24.08.2022
Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları – Grindelwald’ın Yükselişi
Burak ŞEN
Spin-off projeler hem izleyicinin hem de stüdyoların yararına olan bir şey. Stüdyolar tutulan ve sevilen işlerin üzerinden para kazanırken izleyenler de hayran oldukları dünyanın genişlemesine ve bu dünyadaki farklı öykülere tanıklık ediyorlar. Üstelik işin risksiz yanı spin-off proje kötü dahi olsa orijin esere bir zararı bulunmuyor. Aynı zamanda hayranlarının gönlünü referanslarla da kıpır kıpır ettirmeyi başarıyorlar. Bununla beraber “evren kurma” muhabbeti de spin-off işlerinin temelini oluşturan faktör.
Sinemada Dark Universe ile Universal Pictures adım atsa da bu canavara Marvel ile geniş bir yelpazeye sahip olurken edebiyatta da J.R.R. Tolkien’in akılalmaz hayal gücünün mahsulü Yüzüklerin Efendisi ile hayranların bu olguya verdikleri olumlu reaksiyon ile kavramın gücü ispatlanmış oldu!
Büyücülük Dünyası’yla Yeniden Kavuşma!
J.K. Rowling’in 1990-2000 kuşağını altüst eden eseri Harry Potter hem edebiyat dünyasında hem sinemada hayranlarını inanılmaz bir serüvene çıkardı. 2011’de gerçekleşen ve bir türlü tatmin olamadığımız finalin ardından beş sene sonra 2016’da aynı evrende geçen ama Harry Potter efsanesinden seneler öncesini konu eden Fantastik Canavarlar Nelerdir Nerede Bulunurlar? bu uyuyan devi yeniden uyandırdı. Spin-off olmakla kalmadı yeni bir seriye dönüştü. Hem de bizzat yaratıcısının kaleminden!
Ortalama diyebileceğimiz ilk Fantastik Canavarlar filminden iki yıl sonra karşılıyor bizleri Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları. Yurtdışına çıkma yasağını kaldırmak için bakanlıkla görüşmelerine devam eden, canavarlarıyla vakit geçiren, bir yandan da nicedir haber alamadığı Tina’yı merak eden Newt’ün yolu eski öğretmeni Albus Dumbledore ile kesişir. Geçen sefer yakalamayı başardıkları azılı Grindelwald hapishaneden kaçmayı başarmış ve kendine müritler toplamaktayken Dumbledore bu konuda Newt’ten yardım ister. Daha sonra çok geçmeden teker teker eski dostlarıyla bir şekilde bir araya gelen Newt’ün yolu istemediği yerlere çıkar.
Kitap Yazmak ile Senaryo Yazmanın Farkı
Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları, hikâye örgüsünü her ne kadar belli bir plan doğrultusunda kursa da çok geçiş filmi kafasında olduğu için ister istemez başta kurgu olmak üzere falso verdiği sekanslara sahip. İkili ilişkilerle çok oyalanan film başta Queenie ve Jacob’un öyküsüne çok vakit ayırıyor. O öyküyü daha ekonomik bir pakete sığdırıp Leta Lestrange’in trajik hikayesinin üzerine daha fazla gidebilirdi. Öyle ki Harry Potter serisindeki flashback sahnelerini anımsatan “okuldaki aykırı çocuk” sekansı bu hikayenin tam izleyiciye yedirilmesine pek katkı sağlamıyor. Bununla birlikte Newt ve abisi Theseus’un arasında olup bitenleri de tam kabullenemiyoruz. Senaryo buna pek müsaade etmiyor. Harry Potter’a ve evrene dair bazı referanslar ise hayranların ilgisini yoğunlaştırmak harici bir gaye taşımadığı için çiğ kalıyor. Aslına bakılırsa bunun temelinde senaryonun veriminin tam işlememesi yatıyor.
J.K. Rowling’in yazarlık yeteneği tartışılmaz ama kitap yazmak ile senaryo yazmak arasındaki bariz farkın en açık örneği Fantastik Canavarlar serisi. Kitaplarda diyalogdan fazla olarak olayların gerçekleşişi, karakterlerin düşünceleri, duyguları, betimlemeler ve daha nice faktör bu büyülü dünyanın çatısını oluştururken malzemeden senaryoya dönüştürülen işin daha elle tutulur bir yanının olduğunu da anlamış bulunuyoruz. J.K Rowling inanılmaz bir yazar ama senaristlik sınavında tam manasıyla iyi bir performans sunamıyor. Kitap yazmak mı zor senaryo yazmak mı zor bunu tartışmak anlamsız olur, ikisi farklı şeyler ama kitap yazmak ile senaryo yazmanın aynı şey olmadığı, birini yapanın ille birini daha yapacağı iddiasının çürüdüğü ortada!
Dumbledore’un Reveransı
İlk duyumlardan beri Dumbledore heyecanla beklenen bir faktördü. Bu da izleyicinin/hayranların eski bir dostu görmekten müteşekkir olacaklarının ispatları ki spinoff işler bunu çoğunlukla yapıyor. Orijinal eserden sevilen bir karakteri spin-offa yerleştiriyorlar! Jude Law’ın Dumbledore’un gençliğini oynayacağı da açıklanınca hemen hemen herkesin heyecanı daha da yükseldi. Peki Jude Law Dumbledore sınavını verebiliyor mu? Layıkıyla…
Ekonomik kullanılan Dumbledore etkeni filmde olayların ve diğer karakterleri gölgelemiyor ki bu çok doğru bir karar ve iyi kurulmuş bir matematik! Dumbledore’un neden Grindelwald’un karşısına çıkmadığı daha kabul edilebilir biçimde açıklanıyor ama J.K. Rowling’in Dumbledore’un bir eşcinsel olduğunu ve Grindelwald’a bir aşk beslediğini açıklaması ile ilerideki filmlerde bu sebebin daha derinleşeceği öngörüsü kaçınılmaz. Johnny Depp, Grindelwald’u yeterli güçte ve iyi bir performans ile canlandırıyor. Ama bir gözünün renginin neden o şekilde olduğunu ileride açıklamalarını bekliyorum.
Tüm Film Bir Final Eder mi?
Fantastik Canavarlar: Grindelwald’ın Suçları isminin getirisi olan canavarlarını da filmde doyurucu biçimde kullanıyor. Hem Newt’ü yine canavar kovalarken görmeye vaktimiz oluyor hem de filmin konusuna perde inmiyor. Film; aynı Harry Potter bölümlerinde olduğu gibi daha da karanlıklaşan bir gidişata sahip. Ton giderek daha soğuyor. Bununla birlikte beşinci Harry Potter filminden beri evrene dair tüm filmleri yöneten David Yates’in yönetmenliği gittikçe daha da kötüleşiyor. Neden farklı bir yönetmen denemedikleri şaşırtıcı. Neticede Alfonso Cuaron gibi şahane bir adam ve en iyi Harry Potter bölümlerinden olan Ateş Kadehi’ne imza atan Mike Newell masaya koyulması gereken ilk isimlerden. Yer yer heyecanlandırsa da ortalama bir gidişata sahip olan Grindelwald’ın Suçları son beş dakikası ile arta kalan iki saat on dakikasının yaşatamadığı kadar büyük bir şok yaşatıyor. Öyle ki bu son beş dakika tüm filme değişilir cinsten.
Günahıyla sevabıyla büyücülük dünyasında yeniden yer almak tarifsiz bir duygu. Özellikle benim gibi çocukluğu Harry Potter’ın çocukluğuna, ergenliği Harry Potter’ın ergenliğine denk gelmiş biri için Hogwarts’ın görüldüğü ilk sahnede çalan ana tema müziğini duymak gözlerin dolması için bile bir neden! Beş film olması planlanan serinin diğer filmleri daha iyi bir hal alacaktır ama bu ilk iki bölüm ortalama bir şekilde ilerliyor. Her şeye rağmen Harry Potter az çok hayatınızın bir yerine değdiyse görülmeye değer!