22.02.2018
17. !f Bağımsız Filmler Festivali Günlükleri – 7
Lady Bird
2006 yılından beri oyunculuk yapan Greta Gerwig, 2012 yapımı, Noah Baumbach’ın yönettiği, senaryosunu ise birlikte kaleme aldıkları Frances Ha’daki baş döndüren performansıyla birçoğumuzun radarına girmiş hatta bazılarımızın aklını başından almıştı. Bu kendine has tarzı ile kalpleri kazanan Gerwig, 2008 yılında Joe Swanberg ile beraber yönetmen koltuğuna geçmesini saymazsak ilk yönetmenliği ile yeteneğinin bir sınırı olmadığını ispatladı aslında. Gerwig oyunculukta da senaristlikte de yönetmenlikte de oldukça güçlü bir yeteneğe sahip. Açıkçası bunların hiçbirinin birbirinden ayrılması mümkün değil. Kamera önünde sergilediği performans ile perdede nasıl döktürüyorsa kamera arkasında da o kadar incelikli bir göze, ustalıklı bir üsluba sahip.
Tıpkı Frances Ha’da kaleme aldığı büyüme hikâyesine devam eden Gerwig bu kez bizleri, Sacremento’ya alt sınıf bir ailenin genç kızı Lady Brid’ün kritik dönemlerine götürüyor. Babası işsiz kalmış, annesi ise var gücüyle çalışarak ailesini ayakta tutmaya çalışan, biraz da kuralcıdır. Üvey kardeşi ise birçok noktada Lady Bird’ün hayalini kurduğu hayatın tersine bir gidişatı benimsemiş biridir. Yaşadığı çevre ya da sahip olduğu ailenin çizdiği rotadan farklı bir yola sapmayı kafaya koymuş olan Lady Bird, tıpkı kendisine verilen ismi reddedip farklı bir isim ile anılmayı başardığı gibi idealleri konusunda da başarılı olabilecek midir? Elbette bunun cevabı filmin kendisinde saklı. Ama şu kadarını söylemem gerekir ki bu zorlu etapta Lady Bird’ün sağlam bir hikâye ve sıcacık bir esinti taşıdığını inkâr etmek pek mümkün değil. Gerwig, hem en iyi film hem yönetmen, kadın oyuncu, yardımcı kadın oyuncu ve özgün senaryo dallarında Oscar’a adaylık kazanan filmiyle ne kadar gurur duysa az kalır.
Tuba BÜDÜŞ
Les affamés
Robin Aubert’in filmi Les affamés, son yıllarda izlediğimiz en iyi zombi filmlerinden biri bana kalırsa. Zira kurduğu yapıyla hem gerip hem duygusallaştıran hem de keyifli zaman geçirten bir film. Les affamés, ne salgının ne zaman ve neden başladığına ne de son bulup bulmadığına bizleri ortak ediyor. Uzun zamandır var olan salgının herhangi bir döneminde hayatta kalmaya çalışan bir grup insanın birkaç günlük çabasına tanık ediyor bizleri. Kadın karakterlerin çoğunlukta ve oldukça güçlü bir profil çizdikleri filmde silahın patlamasının yerini akordiyon sesine bırakması ve umudu yok saymaması da çok etkileyici bir hamle. Üstelik sadece bunlarla da sınırlı kalmıyor film: Ard arda sadece kana bulanıp ölümlerden ölüm beğenmeyip aynı zamanda bir annenin hissettiklerine, çocuğun ürkmüşlüğüne, duygusal yakınlaşmaların titreşimine ve daha birçok şeye de şahit olmuş oluyoruz filmi izlerken. Koşturan omuz kamerasının peşinden sürüklenirken kamera camına bulanan kanın etkisinden çıkamamak da mümkün tabii. Zombi filmi sevenlerin, sevmeyenlerin ya da tür ile hiç tanışmayanların, kısacası herkesin bir şeyler bulabileceği Les affamés kaçmamalı.
Tuba BÜDÜŞ
How to Talk to Girls at Parties
1970’lerde İngiltere’den doğarak tüm dünyaya yayılan punk kültürü How to Talk to Girls at Parties’in adeta tüm zerresine nüfus etmekte. Müziklerinden giyimine, edebiyatından aşklarına kadar punk kültürüne doyuluyor. Tam da punk müziğin doğduğu süreçte İngiltere’deki bir grup gencin dünyasına bizi götüren film, bu gençlerin karşısına bilinmeyen bir yerden gelmiş bir topluluğu çıkarıyor. Ve iki sıradışı gruptan iki gencin birbirlerine olan aşkları ve dünyayı algılayışları ise filmin en müstesna anlarına ev sahipliği yapıyor. Elle Fanning’in her rolün altından kalkan muhteşem oyunculuğuyla Nicole Kidman’ın sınırlarını zorlayıp da her defasında başarıya ulaşan yeteneği yine filmin en büyük artıları. Üstelik Kidman’ın ilerlemiş yaşına rağmen punk kültürüne gönül veren, feminist damarıyla ön planda duran bir karaktere hayat vermesi de mutlu eden detaylardan.
Her ne kadar sonradan çok popüler olup bir modaya dönüşecek olsa da henüz punk’ın alternatif bir alt kültür olduğu yıllara bizleri götürerek keyifli dakikalar yaratan How to Talk to Girls at Parties asla pişman etmeyeceklerden.