13.04.2017

İFF Günlük – 8

Une Vie / Bir Yaşam

Festivalin “Dünya Festivallerinden” bölümünde gösterilen Une Vie (Bir Yaşam) Fransız yazar Guy de Maupassant’ın 1883 yılında kaleme aldığı aynı adlı romanından uyarlama. Romantik hayallerle başlayan evliliği aldatılmayla süren ve ilkini affetse de değişmeyen bir yaşam stili haline gelen “aldatılma” haline dönen evliliği, mutsuzluğu, yıkılan hayalleri ve bunların içinde büyütmeye çalıştığı oğluyla bir kadın: Jeanne. Bir dönem filminde ve klasik dönem bir roman uyarlamasında ne ararsanız bulabileceğiniz Bir Yaşam, festivalin ilgiye değer filmlerinden biri.

Seçil TOPRAK

Afterlov / Aşktan Sonra

Bir ilişkinin analizini kendine has bir yöntemle ele almak isteyen film, çekim teknikleri ve anlatım açısından kuralların dışında kalmayı yeğliyor. Bu nedenle de daha çok kendi çapında eğlenen bir sunucunun yaptığı televizyon programına benziyor. Filmi yaparken yönetmenin kafasının karışık olduğu apaçık belli. Bunu verdiği demeçlerden de anlayabiliyoruz. Yaptığım her şey sanat oluyor derken aslında şekilsiz bir ucube yaratarak bunu aklamaya çalışıyor izlenimi akıllarda kalıyor.

Haktan Kaan İÇEL

Al Ma’ wal Khodra wal Wajh al Hassan / Kır Düğünü

Mısır’dan çıkan bu romantik komedi, aileler arası bir taşlama olarak düşünülebilir. Ağdalı dramatik yapısı ve kendi kültürünü tanıtmak adına yapay duruma düşen film ne yazık ki televizyon dizisi görüntüsünden kendini kurtaramıyor. Oyunculukların abartılı vurgulanması filmin inandırıcılığına dem vuruyor. Festivalin antidepresan bölümünde olmasına rağmen seyirciyi depresyona sokuyor.

Haktan Kaan İÇEL

Scarred Hearts / Yaralı Kalpler

Aferim! filmiyle izleyicinin gönlünü kazanan yönetmen yeni filmiyle birlikte yine turnayı gözünden vuruyor. Hasta psikolojisi ve çaresizliğin hakim olduğu bir tedavi merkezinde hastalar arası etkileşime tanıklık ettiğimiz yapım, akıcılığı sayesinde keyifli bir seyre dönüşüyor. Ancak filmde kullanılan tekniğe göre kesmeler yerine siyah arka plan üzerine sözler kullanılmış. Bu durum sessiz dönem filmlerini hatırlatsa da izleniş açısından bir fren görevi görmüş. Filmdeki çeşitli göndermeler ile festivalin en iyi işlerinden biri olarak göze çarpıyor.

Haktan Kaan İÇEL

Home / Ev

Şiddete meyilli sorunlu gençlerin yaşayışları ve uğraşlarına odaklanan film, hikâyesinin merkezine dört karakterini yerleştiriyor. Cinsel yaşamları, boş zamanlarını nasıl değerlendirdikleri, okul hayatları ve evde geçirdikleri gerilim anları filmin karelerine yansıyor. Film bu gençlerin sorunlu olmasını aileden gelen köklere bağlıyor. Psikolojik şiddetin ve mahalle baskısının sonuçlarını ve yarattığı canavarlaşan topluma odaklanarak toplum eleştirisi yapıyor.

Haktan Kaan İÇEL

Hounds of Love / Av Köpekleri

Avustralya’daki 80’li yıllardaki insan kaçırma olaylarına odaklanan yapım, psikolojisi bozuk insanların şiddet eylemlerine yönelim amaçlarına göz atıyor. Ancak bu tezinin altını dolduramadığından klişelerin esiri oluyor. Katillerin kurbanlarını öldürmemek için uğraş verdikleri komik bir seyre dönüşüyor. Basit hikâyesini zenginleştirmek adına bir çaba içine girmeyen film vasatlık seviyesinin üzerine çıkmayı amaçlamıyor. Filmin adı da filmle uyumsuz kullanılmış.

Haktan Kaan İÇEL

Teströl és lélekröl /Beden ve Ruh

Bir film hem dişlerinizi sıkıp, ekrana bakamayacağınız kadar sert hem de içinizin yağlarını eritecek denli pamuk şeker tadında naif olabilir mi? Olurmuş. Zira Macar yönetmen Ildiko Enyedi harikası, Berlin Film Festivali’nden Altın Ayı’yı kazanan Beden ve Ruh, tüm varlığıyla tam da böyle bir film. Hikâyesinin çoğunun bir mezbahada geçmesinden dolayı hayvan türüne yapılan katliama tüm çıplaklığıyla şahit oluyoruz. Lakin aynı zamanda burada çalışan iki insanın tarifi mümkünsüz aşkına da aynı çıplaklıkla şahit oluyoruz. Zira kahramanlarımızın gördükleri rüyalar bile her daim bizimle birlikte. Zaten filmin en dingin, en baş döndürücü sahneleri de rüyalar oluyor. Absürd komedinin sularından ayrılmayan ama yer yer tam bir melodramın klişeliğine de sığınan, yüzümüzde gülücük ile hüznü, kahkaha ile göz yaşını bir arada harmanlayan bir başyapıt Beden ve Ruh. Yılın tartışmasız en en iyilerinden.

Tuba BÜDÜŞ

O da Beni Seviyor

Gül Dirican’ın, Doğusunda Dut Ağacı adlı öyküsünden perdeye uyarlanan O da Beni Seviyor, bu yıl festivalden onur ödülü alan Barış Pirhasan’ın 2001 yapımı filmi. Pirhasan’ın ülke sinemasında eşine az rastlanan bir büyüme hikâyesine imza attığı bu film, tamamı Malatya’nın Arguvan ilçesinin bir köyünde geçiyor. Oldukça başarılı oyuncuları bünyesinde toplamasının yanı sıra başkarakter Esma’ya Hayat veren Ece Ekşi’nin ilk oyunculuk tecrübesi de oldukça başarılı. Esma’nın küçük ve başına buyruk bir kız çocuğu olarak geldiği köyde geçirdiği bir yaz tatilinin sonunda büyümesi oldukça etkili bir şekilde perdeye yansıyor. Esma’nın büyümesi, asla onun karakterinden, inatçı, asi kimliğinden bir şey kaybetmeden gerçekleşiyor. Filmin yaptığı en takdir edilesi hamle de bu oluyor sanırım.

Birçok sahnesinde kamera kullanımından, başarılı oyunculuklarından ve ustalıklı yönetimi sayesinde adeta bir kurmaca değil de gerçeğin tam da içindeymişsin hissi veren O da Beni Seviyor, zamanında tanışamayanlar için güzel bir fırsat.

Tuba BÜDÜŞ

Dogville

Lars Von Trier’in yine seyircilerin algılarını alt üst eden, bilinen tüm sinema kodlarına sırtını dönen filmi Dogville, festival sayesinde bir kez daha perdede arz-ı endam etti. Trier, filmografisinin bu en ayrıksı filminde sinema nedir sorusuna verilecek yanıtların hepsini geçersiz kılmıştır adeta. Bir tiyatro sahnesinde, dokuz sahneden oluşan oyun mu yoksa aykırı bir mekân kullanımı ile hayat bulan epizotik, üst sesle sunulan bir film mi izliyoruz cevap vermek epey zor. Epik tiyatronun esintilerini taşıyan, Brehtyen estetiğe bürünmüş bu başyapıt, sadece biçim olarak değil hikâyesi, karakter yaratımı, oyunculukları ile kusursuz bir çizgide ilerliyor. Trier’in sade bir stüdyo tasarımının içerisinde kurduğu müthiş hikâyesi ile bir Amerika alegorisini bizlere sunduğu Dogville’nin oldukça sarsıcı ve kan dondurucu olduğunu sanırım söylemeye gerek yok. Üstelik seyircinin filme yabancılaşması için yapılabilecek tüm hamleleri kullanmasına rağmen, başkarakter ile kurduğumuz katharsis sizi bile şaşırtacak.

Tuba BÜDÜŞ