01.06.2017

Ece Dizdar’la Şipşak

1-Sinemada izlediğiniz ilk film hangisi?

Roger Rabbit. Altı yedi yaşlarındaydım herhalde!

2-Kendinize en yakın hissettiğiniz film hangisi?

Aslında bu yaşadığım döneme göre değişiyor! Bir dönem Amelie’yken bir dönem Dogville ve Dogtooth bir dönem Japon animasyonları. Bu röportaj bitecek sonra ben günlerce ah şunu niye söylemedim diye kendimi döveceğim değil mi?

3-Yarısında çıktığınız film var mı? 

Yarısında çıktığım film yok.

4-Bu rolü ben oynamalıydım dediğiniz bir rol var mı? 

Kirsten Dunst’ın oynadığı Melankoli’de oynamış olsaydım hiç de fena olmazdı sanki ya da biraz daha büyüyünce The Piano Teacher / Isabelle Huppert.

5-Uykunuzu kaçıran bir film var mı?

Kaan Müjdeci’nin Sivas’ını izledikten sonra günlerce herkesle bunu konuşmak, hep bunu düşünmek istemiştim. Filmin kendi tabii ki fakat daha çok oradan yola çıkarak insanın olduğu hale, doğayla kurduğu ilişkiye dair çok sancılı düşünceler ve hatta uyuyamadığım bir gece geçirdim. Ve filmin bunu ne kadar gayretsiz rahat yumuşacık aktarabildiğine inanamadım.

6-Hâlâ izlemediğiniz için utandığınız bir film var mı?

Ben sürekli o utançla yaşıyorum. Son altı aydır tekrar klasiklere dönüp Pasolini, Parajenov filmlerini çalıştım. Tek bir film ismi veremem ama bunun gibi çok geç izlediğim yönetmenler var. Bu çalışmaları yaptıkça ne kadar az bildiğini anlıyor yine başa dönüyorsun.

7-Sinemada kahramanınız kim?

O kadar acayip insanlar var ki ne diyeyim. İran’da sinema yapmak için canıyla oynayan insanların hepsi kahraman. Cate Blanchett, Dennis Lavant oyuncu kahramanlarımdan. Nuri Bilge Ceylan, Uzak’tan beri yönetmen kahramanım.

8-Sizin için bir filmde öncelikli olan hikâye mi yoksa teknik/görsellik mi?

Benim için öncelik hikâye. Hikâyede boşluk varsa o film hiçbir türlü kurtulmuyor.

9-İçinde bulunmak istediğiniz bir proje ya da çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?

Bağımsız Türk sinemasının bu uyanışı çok gurur verici. Anlatacak gerçek bir derdi olan genç yeni yönetmenlerle buluşmak tanışmak ve ortak bir dil sağlayıp çalışabilmek isterim her zaman. Şahane kadın yönetmenlerimiz var yeni dönemde. Hiç kadın yönetmenim olmadı. Kadın yönetmenlerle çalışmak isterim.

Ustalardan Semih Kaplanoğlu ve Emin Alper ile çalışmak isterim.

10-Hayatınız film olsa adı ne olurdu?

Bayâ inişli çıkışlı bir film olurdu toplayamayız o konuyu boşver.

11-AVM sineması mı sokak sineması mı?

Her zaman sokak! Ben konservatuardan önce Marmara üniversitesinde iletişim okudum. 99-2003 arası Taksim’de izlediğim filmlerin, arkadaşlarımla kıtlıktan çıkmış gibi gittiğimiz kısa film festivallerinin ruhunu çok seviyorum ve özlüyorum. Hep sokakta dolaşan, Ünsal Oskay’ın dediği gibi “yıkanmak istemeyen çocuklar”dık.