18.07.2019

Ahlat Ağacı Kamera Arkası Belgeseli

Yazının bu bilgilendirici kısmından sonra şimdi de belgeselin bölümlerine geçebiliriz.

Bölüm 1:

Belgeselin ilk bölümünde büyük çoğunlukla filmin dış çekimlerinin olduğu sahneler bulunuyor. Filmde oldukça önemli bir yere sahip olan bu sahneler en ince teknik detayına kadar sinemaseverlerin beğenisine sunuluyor. Filmi izlerken sadece son hali ile karşılaştığımız bu bölümlerin kamera arkası sürecini görmemizle beraber bir kez daha hakkıyla çekilen bir filmin ne türlü zorlu süreçlerden geçtiğini, onlarca ve belki de yüzlerce tekrarlardan oluştuğunu gösteriyor bizlere.

Bu bölüm boyunca Sinan’ın çeşme başında Hatice ile konuşması, göl kıyısında Ali Rıza ile gelişen diyaloğu ve kavgası, Sinan’ın dedesi ve ninesi ile olan diyaloğu, Sinan’ın babası ile ağacın altında olan diyaloğu ve filmde belki de en yoğun diyalog kısmının olduğu imamlar sahnesi belgeselin ilk bölümünde yer alıyor. Saymış olduğum bu sahnelerin yanı sıra çekimler sırasında ekipteki isimlerin birbirleri ile olan etkileşimleri ve özellikle de Doğu Demirkol’un komik kişiliği ve yaptığı şakalar izleyenleri bir hayli gülümsetiyor.

Bölüm 2:

Belgeselin ikinci bölümüne geldiğimizde ise büyük çoğunlukla iç çekimlerle Sinan karakterinin özellikle anne ve babası ile olan diyaloglarının olduğu sahneler bulunuyor. Belgeselin bu bölümünde ayrıca Sinan’ın sınava giderken otobüse bindiği terminalde babası ile olan diyaloğu, çay bahçesinde piyangocu Nevzat ile arasındaki diyalog, kitap bastırmak için yardım istediği belediye başkanı ile olan diyalog sahnesi ve babası ile ganyan bayiindeki diyaloğu yer alıyor. Bu bölüm özelinde yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın ev içinde aile bireylerinin birbirleriyle olan diyaloglarının çekimlerinde son derece titiz çalıştığını ve her saniyeyi büyük bir ustalıkla yönettiği rahatlıkla gözlemlenebiliyor.

Yönetmenin Sinan ve annesinin karşılıklı diyaloglarında anne karakterini canlandıran Bennu Yıldırımlar ile arasındaki yoğun etkileşimli süreç de belgesel boyunca yer yer komik yer yerse belgeseli izleyen seyirciyi dahi stresin altına iten bir atmosfer oluşturuyor. Yönetmenin Bennu Yıldırımlar üzerinde oluşturduğu inanılmaz mükemmeliyetçi olma baskısı filmdeki diyalogların neden bu derece başarılı olduğunu da rahatlıkla kanıtlıyor. Bennu Yıldırımlar’ın bir sahnede ezberi sürekli karıştırmasından dolayı Nuri Bilge Ceylan’ın ezberi kartona yazdırıp öyle çektirmesi ve yine aynı sahnede karakterin konuşurken elinde tuttuğu ve onunla oynadığı önemsiz gibi görünen çamaşırın bir anda çok büyük bir sorun haline gelmesi de bu bölüm özelinde en komik anların oluşmasını sağlıyor. Yönetmenin ayrıca tek bir sahneyi farklı farklı birçok açıdan çekmek istemesi de oyuncuları zorlayan faktörlerden biri olarak göze çarpıyor.

Bölüm 3:

Belgeselin son bölümünde ise imamlar sahnesi ile beraber filmdeki en önemli sahneden biri olan yazar sahnesine kavuşuyoruz ve neredeyse bir saate yakın süren çekimler belgeselin neredeyse yarısını kaplıyor. Bu bölümde yazar sahnesinin yanı sıra Sinan’ın kitabını bastırmak için yardım istediği şantiyedeki adam ile olan diyaloğu, kitaplarını satması için anlaştığı kitapçının sahibi ile olan diyaloğu ve Sinan’ın askerden döndükten sonra babasının tek başına yaşadığı kulübedeki diyalog yer almakta. Bu bölümü yazar sahnesi ile beraber en özel kılan bir başka detay ise filmde yer almayan ve montajı dahi bitmiş tam tamına dört sahnenin kamera arkasının yer alması.

Büyük ihtimalle belgeselin son bölümü dışında hiçbir yerde bulamayacağımız bu dört sahne “Acaba filmden atılan veya kesilen sahneler var mı?” diye merak eden sinemaseverler için oldukça büyük bir zenginlik olarak kendine yer buluyor. Filmde yer almayan bu sahnelerden kısaca bahsedecek olursak Sinan’ın dedesinin, oğlu İdris (yani Sinan’ın babası) ile filmin son sahnelerinde kulübenin önündeki geçen sahnesi, Sinan’ın küçüklüğünde babası ile okulda geçen sahnesi, askerlik dönüşünde Sinan’ı yolda çevirip kimliğini soran polis memuru ile olan gerilimli denebilecek diyaloğu ve son olarak da Sinan’ın askerden döndükten sonra piyangocu Nevzat ile olan bir başka diyaloğu yer alıyor.

Sonuç Olarak

Üç gün boyunca gösterimlere katılan ve büyük bir heyecanla belgeseli izlemiş biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki vereceğiniz paranın hakkını her dakikasıyla çıkarmayı başaran dolu dolu bir belgesel olmuş ve özellikle Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde okuyan öğrenciler için adeta başucu belgeseli niteliğinde olduğunu üstüne basa basa söyleyebilirim.

Ülkemiz sineması açısından böylesine değerli bir filmin kamera arkası sahnelerini izlemek yönetmenin sinemasına her yönüyle ilgi duyan sinemaseverler adına büyük bir değer atfediyor. Filmdeki sahnelerin çok büyük çoğunluğunun ve filmde yer almayan sahnelerin çekimlerine ait her türlü ayrıntının adeta birer ders niteliğinde yer aldığı belgesel, bizim sinemada izlediğimiz bir filmin arkasında ne denli emek olduğunu ve yer yer ne zorluklar altında çekildiğini tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor. Çekimler sırasında Nuri Bilge Ceylan‘ın her sahnede ne denli titiz bir çalışma yaptığı ve oyuncu yönetimindeki başarısı ülkemiz adına böylesine bir isme sahip olduğumuz için bir kez daha gururlanmamız gerektiğini gösteriyor. Böylesine başarılı bir filmin ardından biz sinemaseverlere 6,5 saatlik süresi ile kamera arkası şöleni yaşatan Nuri Bilge Ceylan‘a bir kez daha teşekkürlerimizi borç biliriz…