13.09.2025
Weapons: Bir Müptelalık Biyografisi
Yazı spoiler içerir.
Weapons (2025) son yıllarda sıkça duyduğumuz ve içinde Heredity, The Witch, Midsommar gibi filmlerin bulunduğu “Elevated Horror” akımının şimdilik son temsilcisi.
“Elevated Horror” tabiri, seyirciyi sadece korkutmayı amaçlamayan, sembolik anlatımlarla örülü “sanatsal” bir anlatıyı benimsemiş ve türdaşlarından daha derinlikli bir yapı kurmayı hedefleyen korku filmleri için kullanılıyor.
Filmin yönetmeni Cregger, Weapons öncesi ilk filmi Barbarian ile şahane bir başlangıç yapmış ancak hem izleyicileri hem de eleştirmenleri ikiye bölmüştü.
Bunun en büyük sebebi, filmin klasik bir korku – gerilim filmi olarak başlaması ancak daha sonra absürt bir anlatıya meyledişiydi.
Bu riskli hamle benim de dahil olduğum bir kesimi yönetmenin gelecek projeleri için meraklandırırken diğer bir kesimi ise hayal kırıklığına uğratmıştı.
Weapons bu konuda biraz daha muhafazakar davranmış. Yönetmenin mizahi yönü tıpkı Barbarian‘da olduğu gibi finale doğru kendini göstermesine rağmen, bu kez dozaj daha iyi ayarlanmış. Böylelikle film çok daha geniş bir kitleyi kucaklayıp yılın en büyük sinema olaylarından biri olmayı başardı.
Yarı Otobiyografik Düşler
Weapons, yurt dışında özellikle Archer’ın bir sekansta gökyüzünde otomatik “silah” görmesi, çocukların “kaybı”, toplu yas tutma ve süreci anlamlandırmaya çalışan ebeveynlerin varlığı ile okul saldırılarının bir alegorisi olduğu izlenimini uyandırdı.
Cregger bu okumayı reddederken, filmin yarı otobiyografik olduğunu ve bağımlılığı anlattığını ifade ediyor.
Zira yönetmen dört yıl evvel beraber skeç programı yaptığı eski dostunu bir kaza sonucunda kaybetmiş. Yapılan analizde arkadaşının kanında alkol tespit edilmiş.
Cregger’in alkolle ve bağımlılıkla ilgili yaşadığı ilk travma bu değil.
Ailesinin de alkolik olması sebebiyle tıpkı filmdeki Alex gibi zorlu bir çocukluk geçirmiş. Daha sonra kendisi de alkolizmden muzdarip olup daha sonra iyileşmiş.
Belki de bu yüzden filmin açılış kartında “O” harfinin içindeki ters üçgen, Alcoholics Anonymous (İsimsiz Alkolikler) amblemi ile birebir örtüşüyor.
Sınırlar
Bağımlılık ana temasına geçmeden evvel sınırlara değinmek gerekir. Zira Weapons, sınırları ve sınırların aşılmasının yarattığı sorunları da konu ediniyor.
Justine ve Paul’ü ilk kez barda bir arada görüyoruz. Paul geçmişlerinden ötürü Justine’e sarılıp sarılmamak arasında kararsız kalıyor ancak Justine Paul’ün çizmeye çalıştığı sınırı aşıp ona uzun uzun sarılıyor. Daha sonra barda da ısrarcı olarak sınırı aşıp Paul’ün içki içmesine sebep oluyor. Paul’ün buna müsaade etmesi sonrası zaten pek yolunda olmayan hayatı iyice tepetaklak oluyor.
Paul de tıpkı Archer’ın oğlunun Alex’e yaptığını tekrar ediyor. Müptela James karakterini zorbalıyor. Ne kadar zorbalarsa, görev sınırlarını aşarsa o kadar dibe batıyor.
Parmağına batan iğneye kızıyor ancak daha sonra yetki sınırlarını aşıp James’e intikam duygusuyla yaklaştığı zaman yüzüne sayısız iğne yiyor.
Yani tıpkı bir bağımlı gibi dozaj sürekli artıyor. Bunun sonucunda bir eşiği daha aşıp nefes alacağı son yer olacak olan Alex’in evine tek başına giriyor.
Alex ise cadı ona çizgiyi geçmemesini söylemesine rağmen kelimenin tam anlamıyla o sınırı geçiyor ve ailesi ona saldırmaya başlıyor. Ancak diğerlerinden farklı olarak buradaki sınırı aşma, bir nevi duruma isyan niteliği taşıyor.
Film boyunca sessiz sakin olan Alex ilk defa bir söyleneni yapmayıp o çizgiyi aşmasının ödülünü nihayet özgür kalarak alıyor.
Bu özgürlük sadece cadının ölmesiyle gelen bir özgürlük değil.
Artık bağımlı ailesine bakmak zorunda kalmadığı, başka bir aileyle yaşadığı farklı bir geleceğe adım atıyor.
Cregger’in ailesine karşı kendini sorumlu hissedip ebeveyn rolüne büründüğü dönemden kalan travmasıyla kaleme aldığı bu kısım filmin en can alıcı noktalarından biri.
Filmde Alex’in ailesine başka bir yerde bakılırken, Alex üstlendiği ebeveyn sorumluluklarından sıyrılıp özgürleşiyor ve yeniden çocuk oluyor.

Manipülasyon
Weapons‘da çocuklar yeteri kadar aranmıyor, aileler yeteri kadar yas tutmuyor gibi geliyor. Bunun ana sebebi aslında cadının zihinleri manipüle etmesi. Bu durumun en önemli kanıtı birçok kişinin rüyasına kendisi olarak girmesi. Ancak böyle bir gücünün olduğuna dair başka kanıtlar da mevcut.
Örneğin, Cadı eve gelmeden evvel Alex’in ailesi onunla ilgili çelişkili ifadeler kullanıyorlar. İkisi de onu tam tanımıyor ama eve alıyorlar.
Aile daha evvel onu on beş yıldır görmediklerini söylerken cadı çocuğa “seni en son bebekken gördüm” diyor.
Belki de bu çelişkiler, uyuşturucu herhangi bir maddenin tıpkı bir parazit gibi zihni ele geçirmesi, unutkanlık ve umursamazlık yaratmasını da temsil ediyor olabilir.
İşte tam da bu noktada parazit alegorisi ile bağımlılık teması devreye giriyor.
Ben Sana Mecburum Bilemezsin
Polis Paul eski bir alkolik, bir bağımlı.
Tüm bu olayların merkezine düşmesini sağlayan eylem, Justine’in ısrarlarına dayanamayıp içki teklifini kabul etmesi. Bu yüzden sona giden yol nasıl “boğazından” geçtiyse filmin sonunda da yine Justine tarafından önce boğazından vuruluyor.
Justine, Paul’ü baştan çıkarıp hem içki içiriyor hem de sevgilisini aldatmasına neden oluyor.
Paul’ün sevgilisi, Justine’i tam da içki dükkanında yakalıyor ve üzerine içki döküyor. Bağımlı olduğu madde kullanılarak toplum içinde aşağılanmak suretiyle cezalandırılıyor.
Bu yüzleşmenin, Justine’in cadının etkisi altında olmayan biriyle yaşadığı tek fiziksel yüzleşme olduğunu da hatırlamak gerekiyor.
Archer her ne kadar ona kızgın olsa da arabasına “cadı” yazmakla yetiniyor. Fiziki olarak saldırmıyor.
Justine “Bana saldıracak mısın?” diye sorduğunda büyük bir şaşkınlıkla “Tabii ki hayır” diyor. Saldırması için cadının (alkolizm) etkisine girmesi gerekiyor.
Nitekim filmin ana teması da bu.
Cadı aslında insanların arasına girip onları bir anda değiştiren yabancı bir “varlık”. Bağımlılık alegorisi olarak tasarlanmış bu varlık, insanlara bulaşan ve onlardan beslenen bir “parazit”. Bu yüzden, gerek sınıf tahtasına yazılmış yazıda gerek televizyonda gösterilen bir belgeselde gerekse ders anlatımında bir çok kez parazit ögesiyle karşılaşıyoruz.
Parazit’in, Cadı’nın, alkolün ele geçirdiği Alex’in ebeveynlerinin, aile içindeki rolleri değişiyor.
Bir zamanlar çocuk olan Alex, artık anne babasını besleyen ve hayatta kalmalarından sorumlu bir ebeveyn haline geliyor.
Benzer bir ebeveynliği kendisini zorbalayan Archer’ın oğlu da dahil olmak üzere bütün çocuklara yapıyor. Ta ki çocuklar bağımlılıklarını yaratan cadıyı ortadan kaldırıp bağımsızlıklarını kazanana kadar.
İşin ironik tarafı cadı karakteri de bağımlılıktan azade değil.
O da bütün bunları ölümden kurtulmak ve genç kalmak için yapıyor. Ancak ölümünü, peşinden koştuğu, muhtaç ve bağımlı olduğu “gençlik” elinden oluyor.
Yarattığı silahlar dönüp kendisini vuruyor.



