09.08.2021

Bir Daha Asla Kar Yağmayacak: Doğu’dan Gelen Sihirli Dokunuş

Yazarın Film Puanı: 10/6

Pek fazla alternatifin olmadığı vizyon haftasında kendine yer bulan ve konusuyla şans verilmeyi hak eden Sniegu juz nigdy nie bedzie (Bir Daha Asla Kar Yağmayacak), karanlık olduğu kadar komik ve tuhaf bu süper kahraman hikâyesini bizlerle buluşturuyor. Son olarak The Other Lamb filmini izlediğimiz Malgorzata Szumowska ile birçok filminde çalıştığı görüntü yönetmeni ve senarist Michał Englert’in yönetmenlik koltuğunda yer aldığı hikâyenin başrolünde ise Stranger Things dizisi ve Mission: Impossible – Rogue Nation filminden hatırlayacağımız Alec Utgoff bulunuyor.

Polonya’nın Oscar adayı olan ve ilk gösterimini 77. Venedik Film Festivali’nde yaparak Özel Mansiyon ödülüne layık görülen film, mülteci olarak geldiği kasabada masör olarak çalışmaya başlayan Zhenia’nın, olağanüstü yetenekleriyle toplum içerisinde giderek bir guruya dönüşümünü anlatıyor.

Egzotik, Cazibeli ve Maharetli Bir Adam: Zhenia

Büyük bir Doğu Avrupa şehrinin sisli bir sabahında, yanında yatak taşıyan gizemli bir adamın görüntüsüyle başlıyor film. 1979 yılında yani Çernobil faciası yaşanmadan tam yedi yıl önce, aynı gün doğan bu adamın gizemi sadece bununla sınırlı değildir ve nitekim bunun da canlı kanıtını oturma izni alabilmek için uyguladığı büyülü ve hipnotik teknikle görmüş oluruz. Yanında taşıdığı masaj masası ile asıl hedefi ise eski bir lahana tarlasının ortasına, zenginler için inşa edilmiş bir banliyö sitesinde masörlük yapmaktır.

Neden Kar Yağmıyor?

Polonya’nın bu bölgesi sıradan bir banliyö sitesi değildir. Kendisini çevreleyen “daha kötü” dünyadan, duvarları sayesinde korunan bu yer, içinde başka bir dünyayı yaratmıştır. Uzaklarda bir yerde, uluslararası bir merkez olmayı uman şehrin gökdelenleri ve vinçleri belirir; Doğu, sürekli Batı’yı takip etmektedir fakat banliyö sitesinin çekirdek yapısı kendi kabuğunu sıkı sıkıya sararak tüm dış tahribatlara kendisini kapatır. Bu içe kapanmışlığın getirdiği yük, varlıklı üst sınıf ve adeta Amerikan Rüyası’nı temsil eden yapılanmasıyla düzenli sokakları, bahçeli evleri ve dışarıdan mutlu görünen fakat mutsuzluktan yalnızlaşan bireyleri bizlere sunar. Her birinin taşıdığı bu üzüntü ve özlem ise çocukların umudunu dahi kıran bir noktaya ulaştığında “Bir Daha Asla Kar Yağmayacak” repliğini ağızlardan döker ve Doğu ülkesine bir türlü gelmek bilmeyen kış bir hayalden ibaret olur.

Zhenia’nın gelişi ile birlikte umutları yeniden yeşeren banliyö sakinlerinin tek istekleri içinde bulundukları zorlu duygusal yoğunluktan kurtulmaktır. Elleri iyileştiren, gözleri ruhlara dokunan, düşünceyi hipnoz eden yeteneği farklı duygu katmanlarında yolculuğa çıkan Zhenia’nın her biri için kurtuluş olma çabası ve bu yolculuğunda kendi geçmişiyle olan yüzleşmesi masalsı bir atmosfer sunar.

Artısıyla Eksisiyle

Polonya’nın izole bir banliyö kasabasında hayal edilenin gerçeğe dönüşemediği ve farklı tahribatlara yol açtığı dışa kapalı bir komünün hikâyesini sunan film, topluma dair eleştirel noktaları da barındırarak çeşitli sorunlara değiniyor. Hızlı başlayan fakat ilerleyen dakikalarda tekrar eden sahnelerin çoğalmasıyla bir nebze olsun temposu düşen filmin sade ve kaostan uzak anlatımı ise bu durumu biraz olsun telafi ediyor. Gerçek, hayal ve rüya alemini dram türünün farklı hücrelerine yayarak işleyen bir anlatımla sunan film, teknik açıdan muntazam kamera açıları ve sinematografisiyle de takdir topluyor.