bize yapılan kötülük yalnızca fiziksel bedenlerimize yapıldı.” söylemi bu sahne üzerinde durup bir düşünmeyi gerektiriyor. En başından beri kapitalist düzenin özneleri tarafından istismara uğrayan Laszlo’nun bu istismarın fiili olarak tecavüz boyutunu da yaşamasını karakterin gözümüzde iyice mağdur konumunda kalmasının istenmesi olarak değerlendiriyorum. Filmin sonundaki yeğeninin konuşmasında Laszlo için yaptığı mekânı ve zamanı aşan tanımlamasıyla da final taçlanıyor.
Tepetaklak Olan Nedir?
Peki gerçekten özgürlüğün simgesi olan anıtın tepetaklak olmasını mı anlatıyor film? Laszlo bunu başardı mı? Kim kazandı, kim kaybetti? Laszlo zamanı ve mekânı nasıl aştı? Başta sorduğum önemli olan soru mudur cevap mıdır sorusuna filmin bir cevabı var, kapanışta önemli olan yolculuk değil, varış noktasıdır deniyor. Bir bakıma cevaplar sorulardan önemlidir deniliyor. The Brutalist sorduğumuz sorulara yanıt alamadığımız soruların değiştirildiği bir Siyonizm övgüsünden öteye gidemiyor. Karakterlerin inşasını da filmin iyi yapamadığı aşikâr. Mağdur konumundaki Laszlo hırstan deliriyor, işçiyi tekmeliyor ve kovuyor; Laszlo’ya hayranlık duyan zengin bir iş adamı ona tecavüz ediyor. Tecavüz sahnesi olmasa da zaten en başından beri Laszlo sömürülüyor ve istismar ediliyordu. Bunun perçinlenmesine gerek var mıydı? Belki de filmin soruları değil de bu sahneyi değiştirmesi gerekiyordu.


