01.06.2017

Goncagül Sunar’la Şipşak

1-Sinemada izlediğiniz ilk film?

Fil Adam/David Lynch.  Yönetmenin ve filmin ne kadar önemli olduğundan bihaber olduğum yaşlardı.

2-Kendinize en yakın hissettiğiniz film? 

Tillsammans! Kesinlikle benim filmim, İsveçli yönemen Lukas Moodysson’un inanılmaz tatlı filmi Tillsammans. 70’lerde geçer, çekim teknikleri de 70’ler kafasıdır. Bir grup komün yaşayan hippinin kendisiyle dalga geçen hikayesi… Tema müziği de Abba’nın S.O.S.’i… Aile olmak, evlilik, çocuk yetiştirme ve kişisel özgürlükler üzerine çok şey söylüyor. Bir de Paris, Texas. İkisi de hayatımın filmi, birbirinden ayıramam. Wim Wenders ‘in yönettiği Paris, Texas bugüne kadar yapılmış en şiirsel, en anlamlı yol filmi bana göre, unutulmaz!

3-Yarısında çıktığınız film var mı?

Yok ama evde kapattığım çok film var, misal Hangover 2

4-Bu rolü ben oynamalıydım dediğiniz bir rol var mı?

Çok var. Son yıllardan aklıma gelen “Zerre” filminde Jale Arıkan’ın canlandırdığı karakter ve yine son yılardan bir İskandinav dizisi olan Bron/Broen’deki Saga karakteri. Saga, gördüğüm en değişik kadın karakterlerden birisi, dizinin yerlisi yapılsa oynamak isterdim 🙂

5-Uykunuzu kaçıran bir film var mı? (Korku filmi olmak zorunda değil)

Çok var. En son The Broken Circle Breakdown (Kırık Çember). Ama en çok Amores Perros (Paramparça Aşklar-Köpekler) beni uyutmamıştı.

6-Hala izlemediğiniz için utandığınız bir film var mı?

Olmaz mı, hala Kubrick’in Otomatik Portakal’ını seyretmedim mesela, utanç 🙂

7-Sinemada kahramanınız kim? (Gerçek ya da kurgusal olabilir)

O kadar ama o kadar çok ki… İlk aklıma gelen Gloria (Gena Rowlands/Gloria) ve Pina (Anna Magnani/Roma Açık Şehir). İkisini ayıramadım birbirinden, hatta onların yanına bir de Jackie Brown’u eklesek 🙂

8-Sizin için bir filmde öncelikli olan hikaye mi yoksa teknik / görsellik mi?

Sinemada hikaye çok önemli ama hikayeyi nasıl anlattığın yani neyi nasıl anlattığın en önemlisi.

9-İçinde bulunmak istediğiniz bir proje ya da çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı? 

Mahmut Fazıl Coşkun ve Seren Yüce, dünyaları bana en yakın yönetmenler. Çok isterim onlarla çalışmak.

10-Hayatınız film olsa adı ne olurdu?

Bir kitap adı belki ama “Kalan” güzel bir isim olurdu, hep geriye kalanlarla sona doğru gitmiyor muyuz?

11-AVM sineması mı sokak sineması mı? 

Sokak sineması elbette. Hayatımızın en güzel filmlerini Beyoğlu Emek’te seyrettik, AVM’lerde film seyretmeye alışamadım hala. Eğlenceleri, hayalleri, alışkanlıkları tıktılar ruhsuz AVM’lere…