24.08.2022

Yerel ve Avrupai Film Modeli Arasında: Çağan Irmak

Yerel ve Avrupai Film Modeli Arasında: Çağan Irmak

Halil İbrahim SAĞLAM

Türk sinemasının popülist tarafında yer alan başarılı sinemacı Çağan Irmak. Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Reha Erdem, Semih Kaplanoğlu, Derviş Zaim gibi “arthouse” sinema yapan yönetmenlerin karşısında gişe / popülist odaklı sinemanın en bilinen temsili örneklerine imza atan Irmak, gerek festivaller, gerek önemli sinema mecraları tarafından kuşkuyla bakılan bir yönetmen haline geldi. Kuşkusuz bunun en büyük sebebi, genel kitleye hitap eden, ağlatmaya yönelik bir sinema anlayışının, dünyanın her yerinde olduğu gibi sanatsal niteliklerinin sorgulanması ve “popcorn sineması” adı altında etiketlenmesiydi. Bu yüzden herhangi bir Çağan Irmak filmi vizyona girdiğinde, popüler sinema aşığı genel izleyici kitlesi heyecanla sinemaya gitmeye, bizler gibi sinema eleştirmenleri ise “öhöm, öhöm” moduna geçip baştan kaşlarımızı çatarak izlemeye başladık hep.

Çağan Irmak, ülkemizde son 10 yılda arthouse ve popüler sinema arasındaki derin çizginin popüler tarafında yer alıp adeta tek başına genel izleyici karşısında bir ikon haline gelmiştir. “Hadi, Çağan Irmak filmine gidelim ağlayalım”, “Duygusaldır, güzeldir”, “Çağan Irmak yaptıysa iyidir” cümleleri hemen hemen çoğu kişinin dillerine pelesenk olmuştur. Fakat Çağan Irmak sineması aslında kendi içerisinde “yerel” ve “Avrupai” olarak konumlandırılacak kadar net şekilde ikiye ayrılmaktadır. Gişeye oynayan çok popülist ve formüllü ağlak dramlara da imza atmıştır, gişe yapamayacağını, zarar edeceğini bile bile kendi istediği sinemayı da yapmıştır. Bu yüzden yoldan geçen herhangi bir popüler sinema izleyicisine “En sevdiğiniz 3 Çağan Irmak filmi nedir?” sorusunu yönlendirseniz, alacağınız cevap muhtemelen “Babam ve Oğlum, Issız Adam ve Dedemin İnsanları” olacak iken; aynı soruyu daha arthouse bir kitleye sorduğunuzda “Mustafa Hakkında Her Şey, Ulak ve Karanlıktakiler” cevabını almanız olasıdır. Bu ikilem ve Çağan Irmak sinemasının bugüne kadar nasıl bir yol izlediğini ilk filmi “Bana Şans Dile”den (2001), son filmi “Unutursam Fısılda”ya (2014) kadar olan süreç içerisinde daha yakından gözlemleyelim.